Osmanlı’da ilk Meclis 1876 yılında kuruldu...

Tahta 2. Abdülhamit geçtikten sonra, 23 Aralık 1876 tarihli Kanuni Esasi (Anayasa) uyarınca kurulan Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı ülke genelinde yapılan seçimler sonucunda 69’u Müslüman, 46’sı gayrimüslim olmak üzere toplam 115 milletvekili ile 19 Mart 1877’de Dolmabahçe Sarayı’nda padişah tarafından açıldı...

Aslında her şey Hürriyet kahramanı Mithat Paşa’nın gayretleriyle olmuştu. Birinci Meşrutiyeti padişaha kabul ettiren Mithat Paşa, Meclis’in açılmasında da başrol oynamıştı...

Tarihte ilk kez Osmanlı padişahının yetkilerini sınırlayan, yasa çıkaran Meclis’in kurulması bile başlı başına bir devrimdi... “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesini öne çıkaran yani Meclis ve hükümetin kendi yetki ve görev alanlarında çalışmasını belirten çok yaşamsal bir anayasanın eseriydi... Ancak çok önemli bir kusuru vardı:

- Padişahın dilediği zaman Meclis’i dağıtması sıkı sıkıya kayıt altına alınmıştı!..

Meclis’in çalışmaya başlamasından kısa bir süre sonra, 23 Nisan 1877’de Rusya, Osmanlı Devleti’ne savaş açtı. Savaş sırasında millet temsilcilerinin hükümeti eleştiren sert çıkışları karşısında istediği fırsatı ele geçiren 2. Abdülhamit, Heyet-i Mebusan’ı 28 Haziran 1877’de dağıttı!.. Meclis hiçbir şekilde içine sinmemiş, yetkilerini paylaşmaktan haz etmemiş olan padişah, Mithat Paşa’dan da “Cumhuriyet” fikrinden de nefret ediyordu.

Zaten bir süre Sadrazam Mithat Paşa tutuklanacak, Yıldız Sarayı’nda düzmece bir mahkemede yargılanacak, Taif’e sürgüne gönderilecek ve orada padişah iradesiyle boğdurulacaktı!..

- Tarihimizin İlk Meclis’i 3 ay 9 gün sürebilmişti!..

İşgal güçlerinin bastığı Meclis!..

Abdülhamit’in “İstibdat” yani baskı rejimi 31 yıl sürdü...

Manastır ve Selanik’te uç veren, kısa zamanda “Hürriyet” sloganıyla güçlenen İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin baskısıyla Abdülhamit 23 temmuz 2008’de Meclis’i toplantıya çağırarak, 2. Meşrutiyeti ilan etmek zorunda kaldı...

Yapılan yeni seçimlerde İttihat ve Terakki büyük bir zafer kazanarak, 4 Aralık 1908’de Üçüncü Meclis-i Mebusan’ı açtı... Halka o güne dek görülmemiş özgürlükler tanındı. Yeni siyasi partilerin kurulmasının önü açıldı. Padişahın yetkilerine önemli sınırlamalar getirildi... O meclis işgal altında Misak-ı Milli’yi kabul edecekti!..

- Bu Meclis’in ömrü ise yaklaşık 12 yıl olacaktı!..

Birinci Dünya Savaşı’nda yenilen Osmanlı’nın başkenti İstanbul işgal edildi... Meclis Padişah Vahdettin tarafından 21 Aralık 1918’de dağıtıldı. 12 Ocak 1920’de tekrar açıldı. 16 Mart 1920’de İstanbul’un ikinci kez, bu kez resmen işgal edilmesinden sonra Meclis tekrar kapatıldı.

Mustafa Kemal, İstanbul’daki Meclis’in kapanışından sadece 12 gün sonra, 23 Nisan 1920’de, Ankara’da derme çatma bir binada Türkiye Büyük Millet Meclis’ini açacaktı!

Büyük bir zaferle sonuçlanan Kurtuluş Savaşı’nı, Aydınlanma Devrimi’ni, devlet yönetimini Meclis’in çalışmalarıyla yürüten Mustafa Kemal Paşa, TBMM’nin bırakın kapatılmasını, göz ardı edilmesini, milletin biricik temsilcisi olarak sürekli yüceltilmesini bizzat üstlendi...

- Ta ki Yeni Türkiye’ye kadar!..

600 vekilli sanal Meclis!.. 

Biliyorsunuz, 2018’den beri Cumhurbaşkanlığı sistemi denilen bir “Tek adam” rejimi ile yönetiliyoruz...

Kısaca “Başkan” olarak söz edilen Cumhurbaşkanı, aklınıza gelebilecek her konu ile yakından ilgileniyor; mesela patlıcan fiyatları mı yükseldi, sivri biber akıl almaz bir uçuşa mı geçti, marketleri haşlayarak denetlemelerin seyrinde gitmesini sağlıyor...

Soğan altına fiyatlarına rakip mi oldu, depo baskınları organizasyonuna öncülük ediyor... Ancak “emir, demiri kesemiyor” çoğu kez! Mesela on gün kadar önce AKP’li cumhurbaşkanı Tarım Kredi marketlerine indirim talimatı vermişti hemen yerine getirildi ve bazı ürünlerde “kuruş bazında” indirim yapıldı. Önceki gün ise oyun bitti; o marketlerde bu kez lira bazında yüzde 24 oranında zam yapıldı, iyi mi!

Başkan Sinema Yasası’nı Saray’a oyuncu ve yapımcıları çağırıp ilan etti mesela... O kişilerden biri büyük bir hayranlıkla şöyle diyordu:

- Ne kadar hızlı oldu. Başkanlık sistemini şimdi idrak ettik!..

Demem o ki, aklınıza gelen her konuda arık Cumhurbaşkanı var... “Peki, bakanlık koltuğunda oturanlar ne yapıyor?” sorusu gelebilir aklınıza... Vallahi bilmiyorum!

Bir de TBMM var tabii... Son referandumda sayısı 550’den 600’e çıkarılmıştı; çok çalışacak diye herhalde!

Ayrıca AKP’li Cumhurbaşkanı, fırsat buldukça, Meclis’in yaptığı yasa metinlerinin uzun ve ayrıntılı olmasını, çalışmaların bu nedenle uzun sürmesini eleştirerek, yasama faaliyetlerinin değerlendirilip cumhurbaşkanlığına sunulacağını anlatıyordu... Daha anlaşılır şekilde izah edeyim:

- AKP Genel Başkanı değerlendirmeyi yapacak, Saray’a gönderecek, Cumhurbaşkanı uygun görürse onaylayacak!

AKP’li muhterem zevat, konuyla ilgili olarak bulduğu her fırsatta şöyle diyor:

- Meclis güçlenecek!

Neredeyse tüm işlevi sınırlanmış güçlü bir TBMM!.. Siz de güldünüz değil mi?.. TBMM, kuruluşunun 200’üncü yılına adım attığı süreçte, adı var kendisi yok hükmüne mahkum bir sıradan devlet kurumu haline getirilecek eyy millet, eyy muhalefet, gidişat bu yönde...

Ana muhalefet partisinin yeni Genel Başkanı Özgür Özel ve CHP başta olmak üzere tüm partilere sesleniyorum...

- Gazi Meclis’in işlevi de onuru da size emanet, bizden uyarması!