CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir aydır aralıksız her yere koşturup duruyor. Bulduğu her mikrofonda da uzun uzun konuşuyor.
Gece gündüz demiyor, Türkiye’nin her yerini dolaşıyor.
Yetmiyor; ülkemizde olup bitenlerden tüm dünyayı haberdar etmek için kalan zamanını da yabancı gazetelere, televizyonlara özel demeç vermekle geçiriyor.
Eminim bu yoğun tempoda uyumaya bile zor zaman buluyor.
Elbette bunca yoğunluk ve yorgunluk, kimi zaman “gaf” yapmasına da neden oluyor.
Dün partisinin Meclis Grubu’nda konuşurken tarım sektörünü fena vuran “don olayı”ndan bahsetti ve aynen şu sözleri söyledi:
“Don düştükten sonra, acı çeken çiftçinin yanına koşan vekillerimi gönülden kutluyorum!”
Gelin de gülmeyin!
★★★
Aslında bu gaf, CHP’nin halini tam olarak özetliyor…
CHP her yere koşuyor; ezilen, haksızlığa uğrayan, dışlanan herkesin yanında olmaya çalışıyor.
Ama don düştükten sonra!
Bütün vekiller, bütün parti yöneticileri insan üstü bir çabayla iktidarın art arda
yağdırdığı davaların mağdurlarına destek olmaya gayret ediyor.
Don düştükten sonra…
Yandaşlara peşkeş çekilen trilyonlara… Yağmalanan ormanlara, beşli çeteye ulufe olarak verilen hazine arazilerine, vergi iadelerine isyan ediyor.
Don düştükten sonra.
Seçilmişlerin yerine atanan kayyumlara, algı yönetimi yaparak halkı kandıranlara, iktidarda kalmak için PKK’nın ipine sarılanlara meydan okuyor.
Don düştükten sonra…
★★★
Oysa marifet don düşmeden önlem almakta!
Olabilecekleri önceden görüp donun düşmesini önlemekte marifet…
Don düşünce…
İş, işten geçmiş oluyor zaten.…
Neden sustular?
Gazeteci Deniz Zeyrek, 14 Nisan tarihli yazısında önemli bir iddia ortaya attı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın, İmamoğlu’na yönelik soruşturmayı yürüten yargı mensubuna, “Hani dosyanız çok güçlüydü” diye tepki gösterdiğini yazdı.
Kastettiği Savcı, herkesin anlayacağı gibi Adalet Bakan Yardımcılığı’ndan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na atanan Akın Gürlek’ti…
Peki; gizli tanıkların her dediğini ciddiye alan, önüne gelen gazeteciye, sanatçıya, siyasetçiye, öğrenciye, öğretim üyesine hatta astrologa bile dava açan Akın Gürlek, isminin karıştığı bu iddiayla ilgili olarak neden suskunluğunu bozmadı?
Neden, “Şahsımla ve makamımla ilgili bu iddia kesinlikle doğru değildir” demedi?
Artık alıştığımız “Akın Gürlek tavrı” bunu gerektirmiyor muydu?
Ama yapmadı. Sadece sustu!.
Cumhurbaşkanı da Akın Bey gibi susmayı tercih etti. Hiçbir şey duymamış gibi yaptı.
Yanıt, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden geldi.
DMM’nin sosyal medya hesabındaki açıklamada, “Kamuoyuna yansıyan bu söylem, uydurma ve mesnetsizdir” denildi.
★★★
Soruyu tekrarlıyorum:
Gözlerini budaktan sakınmayan iki isim, neden yalanlama işini “alt düzeyde bir görevli”ye bıraktı?
Yoksa meslektaşımın şimdilik açıklamadığı AKP’li iki ismin ortaya çıkmasından mı çekindiler?
İddianamelerinin çoğunu gizli tanık ifadelerine dayandıran Akın Bey, bir gizli tanık olayının hedefi mi oldu?
Parası işe yaramadı!
Önceki Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatma Zehra Kınık Demir, 9 Temmuz 2024’te Beykoz’da karıştığı kazada 17 yaşındaki Batın Barlasçeki’nin ölümüne neden olmuştu.
Olayın ardından gözaltına alınan Fatma Hanım, bir gün sonra çıkarıldığı mahkemece tahliye edilmişti.
Bilirkişinin ve Adli Tıp Kurumu’nun yüzde 100 kusurlu bulmasına rağmen “tutuksuz” yargılanan Fatma kızımızın avukatı, acılı aileye “tazminat” adı altında yüklü miktarda para teklif etmiş. BirGün’den İsmail Arı’nın haberine göre, acılı ailenin yanıtı, “Siz vicdansızlar, bu kaybımıza hiçbir şekilde fiyat biçemezsiniz” olmuş…
★★★
Eeee, Kerem Bey… Bu iş Kızılay çadırlarını parayla satmaya benzemez…
Bu kez sert kayaya çarptınız.
Görünen o ki kızınızı sizin “nereden aldığınız belli olan gücünüz” bile kurtaramayacak
GÜNÜN SORUSU
Neredeyse her gün birilerine telefon ederek ülke gündemini belirlemeye devam eden ama Türkeş’in mezarı başında verdiği birkaç dakikalık “sessiz” görüntüden sonra bir daha kameraların karşısına geçmeyen Devlet Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nı dün yine yapmadı… Yani “ses” ve “görüntü” yine bir araya gelmedi. Sorum ortaya:
Devlet Bey madem iyileşti; öldüğünü, yerine dublör kullanıldığını iddia eden sosyal medyadaki komplo teorisyenlerine neden malzeme vermeye devam ediyor? Neden kısa bir basın toplantısı yapıp kendisini sevenlerin yüreğine su serpmiyor?