Orman tutuşmuş yanıyor, ağaç yanıyor, çiçek yanıyor, börtü böcek yanıyor.... Evler, oteller yanıyor.

Ateş utanıyor, yaktığından...

★★★

Dünya dengesini yitirmiş sallanıyor, koca binalar bir bir yıkılıyor, altında binler, on binler can veriyor.

Toprak utanıyor, yıktığından...

★★★

Gencecik bedenler bir kurşunla toprağa düşüyor. Ocaklar sönüyor, eşler dul, çocuklar öksüz kalıyor.

Mermi utanıyor, vurduğundan...

★★★

Gök delinmiş, tufan götürüyor ortalığı... Sel, önüne ne katarsa sürüklüyor. Bir çocuk eli beliriyor delice akan suyun üstünde... Yardım istiyor.

Yağmur utanıyor, suyundan...

★★★

Koca koca adamlar, üç beş kuruş için yalan söylüyor. İftira atıyor, kara çalıyor. Hayatlarında doğrudan sapmamış insanlar bu yalanlar yüzünden ömür çürütüyor hapisanelerde...

Kulak utanıyor, duyduklarından!

★★★

Güçsüz güçlüye tapıyor. Eziliyor, büzülüyor, küçülüyor, yalvarıyor, ağlıyor, dileniyor.

Göz utanıyor, gördüklerinden...

★★★

Kara cübbeli beyler ahkam kesiyor. Her ahkam, bir hayat solduruyor.

Dil utanıyor, söylediklerinden...

★★★

Haklı-haksız karışmış, hırsız güçlü, kurban suçlu olmuş... Kelepçe de kanun da merdiven altına düşmüş...

Adalet utanıyor, düştüğü halden...

★★★

Milyonları açlığa mahkum edenler sarayda, “Açız” diyenler ölüm döşeğinde...

Ekmek utanıyor, buğdayından...

★★★

Hırsız, katil, cani, dolandırıcı, kaçakçı serbest... Yazar, çizer, siyasetçi, belediyeci, sanatçı, öğrenci, öğretmen, avukat, kodeste...

Demir utanıyor, parmaklığından...

★★★

Hırs, bedeni esir almış; beden de koca bir ülkeyi... Bir koltuk uğruna yıkılıyor koca bir devlet, savruluyor değerler. Yerle bir ediliyor devrimler... Bölücünün, gericinin, yobazın keyfi yerinde...

Bir ulus utanıyor, kurucu önderinden...

★★★  

Bu bir devirdir bitecek...

Bir ağrıdır dinecek...

Çürüyen diştir çekilecek...

İlmek ilmek yeniden örülecek hak, hukuk, adalet...

Yeniden yeşerecek özgürlükler...

Yine unutacağız; “ne, neci ve nereden” olduğumuzu...

“Kardeşiz” diyerek kucaklaşacağız sadece....

Ateş de... Toprak da... Yağmur da... Mermi de... Kulak da... Göz de... Dil de... Ekmek de... Demir de rahatlayacak...

Bir “hırs”tır bitecek...

Bir “umuttur” doğacak...

Doğa kanunu bu...

Hayat... Hep, gece olmayacak...

Niyet ‘iyi’ olacak!

Bıçak; soğan da keser, ekmek de...

Ama adam da keser!

Suç bıçakta değil, niyettedir!

Kanun da öyledir...

Kanun gücü kullananın niyeti kötüyse...

Cinayet olur her karar!

Niyet iyiyse, kimsenin sızlamaz vicdanı...

O yüzden bıçak, sadece “ehil” olanın değil, niyeti iyi olanın eline verilmelidir...

Atom da öyle değil mi?

Kiminin elinde şifa, kiminin elinde bomba!

★★★

Ama dedim ya... En önemlisidir adalet...

Bir devleti yıkmak, yakmak, karıştırmak istiyorsan, ver yetkiyi kötü niyetli birinin eline...

Yok; sadece adaletse amacın, yetkiyi vermeden önce...

Gözüne bakacaksın adamın!

Karanlık bakan gözlerden aydınlık karar çıkmaz...

Unutmayacaksın!

★★★

Bu yazı da benden ortaya...

Öylesine!

Darbeci, babandır!

AKP eski Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunmuş...

“Kadim bir geçmişe sahip Aziz Millet ve Büyük Devlet, kanlı 1923 darbesiyle hesaplaşmadan ve helalleşmeden, Yeni, Terörsüz ve Büyük Devlet yolunda ilerleyemez..! Bir düdük çalıp, yeni, onurlu ve beyaz bir sayfa açılmalıdır..!”

★★★

Allah’ın cahili, bu kısacık paylaşımda bile tam 12 yazım yanlışı yapmış...

Bir de haddini aşarak “cumhuriyet”e kanlı darbe demeye çalışıyor.

Onu, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir numaralı savunucusu olması gereken cumhuriyet savcılarına havale ediyorum...

Tabii, CHP’lileri soruşturmaktan fırsat bulabilirlerse...

GÜNÜN SORUSU

Üç yıl önce, yani 28 Mayıs 2022’de düzenlenen mağara arama-temizleme faaliyeti sırasında teröristlerin açtığı ateş sonucu Piyade Üsteğmen Nuri Melih Bozkurt şehit olmuş, yoğun ateş nedeniyle naaşına ulaşılamamıştı. Önceki gün şehidin naaşı aranırken Pençe-Kilit Harekat Bölgesi’ndeki o mağarada 19 askerimiz metan gazına maruz kaldı, 12’si şehit oldu.

Sorularım Genelkurmay Başkanı’na:

O mağaraya giren siz olsaydınız, girmeden önce metan gazı ölçümü yapılır mıydı, yapılmaz mıydı?

Bu eğitimsizliğin ve ihmalin ucunun, hiyerarşik olarak size kadar uzandığını söylesem, haksızlık etmiş olur muyum?