Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde sosyal medya üzerinden bir paylaşım yaptı. Paylaşımda “Seviyorsan git evlen bence” ifadesine yer verildi.
Önce hacklendi sandım.
Anladım ki, gayet ciddi bir mesaj. Belli ki yanına iliştirdiği emoji ile gençleri yakalayacağını zanneden, sevimli göründüğünü düşünen bir yetkilimiz, bakanlığın resmi hesabından bu paylaşımı yapıyor.
Haliyle çok tepki aldı.
“Evlenmenin maliyetini biliyor musun?” diye soranlar...
Kadınların yaşam güvenliğinden sorumlu olan bakanlığı ciddiyete davet edenler...
Sevimli bakanlığımız, bu paylaşımının altında ‘Aile Yılı’ etiketini kullanarak bakanlığın ‘Evlilik Kredisi’ uygulamasını hatırlatıyor.
Sahiden sizin idrak yollarınız mı tıkandı?
Neyi anlamıyorsunuz?
Yoksulluk diz boyu...
Bunu söyleyince kızıyor, soruşturma sopasını gösteriyorsunuz ama durum böyle. Yaşlı başlı insanların akşam pazarında yerden çürümüş marul toplamasını bana kimse unutturamaz!
Bir kilo kıyma için saatlerce kuyrukta bekleyen insanlardan haberiniz yok mu?
Bazı mahallelerde zeytinyağını bardakla satanlar olduğunu duydunuz mu?
Bebek bezi taneyle satılıyor, beyaz peynire kilit vuruluyor.
TİP Sözcüsü Sera Kadıgil’in altını çizdiği gibi intihar etmeye çalışan baba 1 yıllık bebek maması vaadiyle ikna ediliyor.
Aklınız fikriniz evlendirip, üç çocuk doğurtmakta.
Kolay mı?
Sizin 2 yıl geri ödemesiz, 48 ay vadeli 150 bin TL kredi desteğinizle olacak iş mi bu?
En ucuz kira 25 bin lira, ki o evleri gördüm ben, oturmak mümkün değil. Kimse evini 6 ay peşin, 2 depozito almadan vermiyor artık. Gördünüz mü, buna bile yetmiyor verdiğiniz para.
Üstelik sizin işiniz bu mu?
Normal şartlarda sevimli bulunabilir attığınız mesaj. Ancak şartlar normal değil, şartlar çok ağır. Burnundan soluyor insanlar. Krediyi krediyle kapatıyor. Daha geçen gün ev gençlerinin oranını yazdım. İşsizler, mutsuzlar...
O yüzden Admin!
Bırak bizimle kafa bulmayı da işine bak!
Kadın cinayetlerini önle mesela... Ailelerin içinde bulunduğu sıkıntıları çöz. Çocukların güvende olmasını sağla.
Hadi Admin, hadi canım!
Bir daha dünyaya gelsem yine gazeteci olmak isterdim
Bugün ‘Apolitik’ soruları, CHP Eskişehir Milletvekili, TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi ve gazeteci Utku Çakırözer yanıtladı.
6-7 yaşlarında bir çocukluk fotoğrafını paylaşan Çakırözer, diğer karede eşi Alev ve kızları Ayşe ile kadın voleybolcuların maçı için Almanya’da.
- Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?
Kısa bir kahve-gazete ile açılış! Kızımızı okula bıraktıktan sonra köpeğimizi dolaştırıp doğru Meclis’e.
- En son hangi kitabı okudunuz?
Kayıp Tanrılar Ülkesi (Ahmet Ümit), Yaklaşan Dalga (Mustafa Süleyman).
- En son hangi filmi izlediniz?
Film değil de ama son izlediğimiz oyunu tavsiye ederim: Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatromuz 10 yıl sonra Lüküs Hayat’ı yeniden sahneliyor. Reji, oyunculuk, sahne, müzikler hepsi harika! Meraklılarını Eskişehir’e bekliyoruz
- En sevdiğiniz ses ne sesi?
Sabah gün doğmadan sessizliğin ortasında bir anda başlayıveren kuş sesleri.
- En çok dinlediğiniz üç şarkı?
Evde yolda klasik veya caz. Dostlarla muhabbet masasında eski 45’likler, Müzeyyen Senar, Tanju Okan, Sezen Aksu. Düğünlerde asker eğlencelerinde istisnasız Eskişehir ve Ankara havaları! Sabahları kızımızı uyandırabilmek için Good Morning (The Puppini Sisters).
- Türkiye bir şarkı olsa hangisi olurdu?
Bahar (Candan Erçetin).
- Aşka inanır mısınız?
İnanmazdım. Ama başa gelince inanıyor insan!
- Kırmızıçizginiz nedir?
Yapılan işte özensizlik.
- En sevdiğiniz yemek?
Anne tarafım muhacir olduğu için börek! Bir de eşim Alev’in yaptığı tüm yemekler. Özellikle sebzeler!..
- Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?
Sakatat ilk tercihim olmaz pek.
- Sizi ne heyecanlandırır?
Milli sporcularımız madalya kazandığında İstiklal Marşı eşliğinde bayrağımızın yükselmesi. Gazeteciyken haber atlatmak, siyasette kalabalıklara konuşmak!
Görmediğim bir kenti saatlerce yürüyerek keşfetmek.
- Yağmur mu, güneş mi?
Her ikisi de: Yağmurda açan güneş.
- Güz mü, ilkbahar mı?
Çiçeklerle gelen ilkbahar. Ama sararmış yaprakları ile Eskişehir’in parkları da sonbaharda çok güzel!
- İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?
Kibir, yalan, ikiyüzlülük.
- Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz?
Üzerime titreyerek beni büyüten rahmetli anneanneme doya doya sarılıp teşekkür ederdim.
- Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?
Dostlarla bölünmeyen uzun sohbetler. Gazete ve dergilerden farklı konularda yazılmış makaleler okumak.
Bir de ailecek seyahat etmek.
- Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?
Yine gazeteci olmak, sesini duyuramayanların sesi olmak isterdim.
- Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?
Keşke! Çok isterdim. Mesela kontrbas ya da piyano!!
- Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?
Yılların süresi değil, nasıl yaşandığı önemli.
Sevdiklerimle birlikte ve onlara yük olmadan yaşlanmak isterim.
Pazar günü ‘ne okusam’, ‘ne dinlesem’, ‘ne izlesem’ diyenlere önerilir
2021 yılıyla başladı, 2023 ve şimdi 2023’ü yayınladı. 2024 de yolda geliyor. Ne diyeceksiniz, elinizin altında duracak bir hazine. Reşit Sermet Elçi’nin ‘2023 Türkiye’sine Bakış: Olaylar ve Yorumlar’ kitabını okurken, günde en az 3 son dakikaya maruz kalan bir gazeteci olarak, ne çok şey yaşadığımızı ve bu yüklenmeden dolayı da birçoğunu unuttuğumuzu fark ettim. Okuyunuz, arşiv unutmaz, siz de unutmayınız!
Hafta başı kar geliyormuş. Sıcak bir kahve yapın. Camın önüne gidin, karın yağmasını izleyin. İzlerken de kulağınızda Dominique Charpentier’den ‘Neige’ çalsın mesela. Bir süre kendinizi müziğe bırakın, rahatlayın ve haftaya öyle başlayın.
BURHAN UYGUR’U KAÇIRMAYIN
Casa Botter’de Levent Çalıkoğlu küratörlüğünde gerçekleşen “Botter Sergileri” serisinin dördüncü sergisi “Solo Botter: Burhan Uygur” açıldı. Karakteri ve mizacıyla kuşakdaşlarından ayrılan, sanat ortamının gruplaşma ve yanyanalıklarından uzak duran Burhan Uygur erken yaşta keşfettiği kendine özgü resim dilini bir yaşam biçimine dönüştürmüş nadir sanatçılarımızdan biri.
Onun resimlerindeki figür, olay ve mekanlar düş ile gerçeğin karıştığı bir atmosferde var olur. İşte bu sergi, 1992’de aramızdan ayrılan sanatçının farklı dönem ve tekniklerinden özel bir seçkiyi bir araya getiriyor. Mutlaka görün, ben gördüm ve bayıldım.