AKP’li Cumhurbaşkanı önceki gün İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayını başlıktaki sözcüklerle tanıttı...”

Havalı ve açıklanan adayın adına göre şekillenmiş sloganla sahneye gelen aday, Çevre ve şehircilik eski Bakanı Murat Kurum’du... Dün yandaş gazetelerin çoğunun manşetinde de aynı slogan vardı. Yandaşlardan biri de “Emanet ehline” başlığını tercih etmişti...

Açıkçası Kurum’un neyin ehli olduğunu ben pek anlayamadım! Bakanlığı sırasında nasıl bir “üstün performans” göstermişti de Reis’in gözüne girmiş, dünyanın en büyük mega kentlerinden biri olan İstanbul’a layık görülmüştü acaba?

Biraz araştırdım, hakkında yazılanları, görevi sırasında yaptıklarını taradım, sizler ve tabii özellikle İstanbullu yurttaşlar için kısıtlı da olsa bir rehber hazırladım, bakın bakalım Murat Bey neler becermiş bu süreçte...

Murat Kurum’un akla ilk gelen eylemi İmar Barışı’nı aslanlar gibi ve de övünerek anlatması! Kurum, 10 ilde toplam 294 bin kaçak yapının imar affıyla övünmüştü. 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında yıkılan çok sayıdaki kaçak yapının imar affı ile kayıt altına alındığı ortaya çıkmıştı. Riskli yapılara verilen izinlerde 7 milyon kişinin yararlandığını övünerek açıklamıştı. Aradan bir yıl geçtikten sonra ise şu açıklamayı yapacaktı:

- İmar barışı, ‘imar barışına giren yapılar sağlamdır, riskli değildir’ anlamı taşımıyor!

Hangi anlamı taşıdığını ise şu veciz cümleyle anlatacaktı:

- İmar affı, bizim vatandaşın devletle olan barışı!

Kurum’un bakanlığı sırasında “Kentsel Dönüşüm” konusunda da milyonlarca yurttaşın hafızasından asla silinmeyecek icraatlara imza atılacaktı. Mesela, Tozkoparan, Tokatköy ve Fetihtepe gibi alanlarda kentsel dönüşüm çalışmaları başladı. Bu kapsamda yurttaşlar kendilerine güvence verilmeden evlerinden edildi. Sabahın erken saatlerinde çevik kuvvet eşliğinde evleri yıkılan yurttaşlar sokakta kaldı.

Dahası da var, TOKİ tarafından 2019’da başlatılan “100 Bin Alt Gelir Grubu Sosyal Konut Projesi” kapsamında dört yıldır evlerini teslim alamayan yurttaşlardan 15-21 bin lira arası ödemeler istendi. Zaten, aybaşını bile getiremeyen dar gelirli yurttaşların tepkilerine Kurum, yanıt olarak şu akıl ve bilgi dolu çözüm önerisini yapacaktı:

- Vatandaşımız biraz dişini sıkarak, biraz eşinden, dostundan borç alarak, bu bedeli karşılayabilir!

Çevre katliamları ve rant meselesi

Bilindiği üzere Kurum hem “çevre” hem de “Şehircilik” bakanıydı...

Böyle olunca orman, deniz, göl aklınıza ne gelirse, çevreye ait ne varsa Murat Bey’in yetki ve sorumluluğundaydı. Şehircilik de onun alanı olunca tabii ki inşaatlar, müteahhitler, ihaleler de yetki ve sorumluluğu altındaydı... Kurum’un adı birçok kez çevre katliamlarıyla birlikte anıldı ne yazık ki! Mesela, NASA’nın “ayakkabıyla bile girilmemeli” dediği doğa harikası Salda Gölü ranta kurban gitti...

Örneğin, İstanbul’un oksijen kaynağı ve su havzası olan Kuzey Ormanları’nda yapılaşma çalışmaları başladı. Deprem riski adı altında bölgede rezerv yapı alanları ilan edildi, rant devreye girdi. Onun döneminde bazı müteahhitlerin “en mutlular” sınıfını oluşturduğu iddiaları zirve yaptı!

Mesela, 6 Şubat’ta 35 kişinin öldüğü Ezgi Apartmanı’nın yıkım zemin katta bulunan pastanenin kolon kestiği tespit edilmişti. Pastane sahibi olan MÜSİAD Başkanı Sami Kervancıoğlu’nun ise Kurum’la fotoğrafları ortaya çıktı. Kervancıoğlu hâlâ firarda!

Camiye göre şehircilik ve anketler!

Gelelim “Camiye göre şehir planlaması” fantezisine...

Bu planlamanın sahibi de Murat Kurum. “Cami Planlama ve Tasarımı Kılavuzu” tanıtım toplantısında konuşan Kurum, “Şehrin merkezine camiyi oturtup çevresinde şehirleşeceğiz. Camiler afet esnasında da kullanılacak” demişti!

Açıkçası bu planlamadan nasıl bir şehirleşme örneği ortaya çıkar, düşünmek dahi istemiyorum!

İlk elde toplayabildiğim “üstün performans” örnekleri bunlar. Dahası, önümüzdeki 80 gün içinde ortaya dökülecektir, kuşkunuz olmasın!

Bu performans karnesiyle aday olan Murat Kurum’un İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu karşısındaki şansı nedir diye soracak olanlara ilk etapta Metropol, Sonar ve Optimar kamuoyu yoklama şirketlerinin yaptığı anket sonuçlarını gösterebilirim:

- SONAR: “Yerel seçimden sonra kimi İBB Başkanı görmek istersiniz?” diye açık uçlu sordu. Yüzde 31’i İmamoğlu, yüzde 6.7’si Kurum dedi.

İmamoğlu’nun tanınırlığı yüzde 93.7 iken, Kurum’unki ise yüzde 67.8 olarak gerçekleşti. Katılımcılardan yüzde 51’i İmamoğlu’nu İBB başkanlığına yakıştırırken, bu oran Kurum’da yüzde 36.9 oldu.

METROPOL: Aralık ayı araştırmasına göre İmamoğlu ve Kurum yarıştığı takdirde sonucun ne olacağı vatandaşa soruldu. İmamoğlu yüzde 48.2, Kurum yüzde 33.9 oy alıyor.

OPTİMAR: Kasım araştırmasına göre İmamoğlu yüzde 48.8, Kurum yüzde 30.2 oy alıyor. İkisine de oy vermem diyenler yüzde 20.9

Peki, “AKP’li Cumhurbaşkanı bu kişiyi niçin aday gösterdi” sorusuna yandaş olmayan kalemlerden gelen iki yanıt var, onunla bitireyim:

- Erdoğan, Devlet Bahçeli ve kendi parti içi dengeleri nedeniyle mecbur kaldı. Ayrıca Kurum ile ilgili “Biat” sorunu yok...

Kısacası İmamoğlu’nun karşısına Erdoğan çıkıyor!