İki gün önce Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile İngiltere Savunma Bakanı John Healey İstanbul’da kameraların karşısına geçti ve Türkiye’nin Eurofighter kullanıcısı olarak kabul edilmesini sağlayan bir mutabakata imza attı.
Alman yetkililer de açıklama yaptı ve bunu Türkiye’nin hava gücünü artıracak bir adım olarak niteledi. “Yeni bir dönem” dediler.
Bakan Güler, 40 civarında uçak sahibi olmayı planladığımızı söyledi.
Türkiye uzun zamandır yaşadığı F35 krizinin ardından ABD’den 40 adet yeni F-16 savaş uçağı almak için görüşmelerini sürdürüyor.
Bir de ilk milli muharip uçağımız Kaan var biliyorsunuz. 21 Şubat’ta ilk uçuşunu yaptı, ardından Erdoğan açıklamasında Kaan’ı
F-16’ya benzetti.
İmzaların atılmasının ardından yandaş kanallarda hiç konuşulmayan bir detay var. Ki Almanya bu detayı aslında paylaştı. Bir gazetecinin “Önceki hükümet İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası jetlerin onayını ertelemişti. Şimdi ne değişti sorusuna” yetkili şu cevabı verdi: “Detayına girmeyeceğim ama Sayın İmamoğlu’nun cezaevinden yaptığı açıklamada bu uçakların satışından yana tavır aldığını belirtmek isterim.”
Bu kadar değil. Son beş yıldır yılan hikâyesine dönen savaş uçaklarıyla ilgili düğümü CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Almanya Savunma Bakanı Peter Pistorius ve SPD Eş Başkanı Lars Klingbeil ile Sosyalist Enternasyonal toplantısında yaptığı görüşmede çözmüştü.
Hatırlayın, SPD lideri ve Mayıs ayının ortasına kadar başbakanlık görevini sürdüren Olaf Scholz, “Türkiye’deki gelişmeler üzerine, uçakların satışına ilişkin son kararı yeni hükümet versin” diyerek, Eurofighter’ların satışını durdurmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da NATO görüşmelerinin ardından, “İngiltere ve Almanya ile görüştük. Çalışmalar ve temaslar sürüyor. Bu konuda olumlu gelişmeler var“ demişti.
CHP Lideri Özgür Özel, iki gün önce kendisine soru sorulması üzerine, geçen ayki Almanya ziyaretinde Eurofighter’lar için devreye girdiğini söyledi: “Almanya’nın yeni Savunma Bakanı, Şansölye Yardımcısı, SPD’nin Genel Başkan Yardımcısı ile Eurofighter’ı konuştum. Ben gittim, ‘Desteğiniz kıymetli’ dedim. ‘19 Mart’tan sonra bize demokratik zeminde destek vermeniz önemli ama Eurofighter Türkiye’nin milli meselesi, ulusal meselesi. Onu biz de istiyoruz’ dedim. ‘Lütfen Eurofighter meselesini bize verdiğiniz siyasi desteğin sonunda bir şart olarak koyup da ‘Bunu size vermiyoruz’ demeyin. Türkiye’nin güvenlik meselesi her şeyden önemli, hepimiz açısından bu önemli’ diye söylemiştim. Muhataplarımız da buna böyle bakmamıza biraz da şaşırarak not aldılar, ‘Peki’ dediler.”
Dün de İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden bu konuyu hatırlattı: “Ülkemizin Eurofighter Typhoon savaş jetlerini tedarik etmesi için ön mutabakat zaptının imzalanmasına, diplomatik çabalarıyla katkı sunan Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’e teşekkür ediyorum. Özellikle Sosyalist Enternasyonal toplantılarında Türkiye’nin güvenlik meselesinin siyasi pazarlık konusu olmaması gerektiğini vurgulaması, milli meselelere bakışımızın iktidara endeksli değil Türkiye’ye endeksli olduğunun açık bir göstergesidir.”
Muhalefetin ulusal çıkarımız için elinden geleni yapması çok kıymetli. Hele ki, her fırsatta kriminalleştirilmeye çalışılan CHP’nin her şeye rağmen bu tavrı göstermesi, bazı konulara ‘memleket meselesi’ olarak bakması, son derece kolay hamaset politikası güdecekken aklı başında açıklamalar yapması övgüye değer.
Çok merak ediyorum, Türkiye’nin bu milli meselesinde rol alan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e iktidar kanadından kimse teşekkür edecek mi?
Yoksa bunu da reddedip, üzerine kürsüden hakaretler mi yağdıracak.
Artısı ve eksisiyle Eurofighter
Güvenlik Politikaları Araştırmacısı Burak Yıldırım, Eurofighter ile hava kuvvetlerimizin henüz sahip olmadığı yeteneklere sahip olabileceğini belirtiyor. Radar kesit alanı düşük olan yani radarda tespit edilmesi daha zor olan ancak sahip olduğu radar ve sensörlerle çok daha uzak mesafeden çoklu hedef takibi yapabilen bir uçak Eurofighter. Bunun dışında kullanılabildiği mühimmatlar da envanterimizdeki mevcutlardan daha yüksek performanslı. Yani çok daha yüksek irtifalara çıkıp yüksek manevra kabiliyetiyle envanterimizdeki F16’lara kolayca üstünlük kurabilir. Ancak bu faydalara rağmen muhtemel ve kesin eksileri de olduğunu söyleyen Yıldırım, madde madde sıraladı:
Burak Yıldırım
1 - Türkiye’nin asıl ihtiyacı F35 uçaklarıdır. Eurofighter’ların F35’ler karşısındaki performansı, elimizdeki F16’lardan daha fazla olmayacaktır.
2 - Eurofighter’ların teslim tarihleri, IOC ve FOC seviyelerine erişmeleriyle KAAN projesinin seri üretim fazına geçme tarihleri arasında belirgin bir fark olmayacaktır. Bu nedenle iki platformun aynı anda filolarımıza katılacağı barizdir.
3 - Eurofighter için üslerimizde modernizasyon çalışmalarının yanı sıra pilotlarımızın eğitimleri için de yeni yatırımlara ihtiyaç duyulacaktır. Bu çalışmaların hepsi belirli bir zaman dilimine ihtiyaç duyacaktır.
4 - Eurofighter’ları 25+10 yıl kullanabileceğiz, yetiştirdiğimiz pilotlar bir süre sonra tekrar intibak eğitimlerine ileri rütbelerde girmek zorunda kalacaktır.
5 - Eurofighter’lara havadan ikmal yapabilecek tanker uçaklar envanterimizde bulunmamaktadır. Tanker filomuzu yenilemek/modernize etmek hem zaman hem de para kaybına sebep olacaktır. Ya da yeni tanker uçaklar temin etmemiz gerekmektedir.
6 -Eurofighter’ı üreten konsorsiyumla bu uçağın mühimmatlarını üreten konsorsiyum farklıdır. Mühimmat konsorsiyumunda Fransa da bulunmaktadır. Her ne kadar yerli mühimmat entegrasyonu satış müzakereleri esnasında gündeme gelecek ve belli ölçülerde mümkün olsa da mühimmat ithalatı mutlaka gerekecektir. Bu durumda Fransa’nın vetoları da gündeme gelecektir.