Türkiye, bir süredir her sabaha operasyonla başlıyor.

Önce kara para operasyonları, Dilan Polat gibi sosyal medya ünlüleri, gözaltılar, tutuklamalar...

Sonra sanal bahis operasyonları, futbolculara, teknik adamlara, kulüp yöneticilerine operasyonlar...

Şimdi de içinde ünlü isimlerin ve gazetecilerin olduğu kişilere uyuşturucu operasyonları. Yine gözaltılar, yine tutuklamalar.

Nereden bakarsan suç sarmış her yanımızı.

Çürümüşüz.

İbretle izlediğimiz Adnan Oktar operasyonları, inanılmaz dediğimiz Epstein davası...

Aslında yanı başımızda yaşanıyormuş hepsi.

Türkiye, 25 yaş altı uyuşturucu kaynaklı ölümlerde dünya sıralamasında ilk 5 ülke arasına girmiş.

Uyuşturucuya ulaşmak bir tuşa basmak kadar basitleşmiş.

İlişkilerin cılkı çıkmış.

Değerler altüst olmuş.

Kanayan yaralarımız çok artık.

Pırıl pırıl çocuklarımız birer suç makinesine dönmüş.

Çocuk yaşta insanların eline silah tutuşturup tetikçilik yaptırmaya başlamışlar.

Her gün operasyonlarda kullanıcılar ya da piyon olarak kullanılanlar yakalanıyor da bunların baronları nerede?

Bataklığı kurutmamız gerekiyor.

En önemlisi bu ülkeyi yoksulluktan kurtarıp, yoksunluğa dur deyip, insanların savrulmalarının önüne geçmemiz gerekiyor.

Herkese çok iş düşüyor.

Ülkemiz eğer bu çürümüşlükten kurtulamazsa geleceğimiz olmayacak.

Bizi 3-5 çocuk doğurmak değil, doğurduğumuzu çürütmemek kurtaracak.

AŞKIN ARDINDAKİ SESSİZLİK

Yağmur mevsimi Tokyo’yu teslim almışken, ünlü yazar Toshio Öki, yıllar sonra ilk kez Kyoto’ya giden bir trende oturur. Bu yolculuk, onu geçmişin ağır gölgeleriyle yüzleşmeye götürürken, gençlik yıllarının tutkulu aşkı, ressam Ueno Otoko’yla yarım kalmış hikayesini de belki nihayete erdirme umudu taşır. Fakat Öki’nin geçmişi yalnızca pişmanlıklarla değil, başkalarının taşıdığı intikam arzusu, geçmişin sarsıntılarını yeniden harekete geçirirken, üçünün kaderini telafisi mümkün olmayan biçimde değiştirecektir. Yasunari Kawabata’yı ben Türkçeye yeni kazandırılan kitabı “Güzellik ve Hüzün” ile tanıdım. Ne kadar geç kalmışım. 1968’de Nobel Edebiyat Ödülü alan yazar, Murakami’den sonra benim yeni Japonum. Size de öneririm.

BİR ANNEYİ DAHA FAZLA SINAMASINLAR

Cezaevinde hızla kilo kaybeden ve sağlık durumu alarm veren tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, rutin kontrol için hastaneye gitti, bu kez boynunda bir kitleye rastlandı. Biyopsi örneği alınan Çalık için gözler çıkacak sonuca çevrildi. Geçtiğimiz günlerde Sözcü TV İzmir muhabiri sevgili Gamze Elçi, Çalık’ın annesiyle bir araya geldi. Acılı anne Gülseren Çalık, 180 gündür evladının yakınında bekliyor. Hiçbir yere ayrılmıyor, “Evladıma hasretim, her gün bir ümit geliyorum bu bahçeye ama akşam olunca umutlarım soluyor. Ayda 1 kez açık görüşte sadece 1 saat görüyorum onu” diyor. En büyük hayali evladına kavuştuğunda ona hamsili pilav yapmak. “Sesimi duysunlar, bir anneyi daha fazla sınamasınlar” sözü üzerine herkesin düşünmesi gerek.