Tarih 31 Aralık 1980 günüydü... TRT’ye bir oryantal çıktı, adı Nesrin Topkapı’ydı.

90’larda özel kanallar açıldı. Eğlence başladı. Artık Nesrin Topkapı daha rahat dansını icra ediyordu...

Farklı dansıyla Nurhan Damcıoğlu, Asenalar, Didemler, adını hatırlayamadığım birçok dansöz geldi.

90’lar Huysuz Virjin’i keyifle izlediğimiz zamanlardı, hatta 2010’a kadar. 

2007’de bir gün RTÜK Başkanı Zahit Akman bir TV kanalını arayıp, ekranlarda kadın kılığında erkek görmek istemediklerini söylemişti. Huysuz Virjin’in TV bileti kesildi. Milliyet’teki röportajında bu engellemenin altında yatanın ideolojik olduğunu söylüyor, “Beni Amerika’dan seyrediyorlar, telefon geliyor ‘Seni seyrediyoruz’ diye. Geçen gün bir Japon gazetesinde röportajım çıktı. İngiltere’de ‘Dünya nasıl eğleniyor’ diye bir program var. Türkiye’den bir tek benimle röportaj yaptılar. Dünya anlıyor da kardeşim bizimkiler anlamıyor... Bir ideoloji uğruna böyle kararlar alıyorlar. Bu beni çok rahatsız ediyor” diyordu.

Oryantal Didem

2010’da RTÜK, Mehmet Ali Erbil’e, ‘’Yere yatıp, dansöz Nuran Sultan’ı da üzerinde oynattığı için’’ ceza veriyor. Star TV’de yılbaşı günü yayınlanan eğlence programını değerlendiren RTÜK, görüntülerin ‘’Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyecek türden’’ olduğu kanısına varıyor.

2014’te ünlü oryantal Didem Kınalı, 11 yaşımdan beri dans ediyorum. Türkiye’ye çok emek verdiğime inanıyorum. Dünyaya hatta dansı sevdirdiğime inanıyorum. Dünyanın her yerinde Türkiye’yi temsil ettim. Çin’de Almanya’da Paris’te aklınıza gelebilecek her yerde dans ettim. Şimdi ocak ayında İsrail’e gideceğim ve Türkiye’yi temsil edeceğim. Aslında bu çok gurur verici bir şey ama maalesef Türkiye’de dansa başka gözle bakılıyor. Dans denince seksapel bir şey arıyorlar ama gerçekten öyle bir şey yok. Vücudumu sergilemek değil, ben dansımı sergilemek istiyorum. Ben sizin önünüzde dans etmek istiyorum. Ben dans etmeyi özledim fakat yasak” diye açıklama yaptı.

Yıl 2024... Dansözü TV’lerde yasaklayan Türkiye, ekran başına kilitlenmiş her hafta kesintisiz pavyondaki Dilber’in dansını izliyor. Dilber dansı diye bir şey var artık hayatımızda... Kamera tüm vücut hatlarında dolaşıyor. Ama o gerçek değil, rol gereği dans ediyor, değil mi?

Bırakın insanlar dans etsin... Yasaklarla mücadele edeceğiz diye gelip, dibine kadar yasak bir hayat yaşatmak yasakladığınızı cazip hale getirmekten başka hiçbir işe yaramıyor, görmüyor musunuz?

Gamze Taşcıer, eşi ve çocuklarıyla... 

"SORUMSUZLUK SEVMEM, AĞIR HAREKET EDENDEN HOŞLANMAM"

Köşenin bugünkü ‘apolitik’ konuğu CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer...

Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?

 Annemden kalma bir alışkanlık. Her sabah uyandığımda “Günümüz aydın olsun” derim.

En son hangi kitabı okudunuz?

Zweig’in “Macellan” kitabını okuyorum ama kaplumbağ hızında... Gün içinde çok yoğun olduğum için erken geldiğimde kızlarımı uyuturken ben de uyuyakalıyorum. Ancak her fırsatta okumaya çalışıyorum. Biraz da genel başkan yardımcısı olarak sorumluluk alanım kapsamlı olduğu için daha çok teknik okumalara yoğunlaşıyorum.

En son hangi filmi izlediniz?

İllegal Hayatlar filmini izledim. İlginç ve keyifli bir senaryoydu.

En sevdiğiniz ses ne sesi?

Kızlarımın sesi. Ama yanan odun çıtırdama sesi de huzur verir.

- En çok dinlediğiniz 3 şarkı?

Birincisi Grup yorum -Sıyrılıp Gelen, her akşam kızlarımı bu müzik ile uyutuyorum çünkü. Diğeri Cem Adrian’dan Kül ve üçüncüsü Ahmet Kaya’dan Şiire Gazele...

Aşka inanır mısınız?

İnanırım.

En sevdiğiniz yemek?

Yoğurtlu makarna.

Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?

Hiç yemek ayırt etmem. Bazıları zevkle yemek yer. Ben karnım doysun yeter diye bakarım.

Sizi ne heyecanlandırır?

Başarılı olmak. Yaptığım ya da uğraştığım bir iş sonucunda başarılı olacağımı görmek.

Yağmur mu, güneş mi?

Güneş.

Güz mü, ilkbahar mı?

Tabii ki ilkbahar.

- İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?

Yüzüne farklı, arkasından farklı davranmak... Sorumsuzluk ve ağır hareket eden, yavaş konuşanlar...

Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz?

Hepsini söylemişimdir. Yani keşke diyeceğim biriyse zaten zamanında söylemişimdir. Değilse zaten önemi yoktur benim için.

- Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?

İlk gün evden hiç çıkmam. Tek başıma dinlenmek isterim. İkinci gün kızlarıma vakit ayırırım. Üçüncü gün ‘kim aramış’ diye telefonu isterim.

Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak
istersiniz?

Sanırım yine kendim olmak isterdim.

Herhangi bir  enstrüman çalar mısınız?

Maalesef. Ama çok
isterdim.

Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?

80 ideal.

Taşcıer (ortadaki bebek) anne, baba ve ablalarıyla Antalya’da. Bu fotoğrafta henüz 1.5 yaşında. 

SANSÜR HABERİNE SANSÜR YAPMAYIN BARİ!

Efendim biliyorsunuz Kütüphaneler Genel Müdürlüğü Kütüphane Hizmetleri Daire Başkanlığı, bir okuyucunun şikayeti üzerine Halk Kütüphaneleri’ne “Ekte kitap kapakları bulunan, yazarı Nâzım Hikmet’e ait ‘Kuvayi-Milliye ve Alberto Manguel’e ait Ulises’in Dönüşü başlıklı kitaplarda uygunsuz içerik tespit edilmiş olup, halk kütüphane hizmetlerinden çekilmesi gerekmektedir” diye talimat gönderdi. Hürriyet gazetesi de 5 Aralık sayısında çizgi romanın sayfalarını anlatmış.

“Çıplak kadın ve erkek çizimlerinin yer aldığı eserde, köy halkı önünde dans eden dansöz kadının bulunduğu sayfada “Ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların, oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar, bizim kadınlarımız” deniliyor.

“Bir sayfada çıplak bir kadın figürü İstanbul şehri boyunca uzanıyor.”

Yani yasakladığı şeyi anlatıyorlar. Göstermediğini, gözünde canlandırıyorsun.

Komik sahiden.

Ama trajikomik olan gazetenin bu görseli okurlarıyla paylaşıp, çıplak kadın ve erkek figürünün üstüne resim altı yazması ve görseli kapaması. Görselin gerçeğiyle sansür edilmiş halini paylaşıyorum.

Alemsiniz...