Savcılığın iddiasına göre adam tam bir suç makinası... Suçlandığı konular aynen şöyle:
- Suç örgütü kurma ve yönetme...
- İhaleye ve edimin ifasına fesat karıştırma...
- Resmi ve özel belgede sahtecilik...
- Rüşvet alma ve verme...
- Kamu kurumlarını dolandırma...
- Suçtan elde edilen mal varlığını aklama...
- Gerçeğe aykırı fatura düzenleme...
Toplamda 187 yıldan 450 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Hakkındaki iddianame dün kabul edildi!
★★★
Bu “adam”, “itirafçı” sıfatıyla verdiği ifadelerle Ekrem İmamoğlu dahil onlarca belediye başkanının, yüzlerce belediye bürokratının tutuklanmasına neden olan Aziz İhsan Aktaş...
Suçlandığı işlerin aynısını yıllarca AKP’li belediyelerde ve Meclis de dahil olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarında yapmış...
Ama onlar “kapsam dışı...”
★★★
Bunların hepsini biliyorsunuz...
Bildiğiniz bir şey daha var:
Türkiye’nin internette en çok takipçisi olan gazetecisi Fatih Altaylı 137 gündür cezaevinde!
Suçu ne?
Cumhurbaşkanı’nı tehdit...
Yaptığı yorum ortada... En az on kez izledim:
Tarihten olaylar anlatıyor!
Adam “Hava bulutlu” diyor, “Vay sen ‘ördek’ dedin” diye dava açılıyor!
★★★
CHP Genel Başkanı Özgür Özel diyor ki, “Aziz İhsan Aktaş yurtdışına kaçtı...”
Savcılık yanıt veriyor, “Hayır, kaçmadı!”
Aman ne güzel!
Peki; savcı beyler acaba şu soruya da yanıt verebilir mi?
“Hakkında en fazla beş yıl hapis istenen Fatih Altaylı Silivri’de... Tam 450 yılla yargılanan Aziz İhsan Aktaş tutuksuz... Bu nasıl oluyor?”
★★★
Çalan sefada; yazan, düşünen, konuşan cefada...
İnsan düşünmeden edemiyor; acaba Fatih Altaylı gazetecilik yapacağına...
Devleti mi soysaydı?
Yine ‘yargı ülkesi!’
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yine “hukuk devleti” ile “yargı devleti” kavramlarını bilerek ya da bilmeyerek karıştırdı.
Gazetecilerin Selahattin Demirtaş ile ilgili yeni AİHM kararına ilişkin sorusu üzerine, “Burası yargı ülkesi, yargı ne derse o olur ve ona uyarız” yanıtını verdi.
★★★
1 Kasım Cumartesi günkü “Jüristokrasi” başlıklı yazımda uzun uzun anlatmıştım:
Hukuk devleti başka, yargı devleti başkadır.
Yargı devletinde hukukun değil, yargıçların üstünlüğü olur. Demokrasinin olmazsa olmazı, “kuvvetler ayrılığı ilkesi” ayaklar altına alınır.
★★★
Cumhurbaşkanı ya bu farkı bilmiyor; iki kavramı birbiriyle karıştırıyor.
Ya da biliyor ama ülkenin, bir “yargı ülkesi”ne dönüştüğünü itiraf ediyor!
Ne yalan söyleyeyim:
İkisi de birbirinden vahim!
GÜNÜN SORUSU
Gebze’de geçen hafta sonunda çöken binada aynı aileden dört kişi can verdi. Daha sonra o binanın çevresindeki diğer binalar da “zeminlerinde kayma tespit edildiği” için boşaltıldı. Bu felakete, Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan metro inşaatının neden olduğu öne sürülüyor... Sorum size:
Metroyu Ulaştırma Bakanlığı değil de İstanbul Büyükşehir Belediyesi yapsaydı, bugüne kadar kaç kişi tutuklanırdı?
Ekrem İmamoğlu hakkında bir dava daha açılmaz mıydı?
Zohran Mamdani-oğlu!
New York’ta tarihi bir seçim yaşandı. Demokrat Parti adayı Zohran Mamdani oyların yüzde 50.6’sını alarak kentin ilk Müslüman belediye başkanı oldu.
Bu sonuç ABD Başkanı Trump’ı çıldırttı.
Mamdani seçim zaferinin ardından, değişim çağını başlatacaklarını belirterek, “Donald Trump, beni izlediğini bildiğim için sana söylüyorum: Sesi aç. Müslümanım. Demokrat bir sosyalistim. Bunlar için özür dilemeyi reddediyorum” dedi.
★★★
Peki; şimdi ne olacak?
Trump, seçimlere hile karıştırıldığını iddia edecek...
Seçimleri tekrarlatmaya çalışacak...
New York Belediyesi’ne merkezi bütçeden ayrılan ödenekleri kesecek.
Belediyenin devlete olan tüm borçlarını Mamdani’ye ödetmeye kalkışacak.
Mamdani’nin diplomasını tartışmaya açtırıp iptal ettirecek.
Adını bir takım yolsuzluk iddialarına karıştıracak...
Onu destekleyen ünlü iş adamlarını, gazetecileri, hukukçuları ve ekibindeki önemli isimleri, türlü iddialarla içeriye attıracak...
★★★
Nereden mi biliyorum?
Sizce?