MHP Lideri Devlet Bahçeli, 1 Ekim 2024’te başlattığı yolu bizi şaşırtan söylemlerle yürüdü. Durmuyor Bahçeli, el yükseltmeye devam ediyor.
Dünkü grup toplantısında şunları söyledi:
“Bundan sonra İmralı’ya gidecek heyetin teşekkül ve tespitinin yapılması da muhtemeldir. Günlerdir süregelen İmralı’ya gidilsin mi gidilmesin mi tartışmalarına bir nokta koyulmalıdır. Dürüst ve samimi ölçülerde Terörsüz Türkiye hedefinin hayat ve zemin bulması isteniyorsa, İmralı’ya gidilmesine ayak sürümenin hiçbir manası da olmayacaktır.
Sürecin asıl muhataplarından birisiyle doğrudan temas kurulmayacaksa sonuç nasıl alınacak, ilerleme nasıl kaydedilecek? Şayet Meclis’te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse, açık açık söylüyorum; alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkânlarımızla İmralı’ya gitmekten gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten de imtina etmem. Karanlıkta göz kırpmam, ipe un sermem, söyleyeceğim ne varsa mertçe, özgüven içinde muhatabımın gözünün içine baka baka söylerim.”
Ardından DEM Parti’nin eş başkanlarından Tuncay Bakırhan konuştu, “Sayın Bahçeli’nin biraz önce bu salonda asıl muhatabı Öcalan ile görüşmesine dair sözleri önemli ve takdire şayandır. ‘Ben giderim’ demesi tarihi sorumluluk almasıdır. ‘Üç maymunu oynamaktan vazgeçelim’ çağrısı son derece isabetlidir. Bu çıkışın gereği yapılmalıdır” dedi.
Peki kim, neden üç maymunu oynuyor?
Burada sözün hedefi bellidir, AKP’dir.
AKP’nin girmekten çekindiği tüm sokaklara büyük bir cesaretle giren Bahçeli, ortağından siyasi sorumluluk bekliyor.
Ancak AKP tavrını netleştirmiyor.
Peki Erdoğan neden başından beri bu kadar çekimser davranıyor?
Erdoğan, sık anket yaptıran bir lider. Muhtemelen sürece desteğin kendisinden oy götürdüğünün farkında ve bedel ödemek istemiyor. Bir de tüm kararları Bahçeli’nin almasından kaynaklı AKP içinde bir sıkıntı olabilir mi acaba? Siz yine de ‘Cumhur İttifakı’nda sorun mu var’ tartışmalarını başlatmayın derim. Hayır olmayacak!
Bahçeli’nin belirlediği çizgide yürünür bu yollar. İki lider bir araya gelir, “Beraber yürüdük biz yollarda” şarkısı söylenir, olay biter.
İmralı’ya da gidilir, teröristbaşıyla da görüşülür. Peki ya sonra?
VATANDAŞ AÇ AÇ SAYIN VALİ!
Bir aile hala anlamadığımız şekilde yok oldu. Midye, kokoreç, tavuk derken, otel ilaçlaması da şüpheler arasında yer aldı. İstanbul’daki ailenin ölümüyle ilgili çok yönlü bir araştırma sürüyor. Ancak İstanbul Valisi Davut Gül’ün yurttaşlara ‘zehirlenmeme’ tavsiyesi beni benden aldı: “Etin kilosu 800 lira, 600 liraya sucuk satıyorlarsa et olmadığını anlamamız lazım!” Sayın Vali, o 600 liralık sucuk ki o bile çok pahalı, eğer et değilse, denetlemelerde ortaya çıkması gerekmiyor mu?
Her şeyi vatandaş mı düşünecek bu ülkede? Vatandaş aç aç!
YA UNUTAMASAYDIK?

Unutamayan bir belleğin kişisel muhasebesi, hayata rengini veren otuz yıllık güçlü bir aşkın anotomisi ve bir ülkenin toplumsal panoraması... Annesinin uyurgezerliği bilinçdışının labirentlerinden kaybolduğu sanılan aile sırlarını açığa çıkarırken buna tanık olan Şehnaz’ın belleği unutma yetisini kaybeder. Çok sevdiğim yazarların başında gelen Ayfer Tunç’un ‘Annemin Uyurgezer Geceleri’ bireysel hatıraların nasıl toplumsal hafızaya dönüştüğünü güçlü bir edebiyat diliyle sorguluyor. Haftanın okuma tavsiyesi bu olsun.