2020 verilerine göre, 36 üye ülke arasında oranlarının en yüksek olduğu ülke Türkiye’ydi.
Sayıları artıyor.
Onlar Türkiye’de ne eğitimde ne de istihdamda yer alabilen gençler... Bu yüzden eve kapanıyorlar, onlara ‘EV GENCİ’ deniyor.
Ekonomik kriz, eğitim sistemindeki problemler, işsizliğin yüksek oluşu en etkili sebepler.
Araştırmalar, Türkiye’de 4 milyonun üzerinde ev genci olduğunu söylüyor.
AB ülkelerinde 15-29 yaş grubunda ev genci oranı ortalama yüzde 18.
Türkiye’de yüzde 35,6 civarında.
İngilizce NEET olarak adlandırılıyor.
Yani ‘Not in education, employment or training.’
Ne eğitimde, ne istihdamda diyelim.
Peki hayatının en enerjik yıllarını, kabına sığamadığı günlerini evde ne yaparak geçiriyorlar?
Bir kere bir kısmı iş bulamadığı için yüksek lisansa başvuruyor.
Birkaç tanıdığım üzerinden anlatayım.
Biri erkek, 23 yaşında. Üniversite mezunu. İş aramak için başvurduğu yollarda umutsuz şekilde eve dönüyor.
“Aman canım Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi siz de iş beğenmiyorsunuz” dediğimde, “Ben ucuz işler yapmak için okumadım” diyor.
O kadar çok üniversite var ki, herkes neredeyse üniversite mezunu. Sanayici de durumdan mutsuz. Eskiden meslek liseleri mezunları ara eleman açığını kapıyordu, şu anda o da yok.
Üç kuruş kazanıp, yollarda sürüneceğime oyun oynar, günlüğümü çıkarırım diye düşünüyorlar. O kadar çok bahis oynayan var ki, inanamazsınız!
Metroda, otobüste, şöyle bir gençlerin kafalarını kaldırmadıkları telefonlarıyla ne yaptıklarına göz atın, anlayacaksınız!
Bunu tercih etmeyenler de anne baba parasıyla yaşıyor. Genelde ailede de olmadığı için üstünden eşofmanını çıkarmadan, annesinin izlediğini izleyerek gün geçiriyor.
Evde kaldıkça umudu azalıyor.
Bir yerden bir yere gitmenin bile epey para tuttuğu büyük şehirde psikiyatristlerin kapısı gençler tarafından çalınıyor.
Arkanda bir dayın yoksa iş bulamazsın sözüne yüzde yüz inanıyorlar bir kere.
Haksızlar mı?
Hal böyle olunca da herkes gözünü yurt dışına dikmiş, ülkeden gidip, hayatını kurtarmaya çalışıyor.
Sizce bu kadar ev gencinin olduğu bir ülkede gelecekten bahsetmek fazla iyimserce değil mi?
Alarm zilleri çalıyor, bu sorunu halletmemiz şart!
Özel, bu fotoğrafı daha çok göreceğimizi söyledi.
AKP ŞİMDİ NE YAPACAK?
İktidar, CHP’nin içini karıştırmak için her hamleyi deniyor. Dün, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tüm hamlelere karşın, sürecin hassasiyetle yönetileceğini, bundan sonra Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile daha sık görüşeceklerini söyledi. Erdoğan’a “İçimizi karıştıramayacaksın” diye seslendi.
Üçlü arasında bir centilmenlik anlaşması yapılmış gibi görünüyor. CHP üyeleri, 23 Mart tarihinde partinin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için sandık başına gidecek.
Peki şimdi AKP ne yapacak?
Yoksulluk, işsizlik, adaletsizliği örtmek için hangi perdeyi kullanacak?
Fazla konuşulmadan sürsün istenen terör örgütü lideri Öcalan ile ilgili süreci nasıl bu şekilde götürmeyi başaracak?
Gazze ile ilgili ne kadar susabilecek, Trump’ın hamlelerine nasıl sessiz kalabilecek? Silivri’nin nüfusunu artırmaktan başka elinde bir hamle kaldı mı dersiniz? İzleyip, göreceğiz.
Zorluklarla mücadele ederek yaşamı sevdim
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, hiç ama hiç boş bırakmadı tarlayı, çiftçiyi. Hep destek verdi, hep sorununu dile getirdi. Bugün ‘Apolitik’ köşesinin konuğu oldu.
Bu resimde Gürer, 20 yaşında. Sendika şube başkanıyken Adana Çukobirlik yemekhanesinde konuşuyor.
- Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?
Her gün yeni bir başlangıç olarak düşünür, güzel olması dileği ile başlarım.
- En son hangi kitabı okudunuz?
Gamze Yücesan’dan Fırtınadaki Arı’yı okudum. Bu arada Niğde üzerine 5 kitap yazdım. 6’ncı kitabımı bu ay matbaaya verdim. Niğde Siyaset Tarihi kitabım için de farklı çok sayıda kitap okudum.
CHP Niğde Milletvekili Gürer yurttaşın derdini dinlerken.
- En son hangi filmi izlediniz?
Çakallarla Dans 7’yi izledim.
- En sevdiğiniz ses ne sesi?
Yağmur toprağa düşmesi ve toprağın o ilk anda kokusu.
- En çok dinlediğiniz üç şarkı?
“Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine”, “Büyüleyen Gözlerin”, Kartal ilçesi için sözleri bana bestesi Dr. Arif Şanlı ait “Yakacık Meydanı’ndan uzandım Kartal’a”.
- Türkiye bir şarkı olsa hangisi olurdu?
Memleketim.
Ömer Fethi Gürer, çocukken anne ve babasıyla.
- Aşka inanır mısınız?
Aşk bir duygu olarak değerli olsa da sürekliliği var mı? Sorgulanabilir.
- Kırmızı çizginiz nedir?
İhanet ve ikiyüzlülük.
- En sevdiğiniz yemek?
Ayırt etmem.
- Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?
İçeriği bilmediğim yemekleri tercih etmem.
- Sizi ne heyecanlandırır?
Düşünmediğim sürpriz.
- Yağmur mu, güneş mi?
Yağmur.
- Güz mü, ilkbahar mı?
İlkbahar.
- İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?
İhanet, yalan, ikiyüzlülük.
- Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?
Kitap okurum, TV izlerim. Ailemle daha çok sohbet olanağı bulurum.
- Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?
Yaşamımı mücadeleye kazandım. Zorluklarla mücadele ederek yaşamı sevdim. Yine kendim olmak isterdim.
- Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?
Çok isterdim ama 19 yaşından beri çalışıyorum. Sabah erken kalkıp gece geç yatıyorum. Yaptığım kitap, şiir yazmak oldu ama çok istememe rağmen enstrüman çalmayı öğrenemedim.
- Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?
Bir tahminin yok. Yaşamı bir süreç olarak görmüyorum an önemli an değerli anı yaşarsam mutlu oluyorum.