Dünyanın kanayan yarası Gazze...
Gazze Hükümeti Medya Ofisi birkaç gün önce bir açıklama yayınladı.
Bu açıklamaya göre eğer acil olarak bebek maması ulaştırılmazsa 100 bin çocuğun birkaç gün içinde ölme riski var.
100 bin çocuk...
40 bini bir yaşın altında.
Diğerleri iki yaşın üzerinde.
Bebek sütü ve besin takviyesi yok.
BM Dünya Gıda Programı’na göre Gazze Şeridi’ndeki nüfusun üçte biri günlerdir yemek yemiyor.
Sınır geçişleri kapalı.
En temel ihtiyaçların girişi engelleniyor.
Hemen ardından Tel Aviv yönetimi bir açıklama yaptı. Yabancı ülkelerin Gazze’ye havadan yardım yapmasına müsaade edileceğini duyurdu.
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, “Bu yöntemle bölgeye yardım göndermek için elimizden geleni yapacağız” diye beyanatta bulundu. Biliyorsunuz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransa’nın Eylül ayında Filistin devletini tanıyacağını açıklamıştı. Starmer, kendilerine de bu yönde baskının arttığını belirtti. 220 parlamenter ortak mektubunda böyle bir adımın iki devletli çözüm için hayati önem taşıdığını söylüyordu.
Yetmedi.
Gazze Şeridi’nde sahra hastaneleri sorumlusu, Ebu Yusuf en-Neccar Hastanesi Müdürü ve Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Mervan el-Hams’ın “özel bir silahlı birim” tarafından kaçırıldığı duyuruldu.
Gazze’deki Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, Hams’ın kaçırılması şiddetle kınandı ve bu eylemin Gazze Şeridi’ndeki hasta, aç ve acı çekenlerin seslerini doğrudan hedef aldığı vurgulandı.
Gazze Savaşı ikinci yılına yaklaşıyor.
Filler tepişiyor, çimenler eziliyor.
Olan her zamanki gibi halka oluyor.
7 Ekim saldırıları olduğunda yaklaşık bir ay boyunca canlı yayınlarla farkındalık yaratan haber kanallarında artık haber değeri bile yok Gazze’nin.
Ölümün, insanlık dramının normalleştirildiği bir savaş yaşanıyor.
Kimse Netenyahu’ya dur demiyor ya da diyemiyor.
Herkes, Türkiye de dahil kendi iç siyasetinde getireceği prime göre pozisyon alıyor.
Ama çocuklar ölüyor, gençler ölüyor, kadınlar ölüyor.
Dünyanın gözü önünde iki yıldır bir katliam yaşanıyor.
Daha ne kadar seyirci kalacağız?
Birkaç saatliğine açılan koridorlar geçici çözümler.
Bir kez daha söylüyorum. Eğer yeterince gıda gitmezse birkaç gün içinde 100 bin çocuk ölecek!
ALTAN ABİMİZİ ANIYORUZ
Geçen hafta basın ve siyaset dünyası bir beyefendisini kaybetti, bizler de abimizi. Bugün Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Onur Kurulu Başkanı Altan Öymen’i ‘Meslekte İz Bırakanlar’ toplantısıyla anıyoruz. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu’nda saat 14’te başlayacak olan toplantının konuşmacılarından biri de benim. Röportajlarımdaki Altan Öymen’i ve bende bıraktığı izi anlatacağım.
Biz söyleyince neden suçlu olduk?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Terörsüz Türkiye’nin menziline adım adım yaklaşılırken YPG/PYD’nin süreci ağırdan alması, gelişmeleri sakatlama arayışı kabul edilemez bir çirkefliktir” dedi.
ABD yönetiminin “tavşana kaç, tazıya tut” politikası izlediğini ifade eden Bahçeli, Washington’un YPG/PYD’ye dolaylı desteğini sonlandırması gerektiğini dile getirdi.
E biz bunu eleştirince ‘barış istemeyen’ oluyorduk.
Hayır, tam tersi sonuna kadar barış diyoruz.
Ancak bu mesele gündeme geldiğinden beri gerek gazete yazıları gerekse TV programlarında “PKK’nın silah bırakması terörü bitirmeyecek, aslolan ABD’nin para akıttığı YPG’nin ne yapacağıdır” diyoruz.
Aynı şeyi söyleyip nasıl farklı algılanıyoruz, anlamak mümkün değil!