“Kaç para asgari ücret?

910 bin Lira net.

Bu kardeşinizin her zaman bir hesabı var.

Bütün beyler, bütün bayanlar bu hesabı yapsın.

Bak, bu hesap aslında hanımların hesabı.

Niye?

Mutfağın sorumlusu sizsiniz!

Mutfakta sıkıntıya düşen sizsiniz!

Şu anda bir bardak çay, Bursa’da kaç para?

1000 Lira.

Simit kaç para?

1500.

Ne yaptı, 2500 Lira.

Üç tane çocuğunuz, hatun 4, siz 5.

Bakın çay ve simidin dışında başka bir şey yemeyeceksiniz.

Sadece çay ve simit.

Bir hesap yapıyorum size. 5 kere 2500 ne yapar?

12 bin 500 Lira bir öğünde.

Günde 3 öğün, ne yapar?

37 bin 500 Lira.

40 bin lira diyelim.

Ay 30 gün. Ne yapar? 1 milyon 200 bin Türk Lirası.

Asgari ücret 910 bin lira net.

Yani kardeşlerim, bu zalim yönetim, bu aziz millete 1 bardak çayla, bir simidi bile layık görmüyor.

Bunların peşinden nasıl gideceksiniz?

Evin kirasını kim ödeyecek, elektrik parasını kim ödeyecek, su parasını kim ödeyecek, çoluk çocuğun okul masrafını kim karşılayacak?

Soruyorum size!”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu konuşmayı yaptığında takvim 1993’ü gösteriyordu.

Bugün simit birçok yerde 15 liradan 20 liraya çıktı. Gayri resmi zam olduğu gerekçesiyle Ticaret Bakanlığı 20 TL’ye simit satan işletmelere yasal işlem başlattı.

Erdoğan hesabı yapalım.

Hadi diyelim 15 Lira.

Asgari ücret 22 bin lira net.

Şimdi bu kardeşiniz bir hesap yapacak size.

1 bardak çay kahvehanede 15 lira.

Ne yaptı, 30 lira.

Üç tane çocuğunuz, hatun 4, siz 5.

Bakın çay ve simidin dışında başka bir şey yemeyeceksiniz.

Sadece çay ve simit.

Bir hesap yapıyorum size. 5 kere 30 ne yapar?

150 Lira bir öğünde.

Günde 3 öğün, ne yapar?

450 lira.

Ay 30 gün. Ne yapar? 13 bin 500 lira.

Birer bardak çay içtin?

13 bin 500 de o.

Etti mi kardeşim sana 27 bin lira.

Asgari ücret ne kadar 22 bin lira.

Yani kardeşlerim, bu zalim yönetim, bu aziz millete 1 bardak çayla, bir simidi bile layık görmüyor.

Bakın bunun daha kirası var, elektriği var, suyu var, evlatların okul masrafı var, hastalığı var.

Ama konuşamıyoruz.

Çünkü iktidar, konuşmayalım diye yeni gündemler yaratıp, üstüne bir de korku salıyor.

Gezi Parkı olaylarını yeniden mahkemelerin konusu yapıyor.

Teğmenleri ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ dedikleri için disiplinsizlikten ihraç ediyor.

CHP’nin aday tartışmalarını kurcalıyor.

Gözümüzü İmralı’ya dikip, teröristbaşından gelecek habere odaklıyor.

Sıra bir türlü gerçek gündemi, açlığı konuşmaya gelmiyor.

Muhalefete çok iş düşüyor.

Gündem ne olursa olsun, iktidar neyi dayatırsa dayatsın, halkın gündeminden kopmamalı.

Bir an önce adayını açıklamalı, bu tartışmaya son vermeli, açlığı, yoksulluğu, yoksunluğu gündem yapmalı.

Yeniden dünyaya gelsem Sultanahmet Mitingi’nde Halide, Sivas’ta Tıbbiyeli Hikmet olmak isterim

Bugün ‘Apolitik’ soruları İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı yanıtladı.

- Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?

Son birkaç yıldır ‘kulak çınlatma’ ritüelim var! Sonbahar-kış boyu her sabah hiç sektirmeden, bizi kör karanlığa mahkûm edenlerin kulaklarını çınlatıyorum! Ondan önce kahveydi. Bir fincan kahve eşliğinde hızlı bir haber ve yorum turu... Yapmadan çıkmam...

6 yaşında, ilkokul birinci sınıfta. Normalde birinci sınıfları izci takımına almıyorlarmış, Taşçı, “Yavru kurt olacağım” diye ağlaya ağlaya; maskot gibi takımın en önünde bayram törenine katılmış.

- En son hangi kitabı okudunuz?

Elveda Selanik; Yaşar Aksoy... İnsanın köklerine ilgisi bitmiyor. Bugün itibarıyla, Mehmet Ali Çelebi’nin “Teğmen” kitabını da, bir ibret/utanç vesikası olarak yeniden okuyabilirim!

- En son hangi filmi izlediniz?

Köpek Adam. Oğlumla. (Çok satan bir çocuk çizgi-roman serisinden uyarlama)

- En sevdiğiniz ses ne sesi?

Her anne için evlattır herhalde. Onun dışında diyorsanız yağmur...

- En çok dinlediğiniz üç şarkı?

Kumpas günlerinde her gün ‘Oğuzhan Uğur-İstemiyorum’ dinlerdim. İçim çıkardı ağlamaktan. Bu ara yine öyle. Ayrıca Nazende Sevgilim, Ey Güzel Kırım, Çalın Davulları, Bohemian Rhapsody... Ne çokmuş!

Annesinin oyaladığı çemberi takıp poz verdiği fotoğraf stüdyosunda kardeşiyle birlikte.

- Türkiye bir şarkı olsa hangisi olurdu?

Gündoğdu Marşı.

- Aşka inanır mısınız?

Çok...

- Kırmızıçizginiz nedir?

Mevzu bahis vatansa gerisi teferruat... Vefa...

- En sevdiğiniz yemek?

Boşnak mantısı ve halka tatlı. Bir de Hayrabolu tatlısı:)

Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?

Kokoreç, mumbar ve türevleri...

- Sizi ne heyecanlandırır?

Umut; o yeşerme anı...

- Yağmur mu, güneş mi?

Yağmur.

7 yaşındaki oğlu Işbara Alp ile.

- Güz mü, ilkbahar mı?

İlkbahar.

- İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?

Samimi olmadığım birinin “Sen” diye hitap etmesi. Trollük. Sigara içenin, içmeyene duyarsızlığı.

- Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz?

Dedeme, “Bir daha anlat...” Ailemin mübadeleden öncesini daha iyi bilmek isterdim.

- Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?

Mutluluktan uçarım!

- Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?

Sultanahmet Mitingi’nde Halide, Sivas’ta Tıbbiyeli Hikmet.

- Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?

12 yıl okul bandosundaydım; trompet dışında hiçbir şey çalamadım. Maalesef...

- Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?

Sağlıkla yaşayabildiğim kadar...

ŞİDDET BİREYSEL Mİ, TOPLUMSAL MI? ‘BARDA’ CEVAP ARIYOR

2007 yılında beyazperdede izleyiciyle buluşup, kısa sürede kült bir filme dönüşen Serdar Akar imzalı Barda filmi, bu kez tiyatro sahnesinde. Çok sevdiğim Işıl Kasapoğlu’nun yönetmenliğinde sahneye uyarlanan oyun Cuma günü prömiyer yapıyor. Serhat Yiğit’in yazıp oyunlaştırdığı Barda, “Biz Size Ne Yaptık?” sorusuyla izleyiciyi derin bir ikileme sürüklemeyi ve gerilim dolu hikayesiyle izleyenlere unutulmaz bir deneyim sunmayı hedefleyerek; şiddetin bireysel mi, yoksa toplumsal bir sorun mu olduğunu cesurca sorguluyor.

Tardu Flordun’un çete liderini canlandırdığı ve on yıl aradan sonra tiyatro sahnesine dönüş yaptığı oyunda, filmden farklı olarak eklenen çetenin kadın üyesi karakterine ise; etkileyici performansı ve başarılı oyunculuğuyla Deniz Çakır hayat veriyor.

Usta yönetmen Işıl Kasapoğlu, oyunla ilgili yaptığı değerlendirmede, Vigor Sanat kurucusu Serdar Akkaya’nın, kendisine Barda filminin tiyatroya uyarlanması fikriyle geldiğinde, kendisini heyecanlandıran şeyin, işin konusu olduğunu belirterek şunları söyledi: 

“Bedava Şiddet yani Fransızcada “Violence Gratuite”, hepimizin içinde var. Bunun ortaya çıkması için iğne başından küçük noktalar yeterli. O küçük noktaya değdi mi, o şiddet çıkıyor ortaya. Bundan kendimizi nasıl alıkoyacağız, onu düşünmeliyiz. Yoksa hepimizde var bu durum. İyi ve kötü hep içimizde. Yin-yang diye bahsettiğimiz şey burada geçerli. İnsan ne iyidir ne kötüdür; yok öyle tek bir şey. Önümüze çıkan fırsatlar ve engeller bizi belirliyor. Yaşamda tek bir kelime bütün dünyayı değiştirebilir. Tek bir kelimenin içinde günlerce at koşturabiliriz. “Kötü yetiştiler, kötüler” diye bir şey yok. En iyi yetişen insan da bir anda katil olabilir.”

‘’Barda’’ oyunu, Şubat ayı boyunca 7, 10, 19 ve 20 Şubat’ta İstanbul, 18 Şubat’ta Ankara, 12 Şubat’ta Eskişehir’de sahnelenecek.