Yeni güne, yine yeni bir “Borsada manipülasyon soruşturması”na uyandık dün.
Sadece 1 hafta içinde ikinci operasyonun düğmesine basıldı.
800 milyon liralık dev bir haksız kazançtan, “vurgun”dan söz ediliyor.
Anlaşılan o ki “küçük” yatırımcı “büyük”lerin avı haline gelmiş.
TÜİK’in makyajlı verileriyle alım gücü erirken, kriptodan borsaya, bahis sitelerinden fonlara kadar herkes “kurtuluş yolu” arıyor.
Ama bu yeni oyun alanlarında da adalet yok.
Küçük yatırımcı yem oluyor, hem de göz göre göre...
★★★
Her şeyin bir sınırı var bu ülkede... Enflasyon hariç.
TÜİK’e göre yüzde 37’ye inen yıllık enflasyon, cebimizde hâlâ kat be kat üzerinde.
Geriden gelen kayıplar yangını iyiden iyiye büyütüyor.
Güven vermeyen veriler yüzünden hak edilen zamlar alınamadı, maaşlar eridi, geçim imkansız hale geldi.
Etiketlerin hızına yetişemeyenler, alışkanlıklarını değiştirdi.
Artık herkes daha az alıyor, daha az yiyor, AMA daha çok düşünüyor.
İşte tam da bu yüzden herkes ekonomist, herkes uzman, herkes yatırımcı oldu.
Dün aracına bindiğim taksici, 1 milyon liraya 7 ev alıp kiraya verilebileceğini anlatıyordu, akrabasının 7 milyona tek ev aldığına üzülerek.
Külliyen bir çıkış arayışındayız.
Kimisi kriptoya sarılıyor, kimisi suç olduğunu bilmesine rağmen riske giriyor; yasa dışı bahisle ‘şansını deniyor’.
En garanticiler ise yönünü borsaya çeviriyor.
Ama artık o da garanti değil.
Borsa yatırımcısı deyince eskiden akla büyük sermayeler, profesyonel analizler, uzun vadeli planlar gelirdi.
Ama bugünün yatırımcıları bambaşka: Bir kısmı öğrenci, harçlığını değerlendirmek istiyor.
Bir kısmı memur, geçinemediği için yan gelir arıyor.
Ev kadınları, emekliler, beyaz yakalılar...
Kimse zengin olmanın peşinde değil.
Kaybettiğini kurtarma derdinde...
Geçim derdinde... Ekmek derdinde...
Ama bu yeni yatırımcı kitlesi için bilgi değil, duyum; analiz değil, dedikodu belirleyici oluyor. Bu da manipülasyonun kapısını ardına kadar açıyor.
Instagram, Tiktok, Youtube yatırım tavsiyeleri ile, Telegram binlerce kişinin olduğu gruplarla dolu.
★★★
Bu tabloya bakıp “İnsanlar açgözlü” demek kolay.
Ama asıl mesele bu değil.
Sistem insanları sadece düz, tek bir işte, 9:00-18:00 çalışarak ayakta kalamayacak hale getirdi.
Döviz tutuluyor, bankaya konulan para bu faiz oranlarına rağmen gün be gün eriyor.
Yaşananlar “alternatifsizlik ekonomisi”nin bir sonucu.
Sistemin dayattığı çaresizlik olmasa insanlar neden sosyal medya tüyolarının peşine takılsın ki?
Geleceğe dair umut biriktirmek için yol arıyorlar.
Ancak her alanda olduğu gibi, borsa tahtasında da adalet yok bu ülkede.
Son haftalarda üst üste gelen borsa operasyonları, manipülasyon soruşturmaları, gözaltılar... Bunlar buzdağının sadece görünen kısmı.
Küçük yatırımcının hissesiyle oynayanlar, sosyal medya hesaplarıyla yönlendirme yapanlar, içeriden bilgi sızdıranlar...
Oyun büyük. Ve kaybeden hep küçükler oluyor.
Küçük yatırımcının korunmadığı yerde serbest piyasa, serbest talan oluyor.
Bir ülkede ekonomik adalet sadece vergi reformuyla, TÜİK hesaplarıyla değil; yatırım piyasalarının düzgün denetlenmesiyle, küçük yatırımcının korunmasıyla da ölçülür.
Yoksa bu hikayede yatırımcı değil, hepimiz sadece yem oluruz.
Tam kapatırken...
Bir soru daha...
Yüz binler neden manipülasyon riskini bile bile 3 dakikalık Tiktok yatırım tüyosuna güveniyor ama TÜİK’e ve ekonomi yönetimine güvenmiyor?
Bu soruya dürüstçe verilecek bir yanıt aslında sorunların çözümü için en önemli başlangıç olabilir.