Tarih vererek adım adım gidelim.

Her eski sözü alıntılayacak olsak sayfada yer kalmayacak, o yüzden biraz seçmece ilerleyelim.

28 Şubat 2016, Cumhurbaşkanı Erdoğan Anayasa Mahkemesi’nin tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği tahliye kararı için:

“Ben Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar ama onu kabul etmek durumunda değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum.”

8 Temmuz 2017, Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya’da Demirtaş sorusu üzerine:

“Türkiye bir hukuk devletidir. Söylediğiniz kişi bir teröristtir. Öyle bir terörist ki bütün benim Kürt kardeşlerimi sokağa döküp ondan sonra 53 Kürt kardeşimi yine Kürtlere öldürten bir teröristtir.”

20 Kasım 2018, Demirtaş hakkındaki AİHM kararının sorulması üzerine: 

“AİHM’nin verdiği kararlar bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz”.

12 Ocak 2022, Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti grup toplantısında:

“Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek. Zannediyor ki her yer şu anda toz pembe, onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var, bu hesaplaşmayı da yapacaklar.”

8 Eylül, 2025, Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısının ardından kürsüde:

“Mahkeme kararlarını tanımamak hukuk devletine kafa tutmaktır”.

5 Kasım 2025, Cumhurbaşkanı Erdoğan yine bir Demirtaş sorusu üzerine:

“Bu ülke yargı ülkesi, yargı bu konuda ne derse uyarız”.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitinglerinden bir alıntıyla kapatalım mı? Neredeeeeen nereye, sonra bir daha neredeeeeen nereye?

Nasıl sürecek?

Kamuoyu bu kadar gözünü Cumhur İttifakı’na dönmüşken, bu kullanışlı durum birazcık daha sürdürülecek. MHP lideri Bahçeli’nin tahmin ettiğim gibi “anlaşmazlığı” bitiren açıklamasına dair Cumhurbaşkanı Erdoğan da memnuniyetini dile getirdi. Yine de işin magazin boyutu hala sürdürülebilir. 

O yüzden hafta bitmeden veya öteki haftanın başında bir Erdoğan-Bahçeli görüşmesine tanıklık etmemiz sürpriz olmaz. Medyanın yoğun ilgisi neticesinde böylesi bir görüşme ittifak lehine “merak uyandıran” propagandayı sürdürmeye yarayacak. Her iki parti de bunun işlediğini ve iktidar güdümlü medyanın büyüteceğini biliyor ve uyguluyor. 

Son görüşme Eylül ayı başındaydı. Bir buçuk aya varan aranın ardından yenisi için gerekli şartlar oluştu. Medyaya talep ettiği kadar “giz” verildi, tartışabileceği kadar “paye” sunuldu. 

Herkes Kıbrıs konusunda kriz yaşandığını düşünürken hiçbir tartışma olmadığını söylemiştim. Şimdi yine aksini iddia ediyorum ki görüşmede ne bir kriz ne de tartışma başlığı olacak, sadece çözüm süreci ele alınacak.

KÖŞENİN GÖZÜ

Kasım 2024’te MHP lideri Bahçeli Meclis’teki grup toplantısında, o günlerde Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliği bulunan eski Meclis Başkanı Bülent Arınç’ı hedef almıştı: 

“Bu şahsın iki suçlunun serbest bırakılmasını istemesi suçluyu övmektir, suça iştiraktir, ihanete yataklıktır. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan siyaset eskisi bir şahsın, Kavala ve Demirtaş’a güzellemeler yapması çarpıklık ve ahmaklıktır. Sayın Arınç, nereye varmak, ne yapmak istiyorsun? Aslına mı çekiyorsun, nesline mi özeniyorsun? Nedir seni teröristlere sempatiyle baktıran? Sen Devran’ı bırak da Mehmetlere bak, belki olmayan vicdanın kanar. Özgürlükçü düşünelim diyor, yani demek istiyor ki, teröristler serbest kalsın, Türkiye’ye kast edilsin. Bu ahlaksız bir üslup, akılsız bir teklif değil midir?”

Arınç bunun üzerine Beştepe’deki görevinden ayrılmış ve Cumhur İttifakı’nın sürmesi adına bir nevi kurban edilmişti. 

Yıllar sonra da “Demirtaş’ın ismini zikrettim diye Bahçeli’den işitmediğim hakaret küfür kalmadı, eski dostumuz Cumhurbaşkanı da ondan aşağı kalmadı” demişti.

Bugünlerde Bahçeli’nin kendi çizgisine geldiğini ifade ederek özür bekliyor. Haftaya Demirtaş’ı cezaevinde ziyaretinden sonra da bu özür beklentisini yeniden ifade edecekmiş. 

Anlaşılan Erdoğan’dan özür beklentisi yok.

KÖŞENİN SÖZÜ

“Yeni süpürge temiz süpürür ama köşeleri bilen eski süpürgedir.” - Karayip atasözü.