İktidarın ‘Terörsüz Türkiye’ diye adlandırdığı yeni ‘çözüm süreci’nde TBMM’de kurulacak komisyon tartışılıyor.
Muhalif seçmenin tartıştığı konu, “CHP bu komisyonda olmalı mı, olmamalı mı?”
Sosyal medyayı takip ettiğimizde “Olmamalı” diyenlerin oranı fazla gibi.
Özellikle sözüne güvenilir siyaset bilimciler bu konuda uyarıda bulunuyor CHP’ye.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, iktidarın “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırdığı yeni çözüm sürecinin yol haritasını belirleyecek Meclis komisyonuna katılacak isimlerin bildirilmesi için siyasi partilere yazı göndermişti. 51 üyeden oluşacak komisyonda AKP 21, CHP 10, DEM Parti ve MHP 4’er, İYİ Parti ve Yeni Yol 3’er milletvekili ile temsil edilecek. TBMM’de grubu bulunmayan bazı partilerden de komisyonda 1’er milletvekili yer alacak. MHP ve DEM Parti komisyon üyelerini belirlerken, CHP henüz Meclis Başkanlığı’na isim bildirmedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’de kurulacak komisyona ilişkin tartışmalarla ilgili olarak, “Komisyon ya eşit temsil ile oluşmalı, eşit temsil değilse o zaman mutlaka nitelikli çoğunlukla karar almalı diyoruz” ifadelerini kullandı. Özel, “AKP artı MHP istediğini yapıyorsa, bize hiç ihtiyaç yoksa, böyle bakıyorlarsa ne işimiz var orada? Ancak nitelikli çoğunlukla karar alınacağı söylendiğinde ve ilk toplantıda bununla ilgili kararlar alındığında o zaman CHP bu komisyonda yer alır” diyor.
Prof. Dr. Berk Esen’e göre, CHP’nin komisyona girmesi 19 Mart’tan bu yana yapılan en büyük stratejik yanlış olur. Eğer hâlâ durdurulma ihtimali varsa CHP tabanının güçlü bir tepki göstermesi gerektiğini düşünüyor. CHP’ye de bir önerisi var: Bu komisyona gözlemci düzeyinde bir temsilci göndererek süreci dışarıdan izlemesi.
Parti Sözcüsü Deniz Yücel’in, “CHP olarak kendi önerdiğimiz komisyona girmeyecek halimiz yok. Elbette gireceğiz” açıklaması da epey tepki gördü.
Daha önce Özgür Özel’in “Değil anayasa, menemen bile yapılmaz” sözü hatırlatılarak, asıl çelişki bu diyen çok sayıda kişi oldu.
Bu komisyonun ne işe yarayacağını, Türkiye’nin demokratikleşme sorununu çözüp çözmeyeceğini kimse bilmiyor. Bir yandan bu kadar belediye başkanı hapisteyken ve Türkiye’nin yargı sorunu ortadayken demokratikleşmeyi sadece Terörsüz Türkiye ile sınırlandırmak yüreklere su serpecek mi?
Hem CHP hem de Genel Başkanı Özgür Özel için seçildiği günden beri önüne çıkan sınavlardan biri olacağa benziyor bu komisyona girip girmeme meselesi...
Özel’in yakaladığı ivme düşünüldüğünde bu konuda muhalefet seçmenini küstürmeyecek, kafasında soru işaretleri yaratmayacak bir tavır ortaya koymasını dileyelim.
YAZARAK YAŞANAN BİR HAYAT: BUKET UZUNER
Yazar Buket Uzuner’i çok severim. Hem insan olarak hem de bir yazar olarak. 50 yıldır yazıyor Buket Uzuner. Geçtiğimiz günlerde dostlarıyla 50. Yılını kutladı, gitmeyi çok istediğim halde her zamanki gibi gündem izin vermedi. ‘50 Yılın Toplu Öyküleri’ kitap olarak basıldı. Önsözünde “50 yıl mı? Bir yanlışlık olmasın? O kadar uzum zaman geçmiş olabilir mi? Acaba şu geçtiği söylenen yılları bir de ben mi hesaplasam? Sanki yıl sayısı biraz fazla gibi geldi bana” diyor Uzuner. Ve okuruna kolunun altında, el yazması bir öykü dosyasıyla Şair’in o küçücük editör odasına girip, yazdıklarının yayımlanması için o çok zorlu ve uzun mücadeleye başladığında neredeyse çocuk olduğunu söylüyor.
Uzuner sansürlenmiş öykülere de değiniyor: “Bu, son derece fena ve yakışıksız bir konu olsa da tam burada sansürü anmadan geçmemek gerekir çünkü içinde bizim de olduğumuz bazı ülkelerde 21. Yüzyılda bile hâlâ sansüre uğrayan 50 yaşında, hatta daha eski öyküler mevcut. Bu öyküler, yazıldıkları tarihin üzerinden uzun yıllar geçmişken hâlâ imgeleri, fikirleri ve sesleri canlı, güçlü ve etkili olduğu için sansürcü zihniyetin şimdi temsilcilerini rahatsız ediyorlar ki onlar hâlâ yasaklarla düşünceleri yok edeceklerini sanıyorlar.”
Bir de yapay zeka meselesi var. O cümleyi okuduğumda kalbime hançer saplanmış gibi oldu inanın. Diyor ki Buket Uzuner, “Evet, bu dünyada hâlâ yazarak yaşanan ve yaşanmaya devam eden hayatlar var. Öykülerimizi tamamen yapay zekaya teslim edene dek, yazarak yaşanan insan hayatları sürecek.”
Bir anda “Hayır” dedim. “Hayır ben yapay zekanın yazdığı öyküleri okumak istemiyorum.”
Genç okurlar, belki biraz ‘eski tip’ bulacak beni, varsın olsun.
Ben yapay zekâdan öykü okumak istemiyorum. Ben de Buket Uzuner gibi sonuna dek yazarak, okuyarak, okur, düşünür, iyi insanlarla buluşarak, sevdiklerimi kucaklayarak, kötülük ve haksızlıklara karşı mücadeleye devam ederek geçecek, yani ‘işe yaramış bir yaşam’ istiyorum.
TARİH VE FANTASTİK KURGU BİR ARADA
Osmanlı’nın gizemli dönemleri...
Tarihin sisli sokakları...
Akdeniz korsanları, Kutsal Mızrak efsanesi, gizli cemiyetler, çarpık tarikatlar, yozlaşmış mollalar, aşka susamış şeyhler ve aykırı kahramanlar...
Büyülü gerçekliğe ilgi duyuyor musunuz?
O halde ‘Maymunkeş: Bir Osmanlı Fantezisi’ tam size göre bir roman.
Tarihsel karakterlerle kurgusal figürleri ustalıkla bir araya getiren Mustafa Akıllı, hem geçmişe hem de günümüze ayna tutuyor.
Akıllı, tarihin derinliklerinde dolaşırken bir söz dikkatini çekiyor: “İstanbul’da dalında maymun sallanmayan tek bir ağaç bile yoktu.”
İşte bu söz ona bu kitabın kapısını açıyor.
Okuyun derim.