Her Cuma Serap Belovacıklı ve Berna Laçin ile birlikte yaptığımız ‘Gördüm, Duydum, Konuştum’ programının bu haftaki konuğu usta gazeteci-yazar Mehmet Y. Yılmaz’dı. Programda yapay zekâyla aşk meselesi gündeme geldi. Yalnızlık pandemisinde kimi insanlar aradığı mutluluğu orada buluyordu.
Üzerine düşünmek istedim.
Geçen ay açıklanan bir araştırmayı hatırladım.
Vantage Point Danışmanlık Hizmetleri tarafından yürütülen ve Independent gazetesinde yer alan ankete göre, katılımcıların yüzde 54’ü bir yapay zeka platformuyla bir tür sosyal bağ kurduğunu belirtiyordu. Bu grubun yüzde 28’i ilişkilerini “romantik” ya da “samimi” olarak tanımlıyordu.
Araştırmada, katılımcılara yapay zeka ile olan ilişkilerini arkadaş, iş arkadaşı, terapist veya aile üyesi gibi kategorilerde sınıflandırma seçeneği sunulmuştu.
Ancak bazı kullanıcılar, sohbetlerin duygusal ya da cinsel yakınlık içerecek boyutlara ulaştığını ve “flört” benzeri bir ilişki biçimine dönüştüğünü ifade ediyordu.
Uzmanlar, bu eğilimin ABD’de son 15 yılda azalan fiziksel ve duygusal yakınlık eğilimleriyle örtüştüğünü de söylüyordu. “Cinsel durgunluk” olarak adlandırılan bu dönemde, bireylerin teknolojiyle duygusal bağ kurma oranının arttığının gözlemlendiğini de biliyoruz.
‘Her’ filmini izlediğimde bunun mümkün olup olamayacağı üzerine düşündüğümü de hatırlıyorum.
Yönetmenliğini Spike Jonze’un üstlendiği yapımda Joaquin Phoenix, Amy Adams, Scarlett Johannson gibi isimler yer alıyordu. Filmdeki erkek karakter, Samantha isimli bir yapay zekâya âşık oluyor, aralarındaki ilişki konu ediliyordu.
2013 çıkışlı bir Amerikan filmi. O yıl izlediğimde dahi, bunun olacağına inanıyordum. O yıllarda çok ütopik gelen, bilekteki saatle konuşulan ‘bilim-kurgu’ filmleriyle büyümüş, sonra o saati kolumuza takabilmiş bir nesildik biz.
Berna, programda kimi arkadaşlarının yapay zekâyla aşk yaşadığını söyledi.
Tercih ediliyordu, çünkü ilişkilerin şahane başlayıp, hayatın sillesini yemesi sonrası yaşadığımız mutsuzlukların hiçbirini yaşatmıyordu bize yapay zekâ.
Aslında araştırma bize yapay zekâyla romantik ilişki yaşayan kişilerin yüzde 53’ünün aynı zamanda bir insanla ciddi ilişki veya evlilik sürdürdüğünü söylüyordu.
Şunu hangimiz söylemedik, düşünmedik ki zamanında: “Aldatma için illa cinsel ilişki olması gerekmiyor, bunu düşünmek bile yeter!”
Vay canına, bakınız ne hale geldi ilişkiler.
Buna karşılık yüzde 37,5’lik bir kesim, “insan ilişkisi aramadığını” ya da “son dönemde başarılı bir ilişki kuramadığını” ifade ediyordu. Bakın buna katılıyorum işte. Başarılı bir ilişki kuramayanların sayısı o kadar fazla ki. Artık kimsenin bir ilişkiye emek vermeye takati yok sanırım.
Yapay zekâyla ilişki yaşayan insanların ne hissettiklerini, ne düşündüklerini, oradaki boşlukları merak ediyorum. Dün akşamdan sonra bir gazeteci olarak çalışmaya karar verdim. Eğer siz de böyle bir ilişki türünü seçtiyseniz bana yazabilirsiniz.
Gerçek dediğimiz şey artık anlamını yitiriyor olabilir mi?
İşimizi, gücümüzü, aklımızı, fikrimizi elimizden alan yapay zekâya şimdi de aşkı kaptırıyoruz.
Zamanın ruhu bu mu?