Küçüklükten beri rakamlarla aram iyi değildir. Üstte gördüğüm rakamı aşağıya yanlış geçiririm. Fiyatları hep yanlış hatırlarım; telefon numaralarını aklımda tutamam, araba plakalarının sayı kısımlarını ezberleyemem. Hatta bazen kelimeleri yanlış okurum. Zekamda da hiçbir problem yok. Çok şükür, IQ testlerinde derecem gayet iyi.
Evlendim, çocuklarım oldu. Oğlum erken konuştu, erken yürüdü. Hareketli, cin gibi bir çocuktu. İlkokula başladığında ben de çoğu anne gibi onunla birlikte yeniden başladım. Sınıf öğretmeni oğlumun biraz zorlandığını söylediğinde ben de durumun farkındaydım. Günleri sayarken hep birini atlıyordu. Okurken heceleri yanlış yerden bölüyor, ya kelimede olmayan bir harf ekliyor ya da olan bir harfi atlayarak okuyordu.
Bir gün, yurt dışında da çalışan bir öğretmen arkadaşımla sohbet ederken “Ya, benim oğlan bazı şeyleri bir türlü doğru dürüst öğrenemiyor,” diye dert yandım. O da bana, “Oğlunuzda disleksi olmasın?” dedi.
Disleksi mi? O da ne? Eve gelince internette araştırdım. Sonra internette bulduğum disleksi testlerinden birini kendim yaptım. Orta derecede disleksi çıktım; evet, dereceleri de var.
Bunun üzerine oğlanı alıp hemen bir pedagoga götürdük. Orada yapılan testlere göre oğlumda ortanın üzerinde disleksi olduğunu öğrendik. Psikolog, bunun Türkiye’de çok yaygın olduğunu söyledi. Hemen bu duruma göre eğitim terapileri almaya başladık.
Disleksi geçici bir şey olmasa da başa çıkılabilir bir durum. Tabii, okuldaki öğretmenlerle de konuştuk. İstemediği ve kendini hazır hissetmediğinde zorla okuması için ısrar etmemelerini rica ettik. Maalesef Türkiye’deki okullarda eğitimcilerin çok bildikleri bir durum değil; ancak yeni yeni öğrenilmeye başlanıyor.
Allah’a şükür, şimdi oğlum üniversitede. Diğerlerine göre hep biraz daha fazla efor harcadı ama derslerinin hepsi gayet iyi.
★★★
Bu durum çoğu yerde öğrenme bozukluğu ya da güçlüğü diye geçse de aslında beynin, normal kabul ettiklerimize göre farklı çalışması. Bireyin solak olması gibi bir şey. Disleksiye sahip insanlar normal veya normal üstü zekaya sahipler. Tarihte Einstein, Mozart, Leonardo da Vinci gibi dahilerin disleksi oldukları söyleniyor.
Çocuğunuz, okurken harfleri ters algılıyorsa, heceleri ve sesleri karıştırıyorsa, yazı yazmada zorlanıp harfleri ya da rakamları ters yazıyorsa disleksi olabilir.
Temel olarak okuma becerisini etkilediği için yaygın olarak ilköğretim yıllarında fark ediliyor. “Çok zeki ama haylaz, çalışmıyor,” dediğimiz çocuklar aslında bu problemi yaşıyor olabilirler. Esas kafa karıştıran ise çok daha zor şeyleri yapabilirken basit bir okumada takılabiliyorlar ya da bir satır önce doğru okuduğu kelimeyi bir sonraki satırda yanlış okuyabiliyorlar.
Okuma-yazmada zorlanan çocuk, arkadaşlarıyla kendisini karşılaştırınca özgüvenini yitirmeye başlıyor. En kötüsü de bu! Okuldan soğuyor, dersleri sevmiyor; çünkü diğer öğrencilere göre çok daha fazla efor harcamak zorunda kalıyor ve hem daha fazla yorulup hem de kendini kötü hissediyor.
Her şeyde olduğu gibi bunda da farkındalık çok önemli. Eğer okumakta zorlanan bir çocuğunuz varsa dikkat edin, disleksi olabilir.