Türkiye Yozgat’ı, CHP’nin mitingini konuşuyor.

Üzerinden 3 gün geçti ama yankıları dinecek gibi değil.

CHP’nin bir yıl önce düzenlenen yerel seçimde yalnızca 1007 -yazıyla bin yedi- oy alabildiği bir kentten bahsediyoruz. Yüzde 2’lik bir oran. Ama geçtiğimiz hafta sonu, binlerin toplandığı, traktörlerin konvoy olduğu, meydanın adalet sloganlarıyla dolup taştığı bir mitinge ev sahipliği yaptı bu muhafazakar kent.

Mitingin sembol ismi bir çiftçiydi: Abdullah Ceyhan.

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası traktörleriyle yollara dökülen ve “trafik güvenliğini tehlikeye atmak” gerekçesiyle 1 milyon lira ceza kesilen o çiftçi...

Meydanda mikrofonun başına geçti. Dimdik durdu.

Ve tek bir cümleyle hem Erdoğan’a hem bu düzene cevap verdi...

“Devlet turpunan, şalgamınan idare edilmez. Adalet ile, hukuk ile idare edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aylardır iletişim kampanyası yaptığı “Turpun büyüğü heybede” söylemi, o gün orada çöktü.

Ceyhan sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu düzen böyle gittikçe, açlıktan, sefaletten, beceriksizlikten kurtulamayacağız. Bu düzeni yıkacağız, yıkacağız, yıkacağız...”

Konuşması öyle sembolikti ki...

Kısa süre içinde sosyal medya onun ifadelerinden oluşturulan afiş görselleriyle doldu taştı.

O gün orada sadece bir çiftçi konuşmadı.

Bir düzenin çöküşü, bir başka düzenin talebi dile geldi.

Ceyhan’ın konuşması viral oldu.

“Devlet turpunan, şalgamınan idare edilmez” sözü şimdiden bir sonraki seçimin sloganı haline geldi.

Ama bu öfke yeni değil.

Bu uyanış yeni değil.

Ülkenin en dertli kesimi uzun süredir çiftçiler.

Bu yüzden ilk eylemleri de geçen yaz onlar başlattı.

Türkiye’nin dört bir yanında traktörler günlerce tarlada değil yollardaydı.

İlk kıvılcım Rize’den geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memleketinde, çay üreticisi AK Parti İl Başkanlığı önüne bir çuval çay döktü.

Sonra eylemler yaygınlaştı.

Çayın cenaze namazı kılındı, fındık tabuta konuldu, patates yollara döküldü, tarladaki karpuz kavun hayvanlara verildi.

CHP de bu sese kulak verdi. Tekirdağ’da buğday, Ordu’da fındık, Gaziantep’te fıstık, Manisa’da çiftçi mitingleri düzenlendi.

2001 ekonomik krizinde özne esnaf, krizin sembolü de bir esnafın Başbakanlık önünde yazar kasa fırlatmasıydı.

Bir dönemin kapanışı, yeni bir dönemin başlangıcının fitili o gün orada ateşlendi.

Bugün ekonomik krizin öznesi yok.

Genci de mağdur yaşlısı da... Emekli de esnaf da.

Ama unutmamak gerek: Geçen yaz o traktör konvoylarıyla yolları tutanlar, bugünkü eylemlerin ilk ayak sesleriydi.

Değişimi başlatan onlardı.

Bu yüzden Abdullah Ceyhan’ın meydandaki sözleri, AKP binası önüne dökülen çay kadar sembolikti.

Çünkü çiftçi artık sadece üretici değil.

Aynı zamanda hak arayan, hesap soran bir yurttaş.

Çünkü artık tarımsal bir kriz değil, siyasal bir kopuş yaşıyoruz.

Konuyu danıştığım Tarım Yazarı Gazi Kutlu durumu şöyle özetliyor...

“Geçen yıl fiyatlar düşük olmasına rağmen çiftçinin elinde az çok satacak ürünü vardı. Ancak bu yıl, kuraklıkla başlayan süreç hâlâ devam ediyor. Üstüne üstlük, üç defa zirai don yaşanınca çiftçi, elinde satacak ürünün çok az olacağını şimdiden biliyor. Ürün olmayınca maliyetini karşılaması da mümkün değil. Geçen sene zarar etti, bu sene de zarar edecek. İki yıl üst üste zarar eden çiftçi, artık bir çıkış yolu arıyor. Üstelik geçen yılki tecrübesiyle AKP’nin artık eskisi gibi kendisini desteklemediğini fark etti.”

Kuraklık, don, plansızlık...

Geçtiğimiz yıllarda domatesten zarar etse, biberden kazanıyordu üretici.

Sonra hepsinden zarar eder oldu.

Bu yıl ise satacak ürünü bile olmayacak.

Ve belki de en önemlisi...

Geçen yılki tecrübeyle sabit: Desteklenmeyeceğini, yalnız bırakılacağını biliyor üretici.

Çok daha çarpıcı bir noktaya daha dikkat çekiyor Kutlu:

“Çiftçi artık kendi ürettiğini bile tüketemiyor.”

Yoksulluğu iliklerine kadar hissediyor... 

Üretiyor ama yiyemiyor.

Tarlada kalanı, marketten alamıyor.

Kime çalıştığını, kimin kazandığını, kimin yönettiğini sorguluyor.

Üstelik Kutlu gibi birçok uzman hemfikir.

Son don felaketi çiftçiyi ekonomik olarak 3-4 yıl daha etkileyecek.

“Bu hasarın sonuçları, kısa vadede değil, orta ve uzun vadede daha net ortaya çıkacak” diyor.

İşte bu yüzden Abdullah Ceyhan’ın sözleri önemli.

İşte bu yüzden Abdullah Ceyhan yalnızca bir çiftçi değil.

Yeni bir siyasi söylemin taşıyıcısı.

Yozgat yalnızca bir miting yeri değil.

Bu düzene itirazın simgesi.

“Çok güzel olacak” diyor Ceyhan.

Sesi, biriken öfkenin, örgütlenen itirazın, büyüyen dayanışmanın özeti.

Çünkü uyanış Yozgat’ta, uyanış tarlada, uyanış çiftçi ile başladı.

Çiftçi turpun büyüğünün kendinde olduğunu gösterdi.