Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK) biliyorsunuz..

Hatta artık çok daha iyi biliyorsunuz...

Aslında adı üstünde, ne olduğu belli olan bir kurum; devletin istenen her konuda istatistik düzenleyen ve yayınlanan kurumu...

Ancak bu iktidar döneminde işlevinde çok önemli değişiklikler oldu...

Ancak öncesinde de başındaki genel müdür, daire başkanları defalarca değiştirildi!

Öyle bir hal aldı ki, isminin bile değiştirilmesi önerilebilir duruma geldi yani; mesela şöyle olabilir:

-TMUDİK!

Açılımı da şöyle oluyor:

-Türkiye Mutluluk Dağıtma İstatistik Kurumu!

Hiç abartmıyorum; hani Türkiye’yi hiç bilmeyen, tanımayan bir dünyalı, ülkemize gelse, eline TÜİK istatistiklerinden birini tutuştursalar, adamcağız “cennete” filan geldiğini zannedebilir, o kadar yani!

Son olarak, Ocak ayı enflasyonunu açıkladı: 64.86...

Yok artık filan demeye kalmadan, bilim insanlarının oluşturduğu ENAG ulaştığı sonucu açıkladı: 129.11...

-Diğer bir deyişle TÜİK’in açıkladığının iki katından bile 1.11 puan fazla, iyi mi!

Örnek çok; işsizlik oranlarını yayınlıyor, uzmanların, başka kurumların, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin hesaplamalarıyla arasında neredeyse yarı yarıya fark çıkıyor, bu da milyonlarca insan demek, TÜİK milyonlarca kişiyi buharlaştırmış demek!

Bir keresinde de “Tüketici Güven Endeksi” konusunda öyle bir “sıçrama” yaratmıştı ki, görenlere “pes” dedirmişti....

Tüm ahali mutluluktan hüngür hüngür ağlamıştı vallahi!

Güven endeksi nasıl yenilenir?

Önce Tüketici Güven Endeksi nedir ona bakalım...

Bu endeks, vatandaşların kendi maddi durumlarına ve genel ekonomiye dair değerlendirme ve beklentileri ölçer...

Bir diğer deyişle aylık tüketici eğilim anketi ile tüketicilerin maddi durum değerlendirmesi yanında gelecek dönem beklentileri, harcama ve tasarruf eğilimleri ölçülür.

Anket sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi 0-200 aralığında değer alır.

Endeksin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu, küçük olması halinde ise kötümser durumu gösterir.

Gelelim endeksin nasıl hesaplandığına; aslında dört alt endeksin hesaplanması ile ortaya çıkıyordu sonuç...

Neydi peki bu dört alt endeks? Sıralayalım:

-Gelecek 12 aya ait hanenin maddi durum beklentisi.

-Gelecek 12 aya ait genel durum beklentisi.

-Gelecek 12 aya ait işsiz sayısı beklentisi.

-Gelecek 12 aya ait tasarruf etme ihtimali.

TÜİK bir gün bu alt endekslerin son iki maddesini değiştirmeye karar verdi. Son iki maddeyi değiştirdi.

Yerine iki yeni endeks ekledi. Onlara da bakalım:

-Geçen 12 aylık döneme göre mevcut dönemde maddi durumu.

-Gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi.

Böylece ne olmuş oldu? İşsizlik ve tasarruf etme ihtimali maddeleri sizlere ömür olmuş oldu!

TÜİK, değişiklik nedeni olarak neyi gösterdi peki?

AB Komisyonu Ekonomik ve Finansal İşler Genel Müdürlüğü çalışmasını! AB ile neredeyse boğazlaştığımız, AB üyelerinin “Ya, Türkiye’yi aramıza almayacağımızı artık yüzüne söyleyelim” dedikleri bir süreçte gerçekten incelikli bir davranıştı!

-Şimdi gelelim “zurnanın zırt dediği” yere!

Hesap değişti endeks çıldırdı!..

TÜİK, bu değişiklikten hemen sonra, 2020 Eylül ayı Tüketici Güven endeksini açıkladı...

Tabii ki yeni düzenlemeye göre! Merkez Bankası ile birlikte yapılan anket sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış endeks, Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 3.2 oranında arttı.

-Ağustos ayında 79.4 olan endeks, Eylül ayında 82.0 oldu..

Yeni düzenlemeye göre yapılan hesaplama buydu. Peki, o iki maddede değişiklik yapılmasaydı hesaplama sonucu ne olacaktı? Buyrun okuyun:

-Ağustos ayında 59.6 olan endeks eylül ayında 61.8 çıkacaktı!..

Aradaki fark neydi peki, 20 küsur puan! Yapılan “sihirli” değiştirme yöntemi ile Tüketici Güven Endeksi 20 puan birden yükselivermişti! 

Gerçi 100’ün altında çıkan oranlar tüketicinin güvensizliğini ve kötümserliğini gösteriyordu ama yüzde 61.8 tam bir iflası işaret ediyordu! Yüzde 82 hiç olmazsa “iyimserlik sınırına az kaldı” düşüncesini pompalayabilirdi!

Anlaşıldığı kadarıyla en büyük Türk büyükleri ve TÜİK yıllardır elbirliği ile “Harikalar Diyarı” masalını sürdürmeye kararlı! Peki milletin ezici çoğunluğu nerede yaşadığını düşünüyor acaba?

-Sahte cennet mi desem, cehennemin yedi kat dibi mi desem bilemedim!