Tarih 13 Aralık 2025.
Palmira kentinde iki Amerikan askeri ve Amerikalı sivil tercüman öldürüldü.
Saldırıyı IŞİD’in yaptığını açıklayan ABD, Suriye’deki Amerikan güçlerine yönelik bu saldırıya yanıt vereceğini söyledi ve büyük bir hava saldırısı düzenledi.
Amerikan Merkez Komutanlığı Centcom, Suriye’nin orta kesimlerindeki çeşitli noktalarda 70’ten fazla hedefi vurduğunu açıkladı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Başkanı Rami Abdel Rahman, uluslararası haber ajansı AFP’ye bir beyanat verdi ve Deyr ez-Zor’da IŞİD örgütünün en az beş üyesinin öldürüldüğünü bu kişilerin arasında İHA’lardan sorumlu bir hücrenin liderinin de bulunduğunu belirtti.
IŞİD ise sessiz, herhangi bir açıklama gelmedi.
Bu arada hatırlatalım, daha bir hafta önce Avustralya’da IŞİD’le bağlantılı olduğu konusunda neredeyse bu ülkenin güvenlik güçlerinin hiçbir şüphesinin olmadığı bir saldırı yaşandı. Bondi Plajı’nda Yahudiler için kutsal Hanuka Bayramı kutlanıyordu. Saldırıda 10 yaşında bir kız çocuğunun da aralarında olduğu 15 kişi öldürülmüş, 25 kişi yaralanmıştı.
Çok uzağa gitmemize de gerek yok aslında.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, iki gün önce yaptığı açıklamada şöyle diyordu: “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde, DEAŞ Silahlı Terör Örgütünün faaliyetlerini devam ettirebilmesi için destek sağlamak, örgüt üyelerinin örgütten kopmalarını engellemek amacıyla yardım adı altında örgüte veya örgüt üyelerine iletilmek üzere para gönderdikleri tespit edilen şüphelilerin yakalanmasına yönelik terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda 7 kişi yakalanarak gözaltına alınmıştır.”
BBC’nin araştırmasına göre örgüt adına gerçekleştirilen saldırıların büyük kısmı şu anda Sahra altı Afrika’da meydana geliyor.
Ancak Amerikan askerlerine saldırı, örgütün kan kaybetmemesi için para trafiğini ortaya çıkaran Türkiye ya da yukarıda bahsettiğim Avustralya gibi ülkeleri dikkate aldığımızda şu soruyu sorabiliriz değil mi?
Önemli ölçüde zayıfladığı, Afganistan’da bile saldırı düzenlemekte zorlandığı iddia edilen örgüt yeniden mi hortluyor?
Güvenlik analisti Burak Yıldırım’a sordum, işte yanıtı: “Aslında IŞİD’in Suriye’deki varlığının boyutu ABD’nin bölgedeki varlığını izah edebilecek boyutta değil. Keza SDG’ye verilen destek de sürecin başından beri IŞİD’e karşı verilen savaşın bir parçası olarak tanımlandı. Yani ABD ve SDG etkinliği kalmamış, herhangi bir bölgeyi kontrol edemeyen IŞİD’i olduğundan daha güçlü göstererek eylemlerini ve adımlarını meşrulaştırıyor. Geçtiğimiz haftalarda 3 Amerikan askerinin ölümüne sebep olan saldırıda da ABD’nin resmi makamları bile IŞİD’i işaret ederken failin HTŞ bağlısı bir asker olduğu ortaya çıkmıştı. Suriye’nin geleceği hala şekillenmedi. HTŞ ve Şara’nın kalıcı bir iktidar kurabilecekleri meçhul. Sadece SDG değil, Dürziler ve Aleviler de özerklik istiyorlar. Suriye toplumunu bir arada tutan ortak bir değer ve ortak bir gelecek hayali yok. ABD ve ortağı SDG de Suriye için öngördükleri tasarım gerçekleşene kadar ‘var olmayan’ bir sözde IŞİD tehlikesini konuşmaya devam edeceklerinin sinyalini veriyorlar.” IŞİD’i konuşmaya devam edeceğiz gibi görünüyor.