Salı akşamı Adana Büyükşehir Belediyesi’nin tutuklu başkanı Zeydan Karalar’ın eşi Nuray Karalar konuğum olacak.
Nuray Hanım, ilk kez ekrana çıkacak ve bu süreçte yaşadıklarını, insani bir yerden anlatacak.
Hukuki meseleleri hukukçularla konuşuyoruz.
İnsani tarafını, tutukluların eşleriyle.
Dilek İmamoğlu’yla, Neptün ve Defne Soyer ile, şimdi de Nuray Karalar ile...
Söyleşiden önce Zeydan Karalar’ı Silivri’de ziyaret etmek istedim.
Adalet Bakanlığı’nın izniyle geçen Çarşamba sabahı saat 10’da buraya ulaştım.
Bekleme odasına geçtim.
Önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel, beraberinde milletvekilleriyle geldi yol arkadaşlarını ziyarete.
Sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nuri Aslan.
Kapıdan içeri hukukçu olduğu için her gün eşini görme fırsatı olan Aykut Erdoğdu’nun eşi Tuba Torun girdi içeri elinde büyük bir torbayla.
“Aykut’a giyecek bir şeyler getirdim” dedi.
Salonda oturuyorum, başta sadece Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ile 24. Dönem CHP Bursa Milletvekili İlhan Demiröz vardı. Epey uzun sohbet ettik. Bütün başkanları ziyaret edeceklerdi. Demiröz, Ziraat Mühendisleri Odası’nın eski şube başkanlarından olduğu için tarım politikalarına da girdik.
Bir saat, iki saat, kimse çağırmıyordu.
Tüm görüşme odaları doluydu, sıra bize gelmiyordu.
Ancak bekleme odası giderek kalabalıklaşmaya başladı.
Herkes neredeyse birbirini tanıyordu.
Tutuklu yakınları da dışarıda kader birliği yapmıştı adeta.
Bayrampaşa Belediyesi’nin tutuklu başkanı Hasan Mutlu’nun eşi Safiye Mutlu’yla sohbet etmeye başladık.
Eşini ne kadar özlediğini anlattı. “Benim moralim bozuk olduğunda Hasan’ı ararım, o hemen benim moralimi düzeltir. Şimdi kimseyi arayamıyorum” dedi. Birlikte en çok çay ve meyve keyiflerini özlemiş. Çıkar çıkmaz ne yapacağını sorduğumda cevabı şu oluyor: “Silivri’den alacağım onu, eve bile gitmeden tatile kaçıracağım.”
Sonra Beşiktaş Belediyesi’nin tutuklu başkanı Rıza Akpolat’ın anne ve babası geliyor.
Şunu anlıyorum ki, içeridekiler dışarıdakilere güç veriyor. Böyle ayakta durabiliyorlarsa onların verdiği güçle.

Baba Akpolat diyor ki, “Bu siyasi bir dava.” Herkes için çok zor, ama bir anne baba için daha zor olmalı.
Saate bakıyorum, üç saat olmuş.
İnfaz memuruna soruyorum, o da beni içeri almak için çok çaba sarf ediyor, yapacak bir şey yok, görüş odaları dolu. Beklemeye devam ediyorum.
Beklerken bir kedi... Tekir...
Her yerde bulurlar beni, evde altı tane var.
Cezaevinin tek özgür kişisi.
Bir de içeri ona polardan kulübe, mama kabı, su kabı, oyuncak ayı koymuşlar.
Paşalar gibi yaşıyor orada.
Kendini de sevdiriyor. Avukatlar Nisan’da doğan bu tatlı kediyi içeri almışlar, orada bakmaya başlamışlar. Ama görevliler de çok seviyor ve onunla ilgileniyorlar.
Adını sordum, sıkı durun: Tahliye.
Onunla fotoğraf çektirdim, çektirdiğim fotoğrafı yayında paylaştım.
4 saatin sonunda Zeydan Karalar’ın yanına girebildim. 15. Ziyaretçisi olduğumu söyledi.
Görüştük, hem davayı hem de orada neler yaptığını anlattı.
Sabah saat 6-7 gibi kalkıp kitap okuyormuş. 8’e kadar...
Sonra 14 metrekare odasında spor yapıyor.
“Çıkacağımı düşünüyordum, dosya bomboş” diyen Karalar, en çok buraya girmeden önce Dünya Bankası’ndan deprem geçiren belediyelere verilecek 65 milyon euro’luk hibeye üzüldüğünü söylüyor. “Neler yapardık o parayla” diyor.
Çok kilo vermiş, soruyorum, 10 kilo diyor.
Adana’yı, eşini çok özlüyor. Her ikisine de mesajı var. Bir belediye başkanı kardeşlerinin yanlış yapmayacağını inanarak, ona desteğini esirgemeyen, yalnız bırakmayan Adanalılara teşekkür ediyorum. Eşi Nuray Hanım’a da şöyle sesleniyor: Nurişim, kendine iyi bak. Üzülme, seni çok seviyorum!
Gerisi Salı akşamı Sözcü TV’de yayınlanan Günün Dosyası’nda...