Haziran’da Netanyahu, Gazze’de Hamas karşıtı grupları silahlandırdığını duyurmuştu. BBC’deki habere göre Ebu Şebab aşiretine silah sağlandığı anlaşılıyordu.

“Halk Güçleri” adı ile Hamas’a karşı mücadele eden Yaser Ebu Şebab, İsrail’in resmi radyo kanalı Makan’a röportaj verdi. İsrail ordusuyla Gazze’nin güneyinde iş birliği yaptığını açıkladı. Hamas ve tüm Filistinli gruplar Şebab’a teslim olması için on gün süre verdi. Ayrıca Halk Güçleri’nin kanının dökülmesinin de helal olduğu açıklandı.

Avrupa ülkelerinden Filistin’i tanıyacağız açıklamaları, New York Konferansı’nın hemen ardından geldi. Milletimiz dahil İslam dünyasında, Gazze için gözyaşı döken Müslümanlar, bağımsız bir devlet kurulacak zannediyor. Oysaki Şam’a 20 kilometre kala kamp kurmuş İsrail ordusuna bakılır ise bu mümkün değil!

Aslında Filistin devleti kurulmuyor, İsrail yeni kuruluyor! Sınırları genişleyen yeni İsrail’in, birkaç mahallesinde, özerk bir Filistin devletini kuruyorlar! Doğu Kudüs’te birkaç mahalleden ibaret olacak bu özerk devlet elbette İsrail’e bağlı olacak. Filistin nüfusunun yüzde doksanı, Lübnan, Ürdün, Suriye hatta Türkiye’ye göçmüş, kalanlarında büyük bir çoğunluğu Gazze’de katledilmişken bu devletçiğin bir anlamı var mı?

Filistin özerk devletçiği kurulacak, BOP’ta görevli olan iktidarların, İslam’a ve Müslümanlığa ihaneti saklanacak! Düşünsenize Husiler ve İran, İsrail’e füze gönderiyor, Ürdün, BAE, Katar ve Suudi Arabistan düşürüyor! Daha Kürecik’i saymıyorum bile!

Burası çok önemli!

Türkiye’de iktidar seçmenin gündeminde Gazze’de katliamı, muhalefet seçmenin gündeminde de tutuklu belediye başkanları var! Muhalefet ve iktidar, TBMM’de kurulan komisyona oturunca da tüm seçmenin gözünde terör bitiyor algısı var. Üstelik İsrail Türkiye’ye saldıracak algısı da verilerek komisyon hemen işini bitirsin dedirtiliyor!

Komisyon gündemi!

Cumhur İttifakı üyesi DEM’in komisyon açıklamaları, konunun terör ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını gösterdi. DEM adına Grup Başkanvekili Koçyiğit ve Milletvekili Meral Danış Beştaş konuştu.

Koçyiğit, Türkiye’de birden fazla halk/millet olduğu ve müzakere etme hakkının olduğunu söyledi. Eşit yurttaşlık, yerinden yönetim, kültürel çoğulculuk, ana dilde eğitim ve demokratik cumhuriyeti savunduklarını da söyledi.

Ardından “1921 Anayasası yerinden yönetim, âdem-i merkeziyetçilik ve çok kültürlülüğe dayalı bir ruh taşırken; 1924 Anayasası ile bu çoğulcu anlayış terk edilmiş, yerine tekçi anlayışa dayalı bir vatandaşlık tanımı getirilmiştir” diyen Beştaş konuşmasının devamında, “1924 Anayasasının 88. maddesinde yer alan ve herkesi tek kimliğe indirgeyen hüküm, Kürt halkının hukuken inkarının ve dışlanmasının başlangıç noktası olmuştur. Ancak komisyonumuz bir anayasa komisyonu değildir ve bu komisyonun işi de anayasa yapmak olmadığı için bu tartışmaları derinleştirmeden sadece bir tespitle geçmek istiyorum” dedi.

AİHM ve AYM kararlarının uygulanmadığını dile getiren Beştaş, “Türkiye’den yapılan başvurularda Abdullah Öcalan davasında 18 Mart 2014 tarihinde karar verildi. Umut hakkının uygulanması gerektiği kararı aynı zamanda hukukun bir gereğidir...” dedi. 

Milletimize, komisyonun çok masum olduğu ve terörü bitirmek için çalıştığı algısı veriliyor. Oysaki daha ilk günden Cumhur İttifakı bileşeni DEM’in talepleri o kadar da masum değil!

Önce “terörsüz Türkiye” şimdi de “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” adını alan komisyon yarın bir gün “yeni anayasa” komisyonuna dönüşür mü bekleyip göreceğiz!

Âdem-i merkeziyetçilik ya da idari ve mali yetkilerin yerele devri veya yerinden yönetimden talebi çok nettir. Özerklik ve federasyondan başka bir şey değildir! 

Sonuç olarak bu gerici ve bölücü talepler için anayasanın ilk dört, 42. ve 66. Maddelerinin değişmesine gerek yoktur. Rejim değişmiş hatta ana dilde eğitim, 2015 yılında Nabi Avcı döneminde özel okullarda serbest bırakılmıştır!

İdari ve mali yetkilerin yerele devri diyerek masumlaştırılan federasyon ile, her şeyi çözmek isteniyor. Eğitim başta olmak üzere, sağlık ve güvenliğin yerele devri ile atı alan Üsküdar’ı geçer! Milletimize de yeni belediye kanunu denir, kayyum ve yolsuzluklar sıfırlanacak denir olur biter!