Tarih 17 Haziran 2024.
Instagram sayfasına şunları yazmış:
“Psikoloğumun bana önerdiği üzere normalleşmeye çalışıyorum. Yani her insan gibi arkadaşlarımla vakit geçiriyor, yemek yemeye gidiyor, her kadın gibi kuaföre gidiyor, deniz kenarında yürüyor, Instagram kullanıyor ve hak etmediğim halde yaşamış olduğum zorlukların üstesinden bu şekilde gelmeye çalışıyorum. Zannediyorum ki bir genç kızın suçsuz yere sadece şüpheli olduğu için yatmış olması kimsenin vicdanına sığmaz. Bir yanım kardeşim için üzülüyor ve bir yanım yaşadıklarımı aşmaya çalışıyor.”
Biz iki kardeşi, yani Nihal ve Bahar Candan’ı 10 yıl önce ‘İşte Benim Stilim’ adlı yarışmayla tanıdık.
Birbirine hakaret etme yarışması. Jüri denilen saçmalık, yarışmacıları aşağılıyor, sonra bu kötülük yarışmacıların arasında da yaşanıyor.
Birbirlerinin kıyafetleri, bedenleriyle uğraşıyorlar. Adına da yarışma diyorlar işte.
Buradan çıktı Nihal ve Bahar Candan kardeşler.
Sonra ünlü oldular.
Ünlü oldukça o ünü korumaya çalıştılar. Kalitesiz magazine battılar.
Kaliteli magazin olur mu demeyin, olur çünkü.
2016’da Survivor’a katıldılar.
Sonra bir gün, 2023’te dolandırıcılık ve kara para aklama suçlamalarıyla tutuklandılar.
Nihal Candan, tüm o yarışmalar boyunca aynı şeyleri duydu: Biraz kilo versen iyi olur!
Oysa kilosu yoktu, olsa ne olurdu, kime neydi?
Cezaevinde anoreksiya’ya yakalandı.
Anoreksiya Nervoza, anormal vücut ağırlığı ile tanımlanan, hayati tehlikeye sahip bir yeme bozukluğudur. Psikolojik bir hastalıktır. Fiziksel olarak zayıf ve ince kalmak konusunda aşırı takıntılı olma halidir.
Normal kilolarının çok altında bir kiloya sahiptirler. Ama buna rağmen kendilerini kilolu hissederler.
Bir süre sonra iştah tamamen kaybolur.
İşte Nihal Candan’a da tam olarak bu oldu.
37 kiloya düştüğü için tahliye edildi.
En son gördüğümüzde 24 kiloydu.
Hastaneye yattı, kardeşi Bahar Candan’ın elinden brokoli yerken fotoğraflarını paylaştı.
Direniyordu, kilo almaya çalışıyordu.
Olmadı. 1995 doğumlu, hukuk fakültesi mezunu Nihal Candan 30 yaşında hayatını kaybetti.
Tabutunun üzerine sağlıklı günlerinden fotoğrafı iliştirildi.
Medya ve toplumun birlikte el ele verip bitirdiği gencecik bir kadın.
Güzellik algısına kurban verilen bir hayat.
Etrafınızdaki genç kadınlara bir bakın lütfen.
İncecik olsunlar diye beslenmiyorlar, canları pasta istese, yiyor ama hemen gidip kusuyorlar.
O tertemiz, diri ciltlerine botoks yaptırmayan yok gibi. Diş fırçalamak gibi bir şey oldu botoks.
Her şey Instagram filtrelerindeki gibi, daha güzel görünebilmek için.
Kimse daha akıllı, daha vicdanlı, daha iyi insan olmaya çalışmıyor.
Toplum da buna yüz vermiyor zaten. Herkes güzel olsun ya da popüler ya da sansasyonel.
Yapmayın.
Size ne insanların kilosundan, boyundan, ağzından, burnundan, kırışığından.
Nihal Candan sizin kızınız olabilirdi.
BiR iÇ YOLCULUĞUN HiKÂYESi
Sizi yine bir Japon ile tanıştıracağım. İsmi Kanako Nishi. 1977 doğumlu. Oda Sakunosuke Ödülü, Kawai Hayao Edebiyat Ödülü ve Naoki Ödüllü. Kitaplarından birkaçı filme de uyarlandı.
Aslında Tahran’da doğdu. Ancak ailesi 2 yaşındayken Japonya’ya geri taşındı. Sonra 7 yaşındayken Kahire’ye... Babasının işleri nedeniyle dolaşıyorlardı.
20’den fazla kitabı olan Nishi’nin Türkçeye yeni çevrilen kitabı ‘Sakura’nın Ailesi’ni önermek için tüm bu girizgâh.
Sakura’nın Ailesi, kayıplar, aile bağları, unutulmuş sevgiler ve hatırlamanın acısıyla yoğrulmuş bir iç yolculuğun hikâyesi. Mizah ile hüznü, gündelik hayatın basit detaylarıyla derin duyguları harmanlayan romanı okumanızı tavsiye ediyorum.