Bugün yazı günüm değil... Dinlenmem lazım. Ama birileri ülkeyi hızla bir yerlere sürüklerken, uyuyana da dinlenene de alkışlayana da yazıklar olsun.
Gelelim konuya:
PKK’lı otuz terörist, cinayet işledikleri silahların bir bölümünü önceki gün göstermelik olarak yaktı.
Dün de iktidar tarafı bir adım atarak, AKP’yle MHP ve DEM’in terörsüz Türkiye yolunda birlikte yürümeye karar verdiğini açıkladı.
Şimdi önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Kızılcahamam kampındaki konuşmasında söylediklerinden birer cümlelik alıntı yapacağım, sonra sorumu soracağım:
★★★
Dedi ki: Terörsüz Türkiye süreci bir pazarlık değil, millet iradesidir.
Soru: Böyle bir sonuca nasıl vardınız? Referandum mu yaptınız? Bu konuyu millete sordunuz mu ki “millet iradesidir” diyorsunuz?
★★★
Dedi ki: 47 yıllık terör belası sona eriyor. Bugün yeni bir sayfa açılıyor.
Soru: Yeni bir sayfa açılması için şehit ailelerinin huzura ermesi, bunun için de katillerin bulunması ve yargılanması gerekiyor. Oysa siz silahı bırakmalarını yeterli görüyorsunuz. Bu, “terör karşısında teslimiyet” anlamına gelmez mi?
★★★
Dedi ki: Bölücü örgüt, güvenlik güçlerimiz ve sivillerimize saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi şehit verdik.
Soru: Bu on bin şehit güvenlik görevlisinin kaçının katilinden hesap sorabildiniz? Binlercesinin, yargılanmadan ve hesap vermeden bundan sonraki hayatlarına özgürce devam etmeleri bir nevi “af” değil midir? Siz bu yetkiyi kimden aldınız?
★★★
Dedi ki: Türkiye bu terör saldırıları yüzünden ekonomide 2 trilyon doları bulan bir fatura ödedi.
Soru: Şehitlerimizin hesabını sormasanız bile bu paranın da mı hesabını sormayacaksınız?
★★★
Dedi ki: Terörsüz Türkiye süreci bir pazarlığın, bir al ver sürecinin neticesi değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin onurunu, gurununu çiğnetmeyiz. Başını öne eğdirmeyiz.
Soru: PKK’nın beyaz bayrak çekerek teslim olmaya gelmediğini hepimiz biliyoruz. Ortada ana dilde eğitimden Bölücübaşı Çocuk Katili’nin özel durumuna kadar uzanan bir çok talep listesi var. Sahi; siz, DEM heyetinin partinizin yetkililerine verdiği o listeyi bilmiyor musunuz? Bu liste ortadayken nasıl olur da “Pazarlık yapılmadı” dersiniz.
★★★
Dedi ki: Bugün Türk ile Kürt, aralarında engel olmaksızın tekrar muhabbetle kucaklaşıyor.
Soru: Türk ile Kürt her zaman kucaklaştı. Kız alıp kız verdik. Acılarımız, sevinçlerimiz hep ortak oldu. Kucaklaşmadığımız, terör örgütüydü. Sahi; siz Kürtlerle PKK’yı bir mi tutuyorsunuz?
★★★
Dedi ki: AK Parti, MHP ve DEM, biz en azından üçlü olarak bu yolda beraber yürüme kararı verdik.
Soru: Terörist diye suçladığınız, seçimlerde işbirliği yaptığı gerekçesiyle CHP’nin başkanlarını içeri attığınız, belediye başkanlarını görevden aldığınız DEM’le mi? Yani dün sizinle birlikte yürümedikleri için teröristtiler, bugün yürüdükleri için yol arkadaşınız oldular... Burada bir tuhaflık yok mu?
★★★
Bana göre bugünkü durumun özeti şudur:
Azınlıktaki gericiler, azınlıktaki dinciler ve azınlıktaki bölücüler yine her zaman olduğu gibi demokrasi ve özgürlük masalları anlatarak el ele verdi; çoğunluktaki Atatürkçülere dayatmada bulunuyor!
Korkup tırsan, gıdım taviz veren namerttir!
Bayrak referandumu!
İktidar PKK’yla sürdürdüğü görüşmelerin detayını bugüne kadar tek satır olsun açıklamadı.
Cumhurbaşkanı dünkü açıklamasında her ne kadar “Pazarlık yapılmadı” dese de; en azından yeni yol arkadaşı DEM bunu her fırsatta yalanladı ve iktidarın atması gereken adımları sıraladı.
Ortada, “terörsüz Türkiye” gibi kimsenin itiraz edemeyeceği bir slogandan başka bildiğimiz hiçbir şey yok...
Gelinen noktada PKK sembolik de olsa silah bıraktı ama kimse bize hala bunun “ne karşılığında” olduğunu açıklamadı.
Cumhurbaşkanı dün çıkmış, “Türkiye’nin her hanesi ay yıldızlı bayrağımızla donatılmalıdır” diyor.
Oysa tedirginiz...
On binlerce vatandaşımızın katillerinin yargılanmadan serbest bırakılmasına gönlümüz razı değil.
Hiçbir hukuk devleti, böyle bir şey yapamaz...
Buna terörsüz değil, “Teslim olmuş Türkiye” denir...
Bu yüzden ben şanlı bayrağımızın bu işe alet edilmesine karşıyım.
Yine de Cumhurbaşkanı’nın “Her eve bayrak asın” çağrısı iyi oldu.
Çünkü bu, bir anlamda “halk oylaması” olacak. Bakalım bu işten mutlu olup bayrak asanlar mı fazla olacak, asmayanlar mı?
GÜNÜN SORUSU
On sene önceki 2015 Genel Seçimleri’nde MHP henüz muhalefetteydi. AKP’nin oyları yüzde 41’de kalmıştı. CHP’nin, MHP’nin ve HDP’nin oylarının toplamı ise yüzde 54,5’ti... Üç parti bir koalisyon hükümeti kurarak 13 yıllık AKP iktidarına son verme şansını elde etmişti. Ancak bu tarihi fırsat Devlet Bahçeli’nin “Ben HDP’nin imza attığı hiçbir şeye imza atmam” sözleriyle kaçırılmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün AKP, MHP ve DEM’in birlikte yürüyeceğini açıkladı. Sorum Devlet Bahçeli’ye:
Bu halka bir özür borcunuz olduğunu düşünüyor musunuz?
‘Barış’ diye diye...
Yukarıda da dedim ya, gericisi, dincisi, bölücüsü el ele verdi; “Terörsüz Türkiye” pazarlaması yaparak cumhuriyetin temel değerlerini hedef alıyor,
Onlarla mücadele ederken tutunabileceğimiz tek dal CHP...
Ama onlar da tutturmuş bir “Partimiz barışın yanındadır” ezberi, başka bir şey demiyor...
Sayın Özgür Özel...
Enerjini, çalışkanlığını, dinamizmini, adalet için mücadele etmeni yürekten takdir ediyorum...
Bugüne kadar seninle uyuşamadığımız tek konu, şu “barış” meselesi...
Unutma; “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyen Atatürk’ün partisinin başındasın...
Savaşın ve barışın ne olduğunu ve elbette ne olmadığını en iyi bilenlerden birisin.
Türkiye bunca yıldır savaşmadı, terörle mücadele etti.
Çünkü karşımızda düşman bir devlet değil, terör örgütü vardı.
Törer örgütüne karşı verilen mücadeleye savaş denilemeyeceği için, onunla başlatılan müzakereye yani pazarlık sürecine de barış denilemez...
★★★
Sakın bu sürece bir daha “barış” diyerek iktidarın terör örgütüne teslimiyetini aklama....
Lütfen, bu politikanı gözden geçir!
Tutunacak son dalımızı da sen kırma...