Her ne kadar adı Londra Barış Konferansı olsa da aslında Osmanlıyı parçalamaya devam etme konferansıydı!
Almanlar hem Osmanlıdaki etkilerini kaybetmek istemiyor hem de İngilizlerin, Osmanlıyı işgal etmesini istemiyordu. Alman Dışişleri Bakanı Zagow, Osmanlının nüfuz bölgelerine ayrılmasını teklif etti. İngiltere’nin canına minnetti.
Aslında İngiltere’nin üç dönem başbakanlığını yapmış olan Lord Salisbury, İngiltere’nin Osmanlı politikası değiştikten sonra bu fikri ortaya atan ilk kişi idi. Lord Salisbury, Osmanlının İngiltere, Almanya ve Avusturya arasında paylaşılmasını, Almanya’nın son imparatoru Kayser II. Wilhem’e teklif etmişti...
Osmanlı kapanın elinde kalırcasına parselleniyordu! Çarlık Rusya’sına Anadolu’nun doğusu, İstanbul, Marmara ve Boğazlar nüfuz bölgesi olarak verilmişti. Fransızlara da bugünün Suriye’si nüfuz bölgesi olarak belirlenmişti.
Adalar ise Yunanistan’a bırakılacaktı. Çarlık Bozcaada, Gökçeada ve Semendere Adalarının Osmanlının elinde özel bir statü ile kalmasını dayatmıştı. İngiliz emperyalizmi dengeleri gözeterek hazırladığı formül ile adalar bizde kalmıştı. Bugün elimizde kalmaları bu tarihsel dönemin eseriydi!
Londra Barış Konferansı tüm gücü ile Osmanlıya saldırıyordu. Hürriyet ve İtilaf düşmandan medet ummaya devam ediyordu. Edirne’yi bırakın diyen İngiliz emperyalizmine tek söz bile söylemiyordu. Londra Elçisi Tevfik Paşa, İngiltere Dışişleri Bakanı Grey ile görüşmesi sonrası İstanbul’a şunları iletiyordu.
İngiliz emperyalizmi, Bulgaristan ile Osmanlı arasında Edirne’yi de içine alan bir bölgeyi tarafsız bölge yapılmasını savunuyordu! Her ne kadar Tevfik Paşa dirense de bir anlamı yoktu çünkü hükümetten çıt çıkmıyordu.
(Irak’ın uçuşa yasak bölgesi ya da dünyada bugünün ABD emperyalizminin yasaklı alan ilan ettiği her yer, dünün tarafsız bölgesine örneklerden birisidir!)
Konumuza dönersek Londra Barış Konferansı, hızla aleyhimize çalışıyordu. Ne acı ki 1 Ocak 1913’te, Hürriyet ve İtilaf hükümeti, Edirne ve batısındaki topraklarımızı vermeye razı oldu! Ancak bu sefer Bulgarlar Edirne’yi istiyordu bu da savaşın devamı demekti!
Almanya dahil İngiltere, Fransa ve Çarlık başta olmak üzere emperyalizm, Hürriyet İtilaf hükümetine 17 Ocak 1913’te bir nota verdi.
Edirne’deki dini kurumlara saygıyı teminat ettiklerini söylüyorlardı! Aynı zamanda aba altında sopa göstermeye de devam ediyorlardı. Osmanlı barışa evet demez ise hem başkent İstanbul hem de doğudaki topraklarının tehdit altında olacağını açıkça ifade ediyorlardı.
Aslında İngiliz emperyalizmi, Edirne’nin Bulgarlara, Akdeniz’deki tüm adalarının da kendilerinin kararına bırakılmasını istiyordu! Midye-Enez hattının sınır olarak kabul edilmesinin şartını da koşuyorlardı!
Tehlike çok büyüktü! İttihat ve Terakki’nin önemli ismi Talat Paşa, harekete geçmişti. İstanbul başta olmak üzere önemli şehirlerde gizli toplantılar yapıyordu. İttihat ve Terakki’nin en sağlam kadroları, gizli bir şifre ile İstanbul’a çağrılıyordu! Talat Paşa, bu kötü gidişe dur demek için Babıali Baskınına hazırdı...