İsrail ordusu Şam yönetimine bağlı binaları vurdu. Genelkurmay Başkanlığı ve Başkanlık Sarayı’nın yakınını vuran İsrail’in saldırılarında ölü ve yaralılar var. ABD, taraflar arasında anlaşma sağlandığını duyurdu. Şam hükümetine bağlı güçler bu gelişme sonrası Süveyda’dan çekildi. Suriye geçiş hükümetinin lideri Ahmet eş Şara, ülkenin Dürzi vatandaşlarına kötü muamele eden herkesin hesap vereceğini söyledi. Şu sorunun peşine düştüm ve uzmanlara sordum: Suriye’nin geleceğinde üniter bir devlet yapısı kurulabilecek mi? Kurulmazsa ne olur?
Independent Türkçe Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, konuyla ilgili birçok soru soruyor: Bölge ülkeleri nasıl bir Suriye istiyor, ikincisi büyük güçler nasıl bir Suriye istiyor? Suriye’de siyasi, sosyal yapı zayıflar, askeri anlamda zayıf bir Suriye olursa varlığını nasıl devam ettirebilir? Suriye’nin geleceği birleşik mi, yoksa üniter yapıya bölünmüş federatif bir Suriye mi, demokratik olmayan bir anayasada çoğulcu olmayan bir Suriye’nin geleceği ne olur? Çiçek’e göre ABD ve Türkiye Suriye’nin dağılmasını istemiyor, İsrail bölünsün, parçalansın derdinde. Çekişme devam eder. Suriye yönetiminin anayasa reform süreçlerini çok hızlı hayata geçirmesi lazım.
Uzmanlar ne diyor, bakalım?
ÜNİTER DEVLET OLMAZSA TÜRKİYE TEHDİT ALTINDADIR
ARAŞTIRMACI/YAZAR EROL MÜTERCİMLER: Bu sosyolojik, teolojik, mezhebi, stratejik, ekonomik ve demografik yapılanma ve uzlaşmaz çelişkiler gerçeğinden hareketle Suriye geleceğinde üniter devlet yapısı kurulmasının çok güç olduğu değerlendirilebilir. Ancak, stratejide bazen 1’in 99’a galip geldiğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Asıl sorun, Suriye’de İsrail’in kendi iç güvenliği bağlamında stratejik derinlik analizidir. Bunun yanı sıra ABD’nin bölgedeki çıkar taleplerinde Suriye’nin demokratik bir devlet olmasının kendi aleyhinde olacağı pratiğinden hareketle üniter bir devlet de olmamalıdır. Eğer Suriye üniter bir devlet olmaz ise sıkıntı yaşayacak, güvenliği sürekli tehdit altında olacak ülke Türkiye’dir. Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması mümkün olamayacağından, bölünmüş yapısının bölgede iddiası olan hangi devletin kuklası olacağı da belirsizdir. Örnekler ortadadır.
İsrail savaş uçakları Suriye’nin başkenti Şam’da Genelkurmay Başkanlığı binasına hava saldırıları düzenledi.
YPG’DE DE KIPIRDANMALAR VAR
SİYASET BİLİMCİ PROF. DR. MİTHAT BAYDUR: İsrail saldırılarının temel amacı Colani’nin güç ve itibarını törpülemek, bir yönetim ve istikrar boşluğu yaratmak ve Dürzilere sahip çıkma görüntüsüyle; federatif bir düzene doğru taşları döşemek... Bu arada YPG’de de kıpırdanmalar var... Bu üniter bir Suriye ihtimalini çok zayıflatıyor... YPG, üniter bir Suriye ve merkezi ordu içinde eritilmezse, bizdeki ‘Terörsüz Türkiye” açılımı da ölü doğabilir... Dahası, iç çatışma ve savaşa sürüklenebilecek Suriye kuzeyine; şimdilik büyük ihtimal içermese de müdahale gündeme gelebilir... Son 2 gündür yaşadığımız, Türkiye’nin Suriye’de egemen bir rol üstlenmesinin önünü kesme operasyonudur.
SURİYE ÖNCE FİİLEN SONRA HUKUKEN BÖLÜNECEK
GÜVENLİK ARAŞTIRMACISI BURAK YILDIRIM: Suriye’nin üniter bir devlet olarak var olabilme ihtimali gün geçtikçe azalıyor. HTŞ’nin zaferiyle birlikte radikal ve selefi grupların çok kimlikli bir topluma müsamaha göstermeyeceğine dair projeksiyonlar konuşuluyordu ve bunun çatışma üretmesi kaçınılmazdı. Zaten geçtiğimiz aylarda da Nusayrilere yönelen şiddet dalgasına şahit olmuştuk. Bu saldırı iklimi geçen hafta da Dürzilere yöneldi. Gelinen tablo itibarıyla da Süveyda ile Hermon Dağı arasındaki hat fiilen Suriye’nin kontrolünden çıktı. Dürzilerin kendi geleceklerini Suriye’de aramayacakları çok açık. Öte yandan İsrail için bu bölge stratejik bir tampon bölge işlevine sahip. Lübnan’da Litani nehrinin güneyini silahsızlandıran, Suriye’de Dürzileri tampon bölge olarak kullanan İsrail; Ürdün’le de ittifak kurarak kuzey ve doğu sınırlarını güvence altına almış oldu. Bu sayede çok büyük bir kazanım elde edebildi. Bizi daha yakından etkileyen bölgelerde ise YPG/SDG Şam’a karşı olan askeri avantajını artık siyasi özgüveniyle birleştirerek hareket edecektir. Nusayrileri Ruslara; Kürtleri-Dürzileri ABD, Fransa ve İsrail’e; Arapları bekçi; Türkleri de sahipsiz bırakan bir Suriye nüfuz projeksiyonuna doğru ilerliyoruz. Suriye önce fiilen sonra da hukuken bölünecek. Bu artık kaçınılmaz hale geldi.
GÜNEYİMİZDE BİR BOSNA-HERSEK KURULACAK
EMEKLİ BÜYÜKELÇİ AHMET KAMİL EROZAN: Suriye’de artık üniter bir yapı kurulamaz... Güneyimizde bir Bosna-Hersek kurulacaktır... Fırat’ın Doğusu Republika Sırpska benzeri “RK” olur... Fırat Batısı ise kantonlaşır... Artık buna da devlet denilebilirse...
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, terör örgütü YPG’nin bölgedeki kaosu fırsata çevirmeye çalıştığına dair duyumlar aldıklarını açıkladı ve uyardı: “Var olan kritik süreci daha da sıkıntılı hale getirmesinler. İstikrarlı ve yapıcı bir rol oynasınlar. Aksi takdirde bu tür fırsatçılık büyük risk getirir” dedi.
ETNİK KİMLİKLER ÇOK KESKİNLEŞTİ
SİYASET BİLİMCİ PROF. DR. BARIŞ ÖVGÜN: Esad rejiminin devrilmesi ve Suriye’nin HTŞ yönetimine verilmesi küresel ve bölgesel güçlerin bir planıydı ve bu plan bugün için de işlemeye devam ediyor. Öncelikle, Suriye, altyapısı neredeyse çökmüş, kamu hizmetlerinin neredeyse hiç verilmediği ve ülkenin çok büyük bir kısmının yoksulluk içinde yaşadığı bir ülke. Bu durum onun ekonomik olarak uluslararası sisteme bağımlı olmasına neden oluyor. İkinci husus, Suriye’de çok fazla güçlü etnik yapı olması ve bu yapıların yıllardır birbirlerine karşı güvensizlik ve hatta düşmanca bir tutum içinde olmasıdır. Dürziler, Aleviler, Kürtler, Hristiyanlar ve Müslüman toplum arasında derin uçurumlar var. Üçüncü husus, HTŞ’nin yani Şam yönetiminin içeride toplumsal meşruiyetinin olmaması. Ülkenin çok büyük bir kısmında HTŞ, toplumsal rıza üretmekten uzak. Dördüncüsü husus, toplumsal rıza üretmekle ilgili olarak askeri güç. HTŞ, SDG’den asker sayısı ve donanımı bakımından çok zayıf ve geride. Bu durum iki askeri gücün entegrasyonunda ciddi sorunlar yaratıyor. Beşinci ve belki de en önemli husus, İsrail’in çıkarlarının tam bir bütünleşik ve güçlü Suriye yaratılmasının tam karşısında yer alması. Suriye, ne kadar parçalı olursa onu yönetmek ve yönlendirmek İsrail için daha kolay olacaktır. İçsel ve dışsal bütün bu nedenlerden dolayı Suriye’de üniter bir yapının kurulması neredeyse imkansız. Çok kuvvetle muhtemel federatif ya da konfederatif bir yapı ortaya çıkacaktır. Ancak bu yapının da uzun zaman barış içinde bulunması pek mümkün gözükmüyor. Etnik kimlikler çok keskinleşmiş durumda ve bu kimlikler küresel güçler tarafından sürekli olarak kaşınmakta. Yaraların iyileşmesine izin verilmeyen ve sürekli olarak aynı yerlerin kaşınmasına neden olan müdahaleler en sonunda yine aynı bölgede bir kanamaya neden olacaktır.
EGEMENLİK HAKLARI OLMAYAN BİR YAPIYA DEVLET DENEMEZ
SİYASET BİLİMCİ DOÇ. DR. ONUR ALP YILMAZ: İsrail’in derdi başından beri Suriye’nin savunmasız ve buyruk alan bir ülkeye dönüştürülmesiydi. Bunun için çok planlı bir strateji geliştirdi. İlk mesele rejimin yıkılmasıydı. Rejim yıkıldıktan sonra İsrail 600’den fazla hava saldırısıyla Suriye’nin bütün askeri tesislerini, hava üslerini, uçak ve deniz filolarını yok etti. Eş zamanlı olarak da Kuneytra-Süveyda-Dera’dan oluşan üç vilayeti tampon bölge ilan etti. Yani Suriye’nin güneyini. Buraya Suriye’nin askeri birlikler ve ağır silahlar konuşlandırmamasını kırmızı çizgiye dönüştürdü. Bunu açık bir biçimde dile getirerek yaptı. Colani de başından beri İsrail’e güvenceler verdi. Filistinli grupların tepesine bindi mesela. İsrail’in düşmanlarını Suriye’den uzaklaştırdıkları mesajını verdi. Ortak düşmanlara karşı İsrail’e işbirliği teklif etti. İşgal altındaki Golan tepelerini hiç ağzına almadan 1974’te imzalanmış olan ateşkes anlaşmasına dönülmesini istedi. Hizbullah’a giden ikmal hatlarını keserek İsrail’den ödül bekledi. Nitekim ödülünü Amerikalılardan aldı. Tanınmayla ve yaptırımların kaldırılmasıyla. Ama İsrail, doymak ve durmak bilen bir devlet değil. Saldırgan, soykırımcı ve işgalci bir devlet. Alevilere yönelik katliamları keyifle izledi. Dürzileri koruma kisvesiyle devreye girmesi tamamen kendi çıkarlarıyla ilgili. Amacı, ilan ettiği tampon bölgeyi kurmak ve kırmızı çizgilerinin aşılmaz olduğunu göstermek. Yani Suriye devletinin güneyini Suriye devletinin kontrol edemeyeceği bir alana dönüştürmek. Böyle bir denklemde geçin ulus-devleti, devletten bile bahsetmek mümkün değil. Egemenlik hakları olmayan bir yapıya devlet denemez. Suriye hava sahasını açıkça kendisinin gören, İran’a yönelik saldırılarında bu hava sahasını kullanan bir İsrail var ve bu koşulları değiştirecek herhangi bir gelişmeye izin vermeye de niyeti yok. Böyle bir durumda etnik ve mezhepsel çatışmaların sürekli yaşandığı ve özelde İsrail’in genelde ise emperyalizmin bu çatışmaları bahane ederek doğrudan ya da dolaylı olarak Suriye’ye müdahale edeceği bir düzen “kurumsallaşır”.