Asrın liderimiz, yıllar önce AKP Grup Toplantısında yaptığı konuşmada sayın ahalimizden ufacık bir istekte bulunmuştu:

-Yastığınızın altında ya da kolunuzdaki altınlar bize bir şey kazandırmaz. Yastık altındaki altınlarınızı değerlendirerek ülkemizin gelişmesine katkı sağlamaya davet ediyorum...

Dikkat isterim “Size kazandırmaz” demiyordu, “Bize kazandırmaz” diyordu; “biz” burada ne olmuş oluyordu bu durumda? Millet, milli irade, vatan, ülke, milli birlik vb... Göz yaşartıcı tabii... Haklıydı, ne demekti yani “yastık altı” çıkar oradan ver “bize”, refahı, zenginliği hep birlikte yakalayalım değil mi...

Neymiş, “kefen parasıymış”, kardeşim sen orasını hiç düşünmeyeceksin, bak artık mezarına kadar Mercedes arabayla uğurlanıyorsun, bi kefen parasını mı çok görecek bu devlet sana... En hakikisinden, en yanmazından kefeni cebinde bil, müsterih ol...

Üstelik yastık altındakileri nasıl değerlendireceğini de bi güzel açıklamıştı AKP Genel başkanı olarak:

-Altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikaları uygulamasını çok önemli görüyorum...

Daha ne desindi; her yıl aslanlar gibi yüzde 2,2 oranında geliri üstelik altın olarak alacaktın daha ötesi Şam’da kayısıydı yani... Hem kazanacaktın hem ülkenin kalkınmasına katkı sağlayacaktın...

-Türkiye’de birbiriyle gurur duyanlar ülkesi olacaktı!

Ak Saray’ın harcamaları!

Bu ulvi konuşmadan yalnızca iki gün sonra fitneci bir takım medya organlarında Saray’ın dudak uçuklatan masrafları yayınlanmıştı…

Tabii insanın içinden “sana ne kardeşim Ak Saray’ın harcamalarından” demek geliyor vallahi... Bunlar kolay sanıyorlar bin küsur odalı Saray’ın işletmesini, giderini... Bakın yalnızca yıllık temizlik bedeli 2 milyon 48 bin 92 lira tutmuş… Tıbbi ve laboratuvar sarf malzemelerine de 2 milyon 160 bin 927 lira ödenmiş, boru değil bu yani!

Cumhurbaşkanlığı’nın kullandığı nakil vasıtalarının yalnızca lastikleri için harcanan para ne kadar biliyor musunuz? 728 bin 935 lira! Doğal olarak yakıt, yakıt katkıları ve katkı yağlar için de 327 bin 448 lira harcanmış. Yani arabaların yıllık maliyeti 1 milyon lirayı azıcık geçmiş!

Koskoca Saray’ın kırtasiye masrafları olmayacak mı? Olacak tabii; o da bir buçuk milyon lirayı birazcık aşmış o kadar... Erdoğan’ın personelinin yurtiçi ve yurtdışı yolluk giderleri de 10 milyon 231 bin 750 liracık olmuş! Tabii, bunlar yıllar öncesinin masraflarıydı, şimdilerde bir, iki kat daha eklemeniz gerekiyordu!

Kafası hala eski paraya takılı kalan ahali, yazdığım “milyon” liraları “trilyon” olarak okuyabilirler! Haa, bir de müjde vardı Sayıştay raporunda; Ak Saray’a 650 milyon liralık harcamayla 322 bin metrekarelik ek bina yapılacaktı!

-Böylece yıllık harcamalarda ikiye katlanacaktı, ne güzel!

Tabii bu fitne fücur yayınlar üzerine Cumhurbaşkanlığı hemen harekete geçti ve tokat gibi bir bütçe açıklaması yaptı:

-İtibarda tasarruf olmaz!

“Türkiye’yi güçlü yapma ideali!”

İşte bu kadar!

Haklı bir açıklamaydı bence; ne demek “Türkiye’nin vitrini” olan Cumhurbaşkanlığı’nın itibarından tasarruf yapmak, düşüncesi bile iğrençti! Zaten gafillerin ağzının payı bir güzel verilmişti. Açıklama şöyleydi:

- Cumhurbaşkanlığı bütçe harcamalarının çok yüksek olduğu şeklinde bir algı oluşturmak suretiyle kamuoyunun kasten yanıltılmaya çalışıldığı müşahede edilmiştir.

Açıklamada, zaten bu kötü niyetli çevrelerin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ilk faaliyete geçtiğinde de karalama girişimlerinde bulunduğunu, hesap kitap bilmedikleri de bir güzel anlatılmıştı...

Üstelik neler yapıldığı da tek tek sıralanmış:

-Sayın Cumhurbaşkanımız görevi devraldığından bu yana, devlet ile milleti kucaklaştırma, Türkiye’yi dünyada söz sahibi ve güçlü ülke yapma ideali çerçevesinde tüm gücüyle çalışmalarını sürdürmektedir...

Yapılan açıklamada verilen örneklerde bu apaçık görülüyordu zaten; örneğin yurtiçi ve dışı geziler acayip artmıştı... 20 ülkeye toplam 22 ziyaret yapmış. Neredeyse her hafta bir ilimizi ziyaret etmiş. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir yıl içinde 256 program ve törene katılmıştı...

Bu faaliyetler “itibarda tasarruf olmaz” anlayışıyla, ülkemizin vakarına yakışır şekilde gerçekleştirilmişti. Üstelik hem kaliteli hem de uygun maliyetlerle yapılmıştı!

Açıklama böyleydi. Bu haberleri yapanlar şu yukarıdaki muhteşem açıklamayı okuyunca utanırlar mı bilemem... Ancak ben özellikle Finlandiya Cumhurbaşkanı’nın, Sarayın haşmeti karşısında söylediği şu sözlere çok güldüm, ülkemizin itibarı adına içim pek bir gururla doldu:

-Umarım kaybolmam!

İşte itibar dediğin böyle olurdu, fitnecilere inat…

Pardon, “İnsanlar açlıktan, yoksulluktan kırılıyor” mu dediniz. Konumuzla ne ilgisi var birader, yoksa sende mi fitneci, cibilliyetsiz ev zencilerindensin?

-Önce itibar!