14 Mayıs seçimlerinde farklı partilerden seçilip sonrasında AK Parti’ye geçen 9 milletvekilinden 7’si, AK Parti’nin yeni MKYK listesinde kendisine yer buldu. İYİ Parti’den istifa edip AK Parti’ye katılan Nebi Hatipoğlu, Seyithan İzsiz, Kürşat Zorlu, Dursun Ataş ve Ünal Karaman AK Parti’nin yeni MKYK’sına girdi. CHP listelerinden seçilen, Gelecek Partisi Milletvekilleri Nedim Yamalı ve Serap Yazıcı Özbudun da AK Parti’nin MKYK’sında yer aldı.
Yeniden Refah Partisi’nden istifa edip AK Parti’ye katılan Suat Pamukçu da Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu’nun 3 üyesinden biri oldu.
Elbette siyasette parti değişiklikleri olabilir. Ancak bu iki uç arasında savrulma şeklinde olduğunda burada bir yanlışlık var!
Siz sözünüzün bütün gücünü iktidar eleştirisinden alıyorsunuz. Muhalif seçmen sizi kendisinin de onaylamadığı iktidarın icraatlarını eleştiriyorsunuz diye seçiyor ve sizden onun adına TBMM’de bir görev yapmanızı istiyor. Hakkını savunmanızı, iktidarı değiştirecek siyaseti üretmenizi bekliyor.
Siz ne yapıyorsunuz?
İlk seçim yenilgisinin ardından, hem de erken seçimin konuşulduğu, anayasa değişikliği için kaldırılan her ele ihtiyaç olduğu bir dönemde gidip iktidar saflarına katılıyorsunuz.
Yani birkaç ay önce eleştirdiğiniz, yerden yere vurduğunuz iktidarın.
Sizi seçenler sizin kaşınızı, gözünüzü, kolunuzu, bacağınızı seçmiyor.
Sizi seçenler fikirlerinizi seçiyor... Size bir görev veriyor.
“Git, benim düşüncelerimi benim için savun, çalış ve
değiştir” diyor.
Milletvekili transferlerine bir düzenleme getirilmeli.
Seçtiğiniz kişi partisinden memnun değilse, en fazla bağımsız kalmalı.
YAPAY ZEKÂDAN SEVGİLİ OLUR MU?
Haberi Anadolu Ajansı geçti. Başlıkta “Teknolojinin yeni tehdidi yapay zekâ sevgili” yazıyordu.
Ayrıntıda yer alan bilgiler ise şöyle derlenmişti: Uzmanlar, “yapay zekâ sevgili” uygulamalarının kullanımının Türkiye’de arttığını belirterek, veri gizliliği ihlali, duygusal bağımlılık gibi risklere karşı uyarıda bulundu. Kullanıcılar, duygusal bağ kurulması amacıyla modelleştirilen “yapay zeka sevgili” uygulamalarında oluşturacakları avatarlarının saç ve göz rengini, boyunu, kilosunu, giyim tarzını ve hatta ses tonunu kişiselleştirebiliyor.
Görsel özelliklerin yanı sıra avatarların ilgi alanları, hobileri, dünya görüşleri ve mizah anlayışı da belirlenebiliyor. Özellikle yurt dışında bu uygulamayı kullananlar, boşandıkları eşinin ya da ayrıldıkları sevgililerinin karakteristik özelliklerini avatara tanımlıyor.
Yapay zeka, kullanıcıların duygu ve beklentilerini analiz ederek kişiye özel yanıtlar veriyor ve zamanla insan benzeri etkileşimler kurmaya çalışıyor.
Sesli görüşme, mesajlaşma ve görüntülü iletişim gibi özelliklerle birebir etkileşim imkânı sunan bu uygulamalar, kişiselleştirilen avatarlar aracılığıyla duygusal bağ kurmayı güçlendirmeyi amaçlıyor.
Yapay Zeka Politikaları Derneği’nden Dinçer Karaca, söz konusu uygulamalara ilişkin yaptığı değerlendirmede, yapay zekanın insanların duygu durumlarını analiz ettiğini ve kendini sürekli geliştirdiğini belirtiyor.
Heh tam burada şöyle bir ses çıkardım. “Yapma beee”...
Bazı kadın arkadaşlarıma söylediğimde de benzer tepkiler aldım.
Neden?
Çünkü günümüzde kimse birbirinin duygu durumuyla ilgilenmiyor. Kimse birbirinin ne düşündüğünü umursamıyor. Varsa yoksa ‘ben!’. Düşünsenize senin zekânın yapayı bile kendini sürekli geliştiriyor, sende tık yok.
Haberde sıra istatistiklere geliyor.
Bingo!
Bu uygulamaları kullananların yüzde 60’ı kadınmış.
Tabii ki kadınları mutlu edenler yapay zekâ da olsalar risk barındırıyorlar.
Psikolojik bağımlılık!
“Ama o bir makine” dediğinizi duyar gibiyim. Bu uygulamayı kullanan bir kişiye sordum. “Yahu bu bir makine, bile bile onunla nasıl duygusal bir bağ kuruyorsun?”
Cevap şu oldu: “Artık kim makine değil ki. En azından halden anlıyor!”
Hımm evet, makine... Artık kim değil ki?
Türkiye genelinde 250 bin aktif kullanıcı olduğu belirtiliyor.
Robotlaşıyoruz, robotlara âşık oluyor, robotlardan medet umuyoruz.
İnsanı beğenmiyor, hatalı imalat görmeye başlıyoruz.
Tamam, hatalı ama gerçek.
Ne bileyim, kafam çok karışık.
Kırmızı çizgim, ülkem, ailem ve değerlerim
Bugün Apolitik soruları CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre yanıtladı.
Çocukluk fotoğrafını paylaşan Zeynel Emre, diğer karede eşi ve çocuklarıyla.
- Güne başlrken bir ritüeliniz var mı?
Kahve ile birlikte gündem takip ederim.
- En son hangi kitabı okudunuz?
Amin Maalouf’un Labirent-Batı ve Hasımları’nı okudum.
- En son hangi filmi izlediniz?
Yüzyıllık Yalnızlık.
- En sevdiğiniz ses ne sesi?
Ateş.
- En çok dinlediğiniz üç şarkı?
Sertab Erener/ Olsun, Cem Adrian/Sen Gel Diyorsun, Tom Odell/Another Live.
- Türkiye bir şarkı olsa hangisi olurdu?
Norm Ender, Parla.
- Aşka inanır mısınız?
Evet.
- Kırmızı çizginiz nedir?
Ülkem, ailem, değerlerim.
- En sevdiğiniz yemek?
Yaprak sarma.
- Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?
Pek yemek seçmem.
- Sizi ne heyecanlandırır?
Başarı, insanları sevindirmek.
- Yağmur mu, güneş mi?
Güneş.
- Güz mü, ilkbahar mı?
İlkbahar.
- İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?
İkiyüzlülük, yalan ve iftira.
- Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz?
Geçmişe yönelik bir pişmanlığım yok.
- Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?
Doğada güzel bir yerde kalıp okumak, yürümek isterim.
- Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?
Hayatımdan memnunum, başka biri olarak gelmek istemem.
- Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?
Çocukken mandolin çalardım.
- Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?
Ailemle birlikte, sağlıklı kalabildiğim yaşa kadar.