Bölücü terör örgütü KCK’nın sözde silah bırakması ile ilgili 1 Temmuz’da Fıratnews’da yer alan haberde; “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bir çağrı yapması bekleniyor, ardından da çağrıya karşılık bir çözüm adımı olarak, Kürt Özgürlük Hareketi’nden bir grubun Güney Kürdistan’da silahları bırakmasına tanıklık edeceğiz. 27 Şubat çağrısında olduğu gibi dünya kamuoyu da bunu canlı yayınlarla takip edecek...”
Yazı uzun ancak “Terörsüz Türkiye” ile devam edip “demokratik konfederalizm” ile bitiyor! KCK elebaşı Öcalan’ın tezi olan demokratik konfederalizm ile “Terörsüz Türkiye” yan yana gelince sizce ne sonuç çıkar? Terörün bitmesi için konfederasyona geçmemiz mi gerekiyor sorusu çıkar!
KCK’nın göstermelik silah bırakması, Irak’ın kuzeyinde gerçekleşecek. Temmuzda yaşanacak bu tiyatro ile 24 Temmuz Lozan Barış Antlaşması’nın da üstü örtülecektir.
Aynı gün Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki Peşmerge güçlerinin birleşme haberi de vardı. Aslında yeni değil. 2010’dan beri Barzani ve Talabani peşmergeleri tek çatı altında birleşiyor. Ne de olsa BOP ile kurulmaya başlanan Kürdistan’ın, düzenli orduya ihtiyacı var!
Göstermelik silah bırakan KCK üyelerinin, Peşmerge çatısı altına girip girmeyeceğinin henüz bilgisi yok. Ancak BOP görevlilerinin merkez olarak işaret ettiği adres, Barzani olduğuna göre katılacaklarını düşünüyorum.
Haziranda KCK elebaşı Öcalan’ın; Barzani, Mazlum Abdi ile görüşme talebi gündeme gelmişti. 27 Haziran’da Rudaw’da; TEMEL Stratejik Danışmanlık ve Araştırma Merkezi Başkanı Abdurrahim Temel’in (Semavi), Mesud Barzani ve Mazlum Abdi’nin Ankara’da Öcalan ile görüşeceğinin iddiası yer aldı. Bekleyip göreceğiz ancak MİT Başkanı Kalın’ın 1 Temmuz’da Barzani ile bir araya gelmesi de manidardı.
Ziyarette İran İsrail savaşı, terörsüz Türkiye ve Irak Türkmenlerinin güvenliğinin konuşulduğu yazıyordu. Barzani’nin Musul ve Kerkük’ü işgal ettiğinde ilk yaptığı şey nüfus ve tapu kayıtlarını yakmak değil miydi? Türkmenlerin güvenliği diye başlayan her cümle, bu gerçeklerin üstünü kapatmaktan başka bir şey değildir!
★★★
Dış ve iç politika birbirinden bağımsız değildir. Dolayısıyla CHP’deki gelişmeler çok önemlidir. Çünkü Türkiye’nin birleştirici gücü CHP’dir! Biz Atatürkçülerin görevi de Atatürk’ün emanetlerine sahip çıkmaktır. Bugün üniter yapı ve CHP, elimizde kalan emanetlerdir...
Emanetlere; tam bağımsızlık ve 6 ilke başta olmak üzere, sözde değil özde sahip çıkmak gerekir. CHP sadece baba ocağı değil vatanın bütünlüğünün milletin birliğinin ocağıdır! CHP’nin, içindeki bir kanadına değil tamamına sahip çıkmak gerekir çünkü tek kanat ile hedefe varılmaz!
CHP içeride ve dışarıda tutarlı olmak zorundadır. Unutulmamalıdır ki bölgemizin antiemperyalist hareketlerin kurduğu SSCB, Suriye, Irak, Sudan ve Libya parçalandı. Sovyet ideolojisi ve BAAS hareketi yok edildi.
Bir tek CHP kaldı! Eğer Müdafaa-i Hukuk da yok edilir ise bölgenin tüm umudu yok olur...
★★★
Ergenekon, Balyoz, Ay Işığı davaları ve başta CHP olmak üzere partilere operasyonlar yapıldığında, sol, sosyalist kesimin çoğunluğu yetmez ama evet diyor, iktidara güç veriyordu. Bu davalar ile Atatürk rejimi yıpratıldı. Sonra da rejim kaldırıldı. Birinci bölüm bitmişti...
Bugün CHP’li belediyeler üzerinden de ikinci bölüm başladı. Şimdi de idari rejim/yapı değiştiriliyor!
Belediyeler üzerinden başlatılan ve kurultay davası ile hızlandırılan bu dönem, CHP’nin iç meselesi değildir! Türkiye’nin ve milletimizin geleceği meselesidir.
Sonuç olarak, CHP, İYİ Parti, Zafer Partisi, Deva, Saadet başta olmak üzere büyük küçük demeden bir araya gelmelidir. TBMM’de, “kırk katır mı kırk satır mı” mantığı ile kurulacak olan komisyon tehlikesine karşı da birlik olunmalıdır.
İktidarın tabanına da seslenmek istiyorum. Türkiye’nin üniter yapısını parçalayacak olan idari yapı değişikliğine izin vermeyelim. İdari ve mali vesayetin kaldırılması talebi ile gündemde olan bu vahim durumun, yeni belediyeler kanunu üzerinden şekilleneceği anlaşılıyor.
Eğer eyalet sistemine geçilirse var olan siyasi partilerin 81 ilde örgütlenme hakkı olmayacaktır. Türkiye’yi yönetmek varken bir iki eyaleti yönetmeyi başarı sayacaksanız diyecek bir şeyim yok!
Gelin Türkiye’yi yeniden birleştirelim...