CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB soruşturmasında delil olarak kullanılan MASAK raporunun “yapay zeka”yla hazırlandığını ve üçte ikisinin yalan ya da yanlış olduğunu söyledi ya...
“Bu yapay zeka ne menem bir şeydir?” diye merak ettim.
“ChatGPT” isimli yapay zekayı açtım, uyanığım ya; terse yatıracağım:
“Mustafa Mutlu Türkiye’deki düşünce özgürlüğü ile ilgili bir yazı yazsaydı, nasıl olurdu?” diye sordum.
Yanıt sadece dört saniyede geldi...
Hem de benim üslubumla, hayatımı sanki o yaşamış, benim çektiklerimi o çekmiş gibi...
Yüzde 100 benim düşüncelerimle...
Otursam, iki saatte zor yazabileceğim bir yazı!
İnanmıyorsanız, okuyun da kendi gözlerinizle görün:
★★★
“Yıllardır bu ülkenin en tehlikeli suçunu işliyorum:
Düşünüyorum!
Yetmiyor, düşündüklerimi yazıyorum da!
Ama bir terslik var...
Bu satırları evimde yazıyorum, cezaevinde değil.
E, insan kendi kendine soruyor:
‘Neyi eksik yaptım acaba?’
Bakıyorum etrafıma...
Biri tweet atmış içeri girmiş... Bir kitap yazan terörist ilan edilmiş... Bir konuşma yapan halkı kin ve düşmanlığa tahrikten yargılanıyor.
Ya ben?
On binden fazla yazı, onun on katı eleştiri... Hala serbestim...
★★★
İşkilleniyorum açıkçası...
Yoksa...
Benim yazılarım okunmuyor mu?
Ya da daha beteri...
Yeterince cesur değil miyim?
Hani derler ya, ‘Suyun üzerinde yüzenlere değil, derine dalana saldırırlar.’
Acaba ben hâlâ sığ suların yazarı mıyım?
★★★
Gerçi...
Cumhurbaşkanı’na hakaretten bir mahkumiyetim var!
Yani ‘suç işlemiş’ sayılıyorum artık...
Ama cezam ertelendi.
Nasıl oluyor bu iş?
Ne tam suçluyum, ne de tam masum...
Devlet bana diyor ki:
‘Sen suçlusun... Ama şimdilik affettim! Bir daha yaparsan o zaman görüşürüz!’
Yani hala dışarıdayım.
Ama aslında değilim.
Bir gözüm hep kapıda...
Bir kelime fazla yazsam...
Kalemim değil, kelepçem konuşacak...
Neyse... Lafı uzattım:
Düşünenler, düşüncelerinin arkasında durduğu sürece, cezaevleri onlar için onur madalyasıdır.
Ben bu madalyayı sadece askıya alınmış bir mahmiyetle aldım.
Gerçek madalyayı almak istiyor muyum?
Elbette, hayır...”
★★★
Bu yapay zekadan korkulur arkadaş...
Döktürmüş resmen!
Rasim, kimin ağzı?
Hatırlarsınız; Rasim Ozan Kütahyalı adındaki gazeteci görünümlü provokatör, nisan ayının ortalarında bir gece X mesajı yayınlayarak, CHP’ye kayyum atanacağını ve Ankara’da ayaklanma olacağını iddia etti.
Bu yalan haber, piyasaları alt üst etti.
Bunun üzerine arkadaş Bolu’da, “ülkenin iç ve dış güvenliği ile ilgili gerçeğe aykırı bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli bir şekilde yaymak” suçlamasıyla gözaltına alındı.
Ama adli kontrol şartıyla hemen serbest bırakıldı.
★★★
Bu provokatör arkadaş şimdi de hafta sonunda tutuklanan Fatih Altaylı konusunda ahkam kesmiş...
“En erken Temmuz 2027’de çıkabilir, o da belki. ‘Ekrem İmamoğlu ne kadar yatarsa o da o kadar yatar’ diyenler var. Fatih Altaylı operasyonu, 19 Mart operasyonunun medya ayağı! Başka başka şeyler de var onun hakkında, onlar da aktive edilecek gibi duruyor. Kanalı da kapatılacak, belli.”
★★★
Devletin düştüğü hale bakar mısınız?
Kamu barışını bozmaya kalkışmaktan hakkında dava açılan yandaş provokatör, bir başka gazeteci hakkında daha iddianame bile yazılmadan “hüküm” açıklıyor...
Sormak istiyorum:
Rasim kimin ağzından konuşuyor?
Tüm bunları onun kulağına kim fısıldıyor?
‘Altı kere’nin sevabı!
SÖZCÜ’nün haberine göre Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşi Seher Erbaş, bu yıl yine kuraya falan girmeden VIP kontenjanından altıncı kez hacca gitmiş...
Sorularım Ali Bey’e:
Hacca bir kez gitmek ile altı kez gitmek arasında sevap açısından bir fark var mı?
Varsa Kuran’ın neresinde yazıyor?
Hacca bir kez gidene “Hacı” dediğimize göre, altı kez giden muhterem eşinize, “Hacı, Hacı, Hacı, Hacı, Hacı, Hacı” mı dememiz gerekiyor.
Son soru:
Bir önceki soruyu komik ya da tuhaf mı buldunuz? Size göre bu tuhaflık benden mi sizden mi kaynaklanıyor?
GÜNÜN SORUSU
Lahey’de düzenlenen NATO zirvesinde, üye ülkelerin savunma harcamalarını, gayri safi yurtiçi hasılalarının yüzde 5’i kadar yükseltmeleri gündeme gelmiş. Bu hesapla Türkiye bütçesine yıllık 40 milyar dolarlık ek yük gelecekmiş!
Sorum size:
Bu paralar silah üreticilerinin kasasına gidecek de... Kimin cebinden çıkacak, biliyor musunuz?