KCK’nın yayın organı Fıratnews’de “PKK 12. Kongresini, 5-7 Mayıs tarihleri arasında Medya Savunma Alanlarında başarıyla gerçekleştirdi!” haberi yer aldı.

Kongrenin “Güney Kürdistan” olarak adlandırılan Irak’ın kuzeyinde gerçekleştirildiği söyleniyor. Eğer gerçekleştirildi ise!

Haber, KCK elebaşının çağrısı ile toplanıldığını ve kongrenin “52 yıllık tarihi mücadelenin tüm kahraman şehitlerini saygı, sevgi ve minnetle andı. Yurtsever halkımızı ve tüm demokratik sosyalist güçleri, başta şehitlerimiz olmak üzere 52 yıllık büyük mücadelenin ortaya çıkardığı tüm ulusal ve demokratik değerleri doğru sahiplenmeye, yaşamaya ve yaşatmaya çağırdı” çağrısı başlıyor.

Sırrı Süreyya Önder’in ‘şehit’ ilan edilip saygı ve minnetle anıldığını; alınan kararların da çok yakın zamanda paylaşılacağı yazıyor.

Son olarak da “İlk büyük şehidimiz Haki Karer yoldaş şahsında tüm kahraman şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyor, yurtsever halkımızı ve demokratik dostlarımızı her alanda kahraman şehitlerimizi anmaya ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için mücadeleyi daha da yükseltmeye çağırıyoruz!” diye bitiyor.

Bu haber, KCK’nın ideolojik olarak geri adım atmadığının açık delili değil midir?

Türkiye’de ve dünyada KCK elebaşı ile ilgili haberlerde hep ‘PKK lideri’ ifadesi kullanılıyor. Her şeyden önce bugün PKK diye bir örgüt var mı, yok mu ona bakmak gerekiyor!

1978’de Diyarbakır Lice Fis Köyü’nde kurulan PKK, 2002’de kendi fesih ederek KADEK oldu. 2003’te KADEK, kendini fesih ederek KONGRE-GEL oldu.

2008’de de KONGRE-GEL kendini fesih etti ve İran, Suriye ve Irak ayakları ile birleşerek KCK’ya dönüştü. Tüm bunların hepsi ayrı ayrı örgütlerdir! Görevleri, hedefleri ve etki alanları da her fesih sonrası değişmiştir...

PKK Türkiye’yi, PJAK İran’ı, PYD Suriye’yi ve KYP-KDP de Irak’ı parçalamak için kurulmuştur. 2008’den beri bu ülkeleri parçalayıp ardından kopan parçalar ile bir Kürdistan kurmak için KCK adı ile var olacaklar, biz de hala PKK’yı konuşacağız öyle mi?

Her şeyden önce bu gerçeğin konuşulması gerekir!

Gerek uluslararası kamuoyunda gerekse Türkiye’de PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamanın bir anlamı var mı? 2002’de kendini fesih eden bir örgütü, hala varmış gibi açıklamak herhalde gerçeği karartmaktan başka bir şey değildir!

Bölgede dört ülkeyi parçalayıp Kürdistan kurma hayali ile kurulan KCK konuşulmayacak ise PKK’yı konuşmaya gerek var mı bilemiyorum.

Ayrıca Türkiye, İran, Suriye ve Irak’ın sözde Kürdistan diye adlandırılan parçaları koparıldıktan sonra bu dört devlet, üniter devlet olarak kalacak mı sanıyorsunuz!

PKK kurulurken de tek bir etnik yapıya dayalı bir devlet kurmak için kurulmamıştır. Türkiye’deki her etnik yapıya bir devlet kurma fikri ile yola çıkmıştır.

Bugün KCK, Irak ve Suriye’de hedefine ulaştı. Irak yeni anayasa ile federalizme geçirildi. Yakında yeni Suriye’de de federasyon anayasası yapılacaktır. İran da Pezeşkiyan eli ile dışarıdan bir müdahaleye gerek kalmadan parçalanmaya gidecektir.

Türkiye’de ise PKK-KADEK-KONGRE-GEL ve KCK’nın düşman olduğu, Atatürk rejimi değiştirildiğine göre silaha pek ihtiyaç kalmamıştır.

Zaten tüm kesimlerin ortak vurgusu da KCK’nın Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi durdurduğudur!

KCK’nin diğer parçalarında ise silahlı güçler resmi güç olarak yer almaktadır. Yoksa bölgede KCK’nın silah bıraktığı falan yoktur!

Kurban Bayramı’na kadar kararların tartıştırılıp milletin hazırlanması devam edecek gibi gözüküyor. Ardından Ceza İnfaz Yasası ya da umut hakkı başta olmak üzere bazı anayasal değişiklikler gündeme gelecektir.

KCK elebaşı, 2014’te Irak Kürdistan Özerk Bölgesi Parlamento üyesi Heval Kwêstanî tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmişti.

DEM’in Sonbahar’daki kongresine kadar devam edecek olan bu dönem, 10 Aralık’ta Nobel Barış Ödülü ile sonlanır ise şaşmayın!

Ancak her ne olursa olsun, eninde sonunda konu yeni anayasaya gelecektir. Sonra da yeni Suriye’ye Barzani’nin federasyon modelini önerenler, Türkiye’ye de aynısını önereceklerdir!