Herkesin her konuda fikir beyan ettiği, herhangi bir fikri olmasa da ‘mış gibi’ yapıp, düşünce kirliliği oluşturduğu...

Herhangi bir zeka parıltısı olmayan kişilerin sosyal medya paylaşımları karşısında elinize oksijen tüpü alıp yardıma koşmak istediğiniz bir ortamda...

Ya da iktidar ne derse onu doğru kabul edenler yanında, muhalefette de benzerlerinin türediği bir zamanda...

Ne yaparsa yapsın bağlı olduğu ‘kişi’nin yanlışını kabul etmeyen...

Kutuplaşmanın at gözlüğüyle dünyaya bakılan bir memlekette...

Tüm bu saçmalıkları elinin tersiyle itip, memleketin gerçek sorununu tarla tarla, bahçe bahçe gezip anlatan bir vekil CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer...

Ömer Fethi Gürer

Her gün elinde ‘güzelim tarımımızın solmuş ürünlerini’ tutarak yakın gelecekte yaşayacağımız açlığa, yok olan çiftçiye dikkat çekiyor.

Çok yakın takipteyim.

★★★

Bugün 14 Mayıs, “Dünya Çiftçiler Günü”.

Gürer diyor ki, “Sigortasını ödeyen tarım çalışanı (4b) 16 yılda 600 bin çiftçi azaldı. 2010-2019 arası 24,4 milyon hektardan tarım arazi varlığı 23,1 milyon hektara geriledi. Don felaketi çiftçi, işçi, esnaf ve ihracatçıyı da dondurdu. Yaklaşık 5 Niğde büyüklüğünde işlenen tarım alanı yok oldu.”

Çiftçilerin geçim sıkıntısı içinde olduğunu vurguluyor, “Refah seviyesi düşen çiftçi üretimden uzaklaşıyor. Gençler tarıma yönelmiyor. Bugün resmi verilere baktığımızda, çiftçi yaş ortalaması 54-56 aralığına ulaşmış durumda” diyor.

Kentten uzakta yaşanan sorunlar olduğu için kulak tıkadığımız bu meseleler, aslında tam da akşam yemeğinde “Domates, biber, meyve alamıyoruz, bunlar bile bu kadar pahalıysa biz ne yiyeceğiz” diyecek kadar yakınımızda...

Gürer, girdi fiyatlarına dikkat çekiyor ve “2020 yılında tonu 2.140 lira olan DAP gübrenin bugün 27.000 liraya dayandığını görüyoruz. Bu fiyatlarla çiftçinin üretimi sürdürmesi imkânsız hale geldi. Çiftçilik zorlaşıyor ve üreticiler mesleklerinden, üretimden soğuyor” diyor ya, işte soframıza koymakta zorlandığımız ürünlerle aramızdaki mesafenin sebeplerinden biri bu.

“2025 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda 2023 yılı itibarıyla tarım arazisinin 16,7 milyon hektarını ekilen, 2,8 milyon hektarını nadasa bırakılan, 712 bin hektarını sebze yetiştirilen ve 3,7 milyon hektarını meyvecilik, bağcılık ve zeytin ağaçları için ayrılan alanlar oluşturduğu ifade edilse de bu veriler, 2001 yılından beri tarım sayımı yapılmadığı için sağlıklı değil. Çünkü üzerinde ağaç var görülen ve bahçe olarak kâğıt üzerinde ifade edilen arazilerde yerinde tespitlerimizde hiç ağaç bulunmadığı ve ekim dahi yapılmayan yerler olduğunu tespit ettik. Bu nedenle yapılacağı söylenen tarım sayımı ile özellikle büyük kent çevrelerinde imar yapılan ya da enerji ve sanayi adına yok edilen tarım arazileri de mevcuttur” diyen Ömer Fethi Gürer’e kulak vermek lazım.

Dün bu yazıyı yazarken bir süpermarketin internet sitesine girdim. Domates 75, mini patates 70, yerli muz 90, taze soğanın demedi 40, sivri biber 50, kıvırcık salata 35, kırmızı lahana 70 liraydı.

Bu kafayla gidersek, tarım ülkesinde aç kalırız.

O zaman anlarız ne halt ettiğimizi...

Tıpkı ağaçsız kaldığımızda eksilen oksijenimizi tıkanan nefesimizde hissettiğimizdeki gibi...

Geç olacak.

Hastalanacağız, gıdasızlıktan çocuklarımız bodur kalmaya devam edecek, onların beslenme çantalarını dolduramayacağız, yazın beyaz peynir-domates-biberden yaptığın sandviç bile lüks olacak.

Ezcümle yazık olacak, kimbilir belki de çoktan oldu bile.

GİTAR ÇALMAK iSTERDiM

Bugün ‘Apolitik’ soruları İYİ Parti İstanbul Milletvekili Burak Akburak yanıtladı.

Anne ve babasıyla... Siyasete babası Adalet Partisi gençlik kollarında başlayan, DYP’de devam eden babası sayesinde ilgi duydu. Kendisi de DYP Pendik Gençlik Kolları başkanlığı yaptı. İl Gençlik Kolları yönetiminde yer aldı.

- Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?

Güne muhakkak kahve ile başlarım. Haftanın 3 günü sabahları sporu da ihmal etmemeye çalışıyorum.

- En son hangi kitabı okudunuz?

Alain De Botton’un ‘Seyahat Sanatı’ kitabını okudum. Edward Hopper, Van Gogh gibi birçok sanatçının seyahat tecrübelerini kendi anılarını da derleyerek yazmış.

Anne ve babasıyla 1979 yılında okuma bayramından. Pendik Süreyyapaşa İlkokulundan 
bir anı...

- En son hangi filmi izlediniz?

‘Bir Cumhuriyet Şarkısı.’ Seyretme imkânım olmamıştı geçen hafta Netflix’te izledim.

- En sevdiğiniz ses ne sesi?

Kızım İpek’in sesi.

- En çok dinlediğiniz üç şarkı?

Zor soru. Semicenk ‘Onlar Anlamaz Halden’, Soner Sarıkabadayı ‘Mevzu Derin’, Steve Miller ‘Serenade’.

Burak Akburak 2002 Tunceli’de İl Jandarma’da askerlik yaparken.

- Türkiye bir şarkı olsa hangisi olurdu?

Ayten Alpman ‘Bir Başkadır Benim Memleketim’.

- Aşka inanır mısınız?

İnanırım ama saygı olmadan olmaz.

- Kırmızı çizginiz nedir?

Tekrarlayan hata.

- En sevdiğiniz yemek?

Çok yemek ayırt etmem ama İskender diyebiliriz.

- Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?

Mantarın olduğu yemekleri yiyemiyorum.

- Sizi ne heyecanlandırır?

Başarı.

- Yağmur mu, güneş mi?

Güneş.

- Güz mü, ilkbahar mı?

İlkbahar.

- İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?

Samimiyetsizlik, küstahlık, ego.

- Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz?

Çok yakın zamanda kaybettiğim dostum Edip Çamlıgüney’e “Sen olmasan yapamazdım” diyebilmeyi çok isterdim.

- Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?

Telefon, WhatsApp ve sosyal medya bizi ve dolayısıyla sevdiklerimizi blokluyor. Ailemle vakit geçirirdim 3 gün boyunca.

- Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?

Burak Akburak olmaktan memnunum. Çocukluğum ve gençliğimi seviyorum. Başardıklarım ve başaramadıklarım var. Hedeflerime yine aynı kişi ile ulaşmaya çalışırdım.

- Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?

Hayır maalesef ama gitar çalmak isterdim sanırım. Tınısı kulağa çok güzel geliyor.

- Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?

Keşke dilemekle olsa ama alnımızda yazılana razıyız. Herkes sevdikleri ile daha fazla vakit geçirmek için uzun yaşamak ister tabii ki.