Hangimiz belediye başkanı deyince onun ismini gururla söylemiyoruz ki...
Sadece belediye başkanı mı?
Hayır...
Açık Öğretim sistemini getirerek eğitime müthiş katkıda bulunan, çağdaş bir şehir yaratan, attığı her adımla örnek bir isim.
İçinden nehir geçen kentlere bayılırım. Londra, Paris, Budapeşte, St. Petersburg gibi...
Benim için o nehrin aktığı yer Eskişehir’dir mesela.
Oturduğun bankta bile şairin dizeleri yazılıdır.
Sosyokültürel olarak bir kenti yaratmak kolay değildir. Bakınız bugün bunu yapabilen kaç kişi var etrafınızda?
Ya da kendini bir kente adayan kaç belediye başkanı?

Bugün size ‘mutlaka okumalısınız’ diyerek önereceğim kitap tam da böyle biriyle ilgili. Arka kapak yazısını İlber Ortaylı yazmış. Kitap, Ortaylı’nın “Ona saygı ve sevgimizi göstermek, bir vatandaşlık borcudur” diye işaret ettiği Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’i anlatıyor.
Yılmaz Hoca’yı çok severim. Başarılarının önünde şapka çıkarmamız gereken bir kültür adamı, bir belediye başkanıdır Yılmaz Hoca. Bakın ne diyor İlber Ortaylı “Yılmaz Büyükerşen: Deli Deli İşler Yapan Bir Eskişehirli” kitabı için:
“Kültür Bakanlarımızdan Suat Çağlayan Hoca, Yılmaz Büyükerşen Hoca için bir kitap kaleme aldı. Bu kitapta, iyi niyetli ve yapıcı bir akademisyenin, başarılı bir Anadolu Üniversitesi Rektörü ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki yorumlarını ve gözlemlerini bulacağız. Türkiye tarihinde elbette önemli büyükşehir belediye başkanları olmuştur. Sayıları iki elin parmaklarını geçmez. Ancak içlerinden biri, bana göre hepsinden ayrılır: Yılmaz Büyükerşen. İki başkent arasında sıkışıp kalmış, uzun süre ihmal edilmiş bir kenti -Eskişehir’i- gerçek bir şehir haline getirmeyi başardı. Şehrin tüm niteliklerini yeniden bir araya getirdi; her kesimden, her görüşten insanı yanında toplamayı bildi. Anadolu’da bir kültür metropolü yarattı. Bugün Eskişehir’e gittiğinizde kendinizi Orta İtalya’nın ya da Güney Almanya’nın bir şehrinde sanabilirsiniz. Konserleriyle, tiyatrolarıyla, müzeleriyle büyükşehirlerde bile arayıp bulamadıklarını burada bulan insanlar, soluğu Eskişehir’de alıyor. Mezarlığından kaldırımına, çarşısından restoranına kadar şehirde bir düzen ve temizlik hâkim. Su boşa akmıyor, hava kirlenmiyor. Gerçek bir şehir modelimiz var artık. Ve bunu hocamız, başkanımız Büyükerşen’e borçluyuz.”
Yılmaz Büyükerşen’in yaptıklarına bu sayfalar yetmez sevgili okur. Böyle bir değerimiz olduğu için ne mutlu bize, keşke ‘Deli Deli İşler Yapan’ hocamızı örnek alan çok olsa.
YASAKLAYACAK BİR ŞEY BULAMADILAR, BUGÜN DE KÖPEKLERİ BESLEMEYİ YASAKLADILAR!

İstanbul Valiliği, kentte sahipsiz sokak köpeklerini beslemeyi yasakladı. Valilik, genelgeyi, kaymakamlıklara, ilçe emniyet müdürlüklerine ve belediyelere gönderdi.
Efendim neymiş, haşere ve kemirgen sayısı artıyormuş, ekolojik denge bozuluyormuş, halk sağlığı engelleniyormuş.
Hadi oradan!
Ya bir sokak köpeğinin gözlerinin içine bakın.
Mesela ben eve girmeden Çitos’unkilere bakıyorum.
Beni gördüğünde kafasıyla poposunun sevinçten birbirine nasıl çarptığını zevkle izliyorum.
O kadar mutlu görünüyor ki.
Sitenin önündeki bir kulübede yaşıyor, kimseye zararı yok, tek istediği yemek ve sevgi.
Ne istiyorsunuz bu hayvancıklardan?
Vicdanınız mı kurudu?
Yapmayın!
Bu arada kendimi buradan ihbar ediyorum, bu yasağa uymayacağımı baştan söylüyorum.
Bu toplumun da bu kararı verenlere pabuç bırakmayacağını biliyorum.