İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın 27 Ekim’deki Türkiye ziyaretine Eurofighter Typhoon anlaşması damgasını vurdu. Starmer ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile katıldığı imza töreninde İngiltere’den Türkiye’ye 20 savaş uçağı satılacağını söyledi. İngiltere Başbakanı, yapılan anlaşmanın toplam 8 milyar sterline (yaklaşık 10.7 milyar Amerikan doları) karşılık geldiğini ifade etti. Fiyatıyla, Türkiye’nin hava savunma sistemindeki eksikleri karşılayıp, karşılamayacağıyla ilgili tartışma sürüyor. Uzmanına sormak istedim. İşte Zafer Partisi Güvenlik Politikaları Başkanı Emekli Kurmay Albay Dr. Fikret Bayır’ın değerlendirmeleriyle kafamızdaki sorulara 9 maddede yanıt...

1- Katar ve Umman’dan 12’şer adet eski model ikinci el Eurofighter Tranche 3 (T3) jet alınıyor. Bu uçaklarda radar görünmezliği yok. Umman’dan alınacak T3’lerde Aesa’ radarı da yok. Zaman içinde bu uçakların da yenilenmesi/modernizasyonu gerekecek. Umman’dan gelecek uçakların, muharip görevler yerine, daha ziyade “eğitim” amaçlı kullanılabileceği düşünülüyor. Yani bu uçaklar bizdeki F16’lardan daha üstün değil!
2- İngiltere’den, Aesa radarı olan ama radar görünmezliği olmayan Eurofighter Tranche 4 (T4) modeli 20 jet alınacak. Bu uçaklar 2030’dan itibaren teslim edilecek! Radar görünmezliği olmadığı için T4’ler de, 5’nci nesil uçaklara karşı yetersiz kalacaktır.
3- Eurofighter T4’lerin 2030’lardan itibaren teslimini kabullenmek, Kaan uçağı millî motor üretiminin, 2030’ların ortalarından önce gerçekleşemeyebileceğini düşündürmektedir!
4- Beşinci nesil uçakların ana özelliği stealth (düşük radar kesiti) olmasıdır. Bu konu, uçak yüzey şekli, malzeme yapısı ve tüm mühimmatın/füzelerin uçak gövde içinde tutulması ile sağlanır. Uçaklarda geniş radar izine neden olan diğer ana neden; motor ısısı ve egzozdan çıkan sıcak plazma/gazdır. Bunu önlemek için 5’nci nesil uçakların motorlarında “süper seyrüsefer” özelliği geliştirilmiştir. Düşman bölgesine gizlice (stealth) yaklaşırken, bu uçaklar, egzozdan sıcak gaz çıkışı (Afterburner) yapmaz ve radar kesiti yine çok düşük olur. Stealth (gizlice sızma) uçuşunda 5’nci nesil bir jet, radarında bir düşman 4’ncü nesil jet tespit ettiğinde, stealth yeteneğinin verdiği avantajla, görünmeden onu vurabileceği mesafeye girer, füzeyi ateşler ve kaçınma manevrası ile uzaklaşır. Vurulan 4’ncü nesil jet, onu kimin vurduğunu ve nereden vurduğu göremeden hedef olur. Eurofighter T3 veya T4 uçaklarında “stealth” yani düşük radar izi yeteneği olmadığı için 5’nci nesil uçaklara karşı hayatta kalma yeteneği düşük olacaktır. Bu bakımdan, Eurofighter alımı ile çevremizdeki ülkelerde mevcut 5’nci nesil uçaklardan teknolojik olarak daha geri uçaklar üstelik yüksek maliyetlerle alınıyor. Açıklanan Eurofighter alım kontratı, mevcut/yakın gelecekteki tehdit ortamına göre, Türk Hava Kuvvetlerinin “GÖREV İHTİYACINI” karşılayacak ve muharip filolarımızı teknolojik olarak modernize edecek bir alım değildir!
5- Ne yazık ki, 23 yıllık iktidarında, Hava Kuvvetlerinin görev ihtiyaçlarını teknolojik yeteneklerle karşılayamayan/modernize edemeyen AKP, klasik bir algı operasyonu daha yapmıştır. Ancak algıyla vatan savunması yapılamayacağı bilinmelidir.
6- Beşinci nesil uçaklardan F35’in yapısal sorunları devam etmektedir. ABD’de envantere alınan F35 uçaklarının büyük bölümü muharip görevler veya uçuş programlarına alınamamaktadır. Tek motorlu bu uçağın sonraki modellerinin gelişimi (upgrade) konusunda da sorunlar çözülememiştir. Türkiye’nin bu uçağı almamış olması iyi değerlendirilmeli ve Kaan uçağı, 5’nci nesil özellikleri ile geliştirilip seri üretime geçilmelidir.
7- Kaan uçağının gövde yapısı ve şekli ile “stealth/düşük radar izi” özelliği ve “sensör füzyonu” tasarımı konusunda büyük sorunlar ile karşılaşılmayacağı düşünülmektedir. Millî yazılım/milli görev bilgisayarı ve uygun sensör sistemiyle (Sensör füzyonu), Kaan pilotuna “Durumsal Farkındalık” sağlanması sorunsuzca oluşturulabilecektir.
8- Bu uçak konusunda en temel sorun, beşinci nesil yeteneğine uygun (süper seyrüsefer özellikli) millî bir motor üretilmesidir.
9- Dördüncü nesil jet motorları (örneğin F16’larda kullanılan F110 motoru) test aşamalarında kullanılabilir. Hatta çift F110 motorlu Kaan’ın itki gücü F35’den de fazla olur. Ancak bu motorlarla muharip görevlere çıkılamaz çünkü 4’ncü nesil jet motorlarında süper seyrüsefer özelliği olmadığı için, hedef bölgeye yaklaşırken (sızma), egzoz geniş radar izi bırakır ve uçak radarlarda görülür (Ve doğal olarak teknolojik olarak gelişmiş hava savunma sistemine hedef olurlar). Bu bakımdan, Kaan motoru için önemli bir uyarı yapalım: Süper seyrüsefer özelliği olan milli motor üretilemedikçe, F16 veya benzeri 4’ncü nesil jet motoru takılacak Kaan uçağı da (gövde şekli/yapısı ve milli sensör füzyonuna rağmen) beşinci nesil olmayacaktır. Kaan uçağı bizim için çok değerli ve onu beşinci nesil yetenekleri ile Gök Vatan’da görmek en doğru, akılcı ve ekonomik çözümdür!
 
         
                                         
                