Bu gündüz programlarını kimse izlemiyor mu?

Ey RTÜK, ey Sayın Cumhurbaşkanı, ey Emine Hanımefendi!

Zahide Yetiş’in programına katılan bir kadının 7 sevgilisi olduğu ortaya çıktı.

Programa çağrılan sevgililerinden birisi, kadının eşi olan kişinin önünde 2-3 senedir beraber olduklarını söyledi.

Zahide Yetiş, kadının diğer sevgililerini sordu, adam şöyle dedi: “Kocası Ramazan’ı ve İlyas ile Emrah 2’yi biliyorum, diğer Emrah’ın kim olduğunu bilmiyorum!”

Arkadaş bu nasıl bir organizasyon?

Nasıl 7 adamı birden idare ediyorsun?

Sonra bir de TV’ye çıkıp nasıl yüzleşiyorsun?

Peki bu adamlar, nasıl bile bile bu sarmala giriyorlar?

Tamam, herkesin özel hayatı, ne yapıyorsa yapsın...

Ama Emine Hanım, Tayyip Bey, RTÜK Bey!

Lütfen sizler toplum ahlakına önem veren kişilersiniz, bunları görmüyor musunuz?

Gündüz kuşakları daha ne kadar rezaleti ortaya saçacak? Hepimize türlü bahaneyle cezalar yağdırıyorsunuz da bu yayınlar hiç mi toplumu etkilemiyor?

Sahiden anlamakta zorlanıyorum.

Sınırları zorluyorlar. O zorlamanın sonunda her türlü kiri, pası normalleştiriyorlar. Karşısında çekirdek çitleyip ilginç bulmanız ve sadece izlemenizle bitmeyecek bu iş, yıllar sonra izleye izleye sizin çocuğunuz da o sarmalın içinde bulabilecek kendisini.

Sosyal çürümeye giden yolda bu yayınların çok büyük bir vazife gördüğünü düşünüyorum.

18 Ekim tarihinde kendi sitenizde yayınladınız, ben bu haberi yazarken hâlâ duruyordu. Başlık şuydu: RTÜK’ten Gündüz Kuşağı Programları İçin Yeni Karar

“Üst Kurul, vatandaşların en çok şikâyet ettiği yapımlardan olan Gündüz Kuşağı Programları hakkında “Etik İlke Kararları” aldı. Kararlara uymayanları ağır yaptırımlar bekliyor” diyerek alınan kararları açıklıyorsunuz. Onlardan biri şu: “Kuşak programında kullanılan yorum ve ifadeler ile seçilecek program içeriği toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olmayacak, toplumsal yaşam alanı içerisinde sergilenemeyecek söz ve davranışlara izin verilmeyecektir.”

Milli ve manevi değerlere mi uygun?

Genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı değil mi?

Bakınız hiç ahlakçı biri olmadım hayatımda. Ama “İstemeyen izlemesin” diyerek geçiştirilecek bir konu değil bu, kaldı ki o saatte her kanalda benzer programlar var.

Hadi RTÜK Bey, biraz ilgilenin şu işle...

Geçmişe dönsem Muhsin Yazıcıoğlu’na “Bulunduğun yerden ayrılma” derdim

‘Apolitik’ köşesinde bugün sorularımızı Gelecek Partisi Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ yanıtladı.

3 kardeşin köyde çekilmiş tek çocukluk fotoğrafı (arkada sağda)

- Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?

Ritüel değil ama alışkanlıklarımız var. Eşim ve çocuklarım ile evdeysem mutlaka bir kahvaltı sofrasında buluşmak isteriz. Gece geç saatlerde eve gelebildiğim için aslında tek buluşabildiğimiz yer kahvaltı sofrası oluyor. Sofrada ne yenildiğinden çok, ailenin bir araya gelmesi önemli olan. Kahvaltılarımız da basittir zaten. Çay, peynir, zeytin... Bu abartılı kahvaltı sofralarından da çok haz etmediğimi söyleyebilirim. Sonuçta siyaset yapıyoruz, vatandaşlarımızla bir araya geliyoruz, dertlerini dinliyoruz. Dolayısıyla imkânımız olsa da –ki ben yokluğu, işsizliği görmüş bir insanım- mükellef sofralara uzak duruyoruz. İçime sindiremiyorum doğrusu.

12 Eylül 1980 darbesi sonrası mapushanede

- En son hangi kitabı okudunuz?             

İrfan Sönmez’in kaleme aldığı ‘Kayıp Barış: Oslo’dan Habur’a Terör Baronlarının Savaşı’.

- En son hangi filmi izlediniz?       

Nürnberg Mahkemesi.

- En sevdiğiniz ses ne sesi?          

Annemin sesi.

- En çok dinlediğiniz üç şarkı?                       

Müziğin soylusunu oynak olanına tercih ediyorum. 1-Fuzuli Kantatası (Fergana Kasımova.) 2-Fikrimin İnce Gülü (Müzeyyen Senar.) 3-Ervah-ı Ezelde (Burcu Güneş.)

23 Nisan 1967 İlkokul bayram hatırası

- Türkiye bir şarkı olsa hangisi olurdu?      

Benzemez Kimse Sana (Müzeyyen Senar.)

- Aşka inanır mısınız?

Aşka inanırım elbette ama ben aşka maruz kalındığını düşündüğüm için daha çok sevgiye değer veririm. Aşk dediğiniz şey sizin elinizde olan bir şey değildir zaten ama sevgi sizin elinizdedir. Ona değer verirsiniz, önemsersiniz, onun için çabalarsınız, fedakârlık yaparsınız ve bunu siz istediğiniz için yaparsınız. Karşınızdakiler de bunu hisseder ama aşk biraz farklı tabii ki. Onda daha çok sıkıntılı durumlar da olabiliyor.

- Kırmızıçizginiz nedir?       

 Türkiye Cumhuriyeti Devleti.

- En sevdiğiniz yemek?                    

Manisa Kebabı.

- Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?                    

37 yıldır evde ben bunu yemem dediğim olmamıştır.

Selçuk Özdağ Meclis’te

- Sizi ne heyecanlandırır?                                   

Başarı ve insanların vasıtamla mutlu olmaları.

- Yağmur mu, güneş mi?             

Yağmur.

- Güz mü, ilkbahar mı?            

İlkbahar.

- İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?          

1-Söz verip yerine getirmemeleri, 2-Yalan söylemeleri, 3-Emanete ihanet etmeleri.

- Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz?

Muhsin Yazıcıoğlu’na “Bulunduğun yerden ayrılma” derdim.

- Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?             

Kitap okur, müzik dinler, şiir okur ve Sinop’a giderdim...

- Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?

Kendim olmak isterdim. Kendim olarak ‘benim aldanışlarım da inanışlarım kadar güzeldi’ dediğim için...

- Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?                 

Hayır ama türkü ve şarkı seslendiriyorum.

- Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?             

Sağlıklı uzun bir ömür niyaz ediyorum Allah’ımızdan...

Bir yeni yıla da vergi zammı olmadan uyansak!

Ülkemizde çok şey değişiyor ama bir şey hiç değişmiyor sevgili okur. Her yeni yılın sabahı vergilere gelen zamla uyanmamız...

Geçen yıl baktım, MTV’ye yüzde 58,46 zam yapılmış. 2025 için yüzde 43,93 olarak Resmi Gazete’de yayımlandı. Sıfır araçta en düşük MTV 3 bin 359 liradan 4 bin 834 liraya çıktı.

GSM operatörlerinden alınan Özel İletişim Vergisi (ÖİV) yüzde 43,93 yeniden değerleme oranında artırılarak 570 lira oldu.

Emekliye, asgariye sadaka gibi sefalet zammı, vergiye gelince bol keseden zam.

Vay halimize...

Oyuncuların yeni oyun alanı sosyal medya

Nurgül Yeşilçay’ın sosyal medya paylaşımlarını izliyorum epeydir. Son videosunda, “Artık gelenekselleşen yılbaşı tavuğumuzu yapıyoruz” diyerek içeri girerken pişmemiş tavuğu tutuyor elinde. Sonra üzerinde uzaylı kumaşı elbisesiyle bütün iyi dileklerini katıp soslar hazırlıyor. Tarif veriyor, sonra tadıyor ve kötü olduğunu anlıyoruz. O tavuk çiğ haliyle biraz sinir bozucu olsa da sanatçıların sosyal medyayı yeni oyun alanı yapması ve dramada izlediklerimizin farklı yönlerini görmek de eğlenceli sayılabilir. Yine de o tavuk olmamış!