The New York Times’ta ‘Uzun Ömür Uzmanından Sağlıklı Yaşlanmanın 5 Altın Kuralı’ başlıklı bir haber okudum. Mohana Ravindranath’ın haberinde Kardiyolog Dr. Eric Topol’ın, ‘Süper Yaşayanlar’ adlı yeni kitabı inceleniyor. Malumunuz ömür uzuyor. Ömür uzadıkça da daha fazla hastalıkla haşır neşir oluyoruz. Bu kitap, atalarımıza kıyasla çok daha iyi yaş almamızı sağlayacak araçlara sahip olduğumuzu savunuyor. Yaklaşık 20 yıl önce, California’daki bir araştırma ekibi çarpıcı bir olguyu gözlemliyor. Araştırma, yaşlı yetişkinlerin büyük çoğunluğu en az iki kronik hastalığa sahipken, bazı insanların 80’li yaşlarına büyük bir hastalık yaşamadan ulaşabildiğini ortaya koyuyor. Araştırmacılar, daha sağlıklı yaşlanmanın anahtarının genetik olduğunu düşünüyorlar. Ancak olağanüstü yaşlanan 1400 kişinin genomlarını diziledikten sonra, onların biyolojik yapılarının akranlarından neredeyse hiçbir farkı olmadığını görüyorlar. Gözlemledikleri diğer hususlar, bu kişilerin fiziksel olarak daha aktif, daha sosyal ve genel nüfusa oranla daha iyi eğitimli oldukları. 1300 araştırma makalesi yayımlamış, birçok kitap yazmış, sosyal medyada yüzbinlerce takipçisi olan kardiyolog Dr. Eric Topol, “Genlerin sağlıklı yaşlanmayı mutlaka belirlemediğinin ortaya çıkması özgürleştirici bir bulgu ve hemen hepimizin hastalıkları geciktirmek için daha iyi bir iş çıkarabileceğini gösteriyor” görüşünde. Yeni kitabında Dr. Topol, biyolojik yaş testleri ve giderek gelişen sağlık risk tahminlerinin, nasıl yaşlandığımıza dair daha net bir tablo çizebileceğini yazıyor. Yakınlarımızdan, sosyal çevremizden görüyoruz. Alzheimer, kanser, diyabet, kalp hastalıkları artık genç, yaşlı dinlemiyor. Ancak Dr. Topol’un daha sağlıklı yaşlanmak için beş önerisi var.

Bu önerileri ortalama Türkiye şartlarına bakarak değerlendirelim istedim.

1-Kuvvet antrenmanına başlayın

Düzenli egzersiz yapan insanlar, yapmayanlara göre daha uzun yaşar: Araştırmalar fiziksel aktivitenin kanser, depresyon, diyabet ve genel ölüm riskinizi azalttığını sürekli olarak gösteriyor. Ancak Dr. Topol’u bile şaşırtan bulgu, özellikle kuvvet antrenmanının riskleri önemli ölçüde düşürebilmesi. Öyle ki kitapta bahsedilen bir analiz, haftada bir saat direnç antrenmanı yapmanın katılımcıların ölüm riskini yüzde 25 oranında azalttığını ortaya koyuyor. Kuvvet antrenmanı ayrıca hiç egzersiz yapmamaya kıyasla daha iyi uyku, daha yüksek kemik yoğunluğu ve daha iyi ruh sağlığı ile ilişkilendiriliyor.

Biz: Günde ortalama 9 saat çalışıyoruz. ABD merkezli global yazılım ve veri firması INRIX şirketinin Ocak 2025’te yayımladığı "2024 yılı Küresel Trafik Puan Tablosu" raporuna göre İstanbul, 105 saat ile kaybedilen saatler bakımından trafiğin en sıkışık kentsel alanlar listesinin başında. Eve gidip yemek yapmak, çamaşır yıkamak, ortalığı toplamak, çocuk bakmak gibi işleri de eklediğinizde –eğer zengin değilseniz- size 24 saat yetmiyor. Kuvvet antrenmanı dediğiniz hayatın yükünü taşımak değilse bu bizim için pek mümkün değil.

2- Uykunuzu programlayın

Araştırmalar, yeterli uykunun kanser, inme ve birçok başka hastalık riskini azaltabildiğini gösteriyor. Tutarlı bir uyku düzenine bağlı kalmak da önemlidir. Bir analiz, düzensiz uyku saatlerinin katılımcıların tüm nedenlere bağlı ölüm riskini artırdığını ortaya koydu.

Biz: Yukarıda saydığım onca işin ardından yatağa bayılır gibi yatıyorsunuz. O anda aklınıza kredi kartınız mı geliyor, yoksa çocuğun okul taksidi mi? Daha tatlı uyku olamaz değil mi?

3- Zihinsel sağlığınızı güçlendirin

Stresi yönetmek ve zihinsel sağlığınızı genel olarak iyileştirmek, kronik hastalık ve ölüm riskinizi azaltmak için kritik öneme sahiptir. Dr. Topol’a göre, zihinsel sağlığınızı iyileştirmek ve hastalıkları geciktirmek için atabileceğiniz basit adımlar var; örneğin dışarıda zaman geçirmek. Bir çalışma, haftada en az 30 dakika açık hava yeşil alanlarında vakit geçiren kişilerin depresyon ve yüksek tansiyon oranlarının daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmalar, zengin sosyal yaşamı olan insanların genellikle daha düşük ölüm ve hastalık riskine sahip olduğunu gösteriyor.

Biz: Hocam biz sinemaya gidemiyoruz çoluk çocuk. Sen ne anlatıyorsun Allah aşkına?

4- Testleri ve takip cihazlarını ölçülü kullanın

Birçok “uzun yaşam” fenomeni, biyolojik yaşınızı ölçtüğünü iddia eden kan ve tükürük testlerini tanıtıyor; bu testlerin maliyeti 100 dolar veya daha fazla olabiliyor. Henüz piyasada olmayan yeni protein analizleri ise belirli organların ne kadar hızlı yıprandığını tahmin etmeyi amaçlıyor. Bilim insanları ayrıca Alzheimer gibi hastalıkları öngörebilecek biyobelirteç testlerini de araştırıyorlar. Dr. Topol, bugünkü yaşlanma testlerini önermiyor; çünkü pahalılar ve ne kadar doğru oldukları belirsiz. Ancak bu testler ucuzlayıp daha gelişmiş hale geldikçe bireysel risklerinizi anlamanıza yardımcı olabilirler, diyor. Ayrıca uyku takip cihazları veya glikoz monitörleri gibi bazı giyilebilir cihazların uyku düzeninizi veya kan şekerinizi tahmin etmenize yardımcı olabileceği konusunda iyimser olsa da, yaşam tarzında gerçek değişiklikler yapmadan bu takip cihazlarını kullanmanın sağlığınızı anlamlı biçimde iyileştirdiğine dair herhangi bir veri olmadığını belirtiyor.

Biz: 100 dolar mı dediniz hocam? Bir aile en az 4 kişiden oluşsa 400 dolar. TL’ye çevirelim hemen, 16.600 TL. Asgari ücret 22 bin 104 TL. Tamam alıyorum, bu giyilebilir cihazlar aynı zamanda yenilebilir mi acaba? Malum karnımızın da doyması lazım ya.

5- Fenomenlere karşı temkinli olun

Uzun yaşam meraklıları, özellikle doktorları en son teknolojik gelişmelerden haberdar değilse, kendi araştırmalarını yaparken bulabilirler kendilerini. Ancak popüler fenomenler çoğu zaman taraflıdır, diye uyarıyor Dr. Topol. Klinik deneylerden geçmemiş ilaçlar, tedaviler veya takviyelerle deneme yapmanız için hiçbir neden yok, diyor. Üstelik egzersiz, uyku, zihinsel sağlığın iyileştirilmesi ve beslenme, yaşam sürenizi ve sağlıklı yaşam yıllarınızı uzatma konusunda çok daha etkili. “Eğer bir takviye satmaya çalışıyorlarsa,” diyor, “onları güvenilir kişiler listesinden çıkarırdım.”

Biz: Hocam biz daha çok Marankigillerden tavsiye alıyoruz. Kırmızıbiberle zayıflıyor, sirkeli su içip metabolizmayı çalıştırıyoruz. He bir de pandemide biriyle tanıştık, Oytun Erbaş. Malum memlekette doktor randevusu almak kolay değil. Özellerin zaten yanından geçilmiyor. Her türlü sosyal medya tavsiyesine uymakla mükellefiz. Denize düşen yılana sarılır bizim ülkede. Sahi yılana sarılmak ömrü uzatır mı hocam?