Dil, bir toplumun değerlerini, inançlarını yani kültürünü yansıtan en önemli olgulardan biridir. Ancak günümüzde küreselleşme ve teknolojik gelişmeler gibi çeşitli faktörler nedeniyle birçok yabancı kelimenin dillere girmesi kaçınılmaz. Ancak önemli olan, bu değişim sürecinde dilin ve kültürün özgünlüğünü koruyabilmesi ve toplumların kendi kimliklerini, değerlerini ve miraslarını yansıtacak şekilde gelişebilmesidir.
Türk Dil Kurumu, çeşitli gelişmelerden yola çıkarak zaman zaman yabancı sözcüklere Türkçe karşılıklar bulup öneriler getirmiştir. Örneğin, “aklıselim” yerine “sağduyu”, “asparagas” yerine “uydurma”, “aktüel” yerine “güncel”, “aktivite” yerine “etkinlik” gibi kelimeler önerilmiş ve halk arasında kabul görmüştür.
Ancak, “ambalaj” yerine “sarmaç”, “cerrah” yerine “yarman”, “asansör” yerine “iner çıkar”, “akraba” yerine “yakındaş”, “mühendis” yerine “ölçmen”, “mikrofon” yerine “sesbüyütür”, “fren” yerine “durduraç”, “basketbol” yerine “sepet topu”, “voleybol” yerine “uçan top”, “first lady” yerine “başbayan”, “depozito” yerine “güvence akçesi” gibi bazı kelimeler toplum tarafından benimsenmemiş, hatta gülünç bulunmuştur.
★★★
1995-2010 yılları arasında doğan ve “Z kuşağı” olarak adlandırılan gençlerin, özellikle sosyal medya, internet ve kendi aralarındaki iletişimde yaygın olarak kullandıkları birçok yeni sözcük ve terim var. Anne-babalar, özellikle de teknoloji ve sosyal medyadan uzak olanlar, gençlerin bu yeni terimlerini anlamakta zorlanıyorlar.
Örneğin, “günaydın” yerine “güno”, en yakın arkadaş için “kanka” kelimesi kullanılıyor. “SS almak” bir ekran görüntüsü almak anlamına gelirken, “manifestlemek” istediğiniz şeyleri düşünce gücüyle kendinize çekmek anlamında kullanılıyor. “Efso” kelimesi ise “efsane”nin kısaltılmış hali olup, bir şeyin ne kadar harika olduğunu vurgulamak için tercih ediliyor. Gençler, bu gibi kelimeleri günlük konuşmalarında ve mesajlarında sıkça kullanıyorlar.
Ayrıca, “bro” gibi İngilizce kökenli kelimeler yakın dostları tanımlamak için kullanılıyor. “TBT” (Throwback Thursday), geçmişe dönük fotoğraflar paylaşmak için tercih ediliyor. “Cringe”, utanç verici, sıkıcı veya rahatsız edici durumları ifade ederken, “ghosting” bir kişiyle olan iletişimi aniden ve hiçbir açıklama yapmadan kesmek anlamına geliyor. “Stalklamak” birinin sosyal medya hesaplarını gizlice izlemek, “shiplemek” ise iki kişinin bir çift olarak yakıştığını düşünmek veya onların bir çift olmasını desteklemek anlamında kullanılıyor. “DM’den yazmak” birine özel mesaj göndermek anlamına gelirken, “LOL” (Laugh Out Loud) ise kahkahalara boğulduklarını ifade eden bir kısaltma.
Eğer Z kuşağı bir çocuğunuz veya yakınınız varsa, umarım bu terimler onların ne konuştuğunu biraz daha iyi anlamanıza yardımcı olur. Bunların dışında da birçok yeni kelime ve ifade var. Gençlerin kullandığı dili daha iyi kavramak için onların sıkça bulunduğu sosyal medya platformlarını takip etmelisiniz.
Gençlerin tercih ettiği bu yeni kelimeler ve kullanımlar sıkça eleştirilse de onları anlamaya çalışmak, kuşaklar arası bir köprü kurmanın ve daha sağlıklı bir iletişimin anahtarı.
Bu karar vicdana sığar mı?
1929 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Alman yazar Thomas Mann, “Tolere edilen şey kötülük olduğunda hoşgörü bir suçtur” der. Bu söz, özellikle adaletsiz davranışlara karşı gösterilen hoşgörünün büyük bir yanlış olduğunu vurgular.
★★★
Muğla’da üniversite öğrencisi olan Pınar Gültekin’i önce boğmaya çalışıp, ardından cenin pozisyonunda bir varile koyarak canlı canlı yakan, üzerine beton döküp nehre atan ve suçunu itiraf eden katil, “tasarlayarak ve canavarca hisle kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmıştı. Kardeşi ise “suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme” suçundan 4 yıl hapis cezası almıştı.
Ancak temyize taşınan karar, Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Oy çokluğuyla alınan kararda katilin Pınar Gültekin’i “canavarca hisle ve tasarlayarak öldürmediği” ileri sürüldü ve kendisine haksız tahrik indirimi uygulanması gerektiği belirtildi.
Altında 11 profesörün imzası olan adli tıp raporuna göre diri diri yakılarak öldürülen bir kadın için “canavarca hislerle öldürülmedi” denebiliyorsa, nasıl bir cinayet canavarca hislerle işlenmiş sayılır? Ne tür bir tahrik bir insanı diri diri yakmayı meşrulaştırır?