Üç gündür kendimi zor tutuyorum. “Sakinleş oğlum, ondan sonra yaz” diyorum.

Ama olmuyor.

Her gün ona yakın gazete okuyorum, sayısız kanal izliyorum. Bir kişinin bile duygularıma tercüman olduğunu görsem, yazmayacağım. Ama yok…

“Konu ne?” mi?

Adını bile devletten alan Devlet Bahçeli’nin, mevcut devleti yıkmaya soyunması!

★★★

Devlet Bey, Türkeş’in mezarının başında verdiği demeçte mevcut anayasanın darbe ürünü olduğunu belirterek aynen şunları söyledi:

“Kurucu anayasa anlayışı içerisinde yeni bir anayasa yapılmalıdır.”

Hayırdır Devlet Bey?

Mevcut devleti yıkma kararı mı aldınız ki yerine yenisini kurmanın telaşına kapıldınız?

Yıkmayacaksanız, kurucu anayasa ile ne işiniz olur?

Evet; bugünkü anayasaya uymuyorsunuz.

Ülkenin anayasayla değil, emrivakilerle yönetilmesine seyirci kalıyor, hatta destek veriyorsunuz.

Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması gerektiğini söylüyor, kararlarının gereğini yerine getirmiyorsunuz…

Tamam; mevcut anayasayı değiştirmek de isteyebilirsiniz.

Ama…

“Kurucu anayasa”dan söz edemezsiniz…

★★★

Kurucu anayasa, ancak yeni bir devlet kurmak için yapılır.

Bunun için de eski devletin yıkılması gerekir.

Bunu mu istiyorsunuz?

Mevcut Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkıp, anayasasıyla birlikte ortadan kaldırıp, kurucu bir anayasayla ve “Kurucu önder” dediğiniz Apo alçağıyla birlikte yeni bir devlet mi kurmak istiyorsunuz?

★★★

Sizin şatafatlı ve hamasi sözcüklerin arasına katarak, yani bala bulayarak içirmeye çalıştığınız bu ilaç, aslında zehirdir Devlet Bey

Ve mevcut yasalara, anayasaya göre, çok ciddi bir suçtur..

Cezası da müebbet hapistir!

Çünkü TCK’nın 309’uncu maddesinde belirtildiği gibi bugünkü anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak istiyorsunuz.

Mevcut anayasal düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs ediyorsunuz.

★★★

Türkiye Cumhuriyeti, yıllarca kendisini yıkmaya çalışan terör örgütleriyle mücadele etti.

Siz ise sözüm ona “milliyetçilik” rozetini yakanızdan, bozkurt işaretini parmaklarınızdan indirmeyip, bu ülkeyi bölmek isteyen alçağa da “Kurucu önder” diyerek, resmen bu devleti yıkıp yerine yenisini kurmaya çalışıyorsunuz.

Siz kimsiniz Devlet Bey?

Arkanızda kim ya da kimler var?

Son göreviniz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkıp yerine bir başka devlet kurmak mı?

Eğer buysa…

Bilin ki…

Avucunuzu yalayacaksınız!

Sanatçılara yasak!

Saraçhane eylemleri kapsamında tutuklanarak cezaevine atılan gençlere destek paylaşımında bulunan sanatçılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kara listesine alınmış…

Timur Soykan’ın haberine göre bundan böyle bakanlığa bağlı antik tiyatrolarda konser veremeyeceklermiş...

Kim bu isimler?

Sertab Erener, Hadise, Melek Mosso, Yalın, Mabel Matiz, Cem Adrian, Melike Şahin ve Gülşen...
Bu isimlerden Yalın ve Sertab Erener’in bir suçu daha var:

İmamoğlu için imza vermek…

★★★

Yandaş olmayanlara işlerini yapma hakkı tanımayan bir sistemin kendisi “antika”dır.

Eminim, bu sistemin şimdiki yöneticileri de çok yakında antikaya olmasa bile hurdaya çıkacaktır!

Bu da mı itibar?

İBB’ye yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan ve iki buçuk aydan bu yana cezaevinde bulunan eski Medya A.Ş. Genel Müdürü Dr. İpek Elif Atayman yakınları ve avukatı aracılığıyla yaşadığı zorlu süreci kamuoyuna açıkladı.

“Tam 72 gün hücrede tutuldum

Ardından 5 gün koğuşta kaldım.

Aileme ve avukatlarıma haber verilmeden, Silivri Cezaevi’nden Afyonkarahisar Kapalı Cezaevi’ne sevk edildim.

Bir parça ekmekle, 7,5 saat bileklerim kelepçeli halde, bir metrekarelik zırhlı bir kabinin içinde yolculuk yaptım.

Bileklerim kelepçeden morardı.

Burada yerde yatıyorum.

Eşyam çöp torbasında.

MASAK kaydım yok, HTS kaydım yok, şüpheli mal varlığım yok.

Görev yaptığım süre içinde makam aracımı mütevazı bir araç ile değiştirerek kurum menfaatini gözettim.

Genel müdürlük kartvizitimi dahi çalıştığım kuruma masraf olmasın diye kırtasiyede bastırdım. Bu mu suçum?”

★★★

Adalet Bakanı’na soruyorum:

Diyelim ki iktidar değişti ve Dr. İpek Elif Atayman’ın başına gelenler sizin başınıza geldi.

Ne hisseder, sistemin başındaki Adalet Bakanı hakkında neler söylerdiniz?

GÜNÜN SORUSU

Evinin havuzundaki arızayı kontrol ederken elektrik akımına kapılarak  vefat eden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in kızı dün, “Babamın kanını yerde bırakmayın” diye çağrıda bulundu… Sorum ortaya:

Bu acılı aile üyesi ne demek istedi? Bizden gizlenen bir şeyler mi var?