AKP’li Cumhurbaşkanı’nın masasında bir dosya bekliyor...

Bekliyor dediysem üç gündür filan değil, 9 aydır bekliyor!

O dosya adalet Bakanlığı’ndan gönderilmişti ve içinde 28 Şubat kumpası ile hüküm giyip zindana atılan ve bugün hesabıyla tam 913 gündür içeride hastalıklarla boğuşan komutanların isimleri, yaşları ve Adli Tıp Kurumu’nun cezaevinde kalamayacaklarını anlatan raporu bulunuyordu!

Önce bu isimleri bir kez daha hatırlatayım:

- Orgeneral Çetin Doğan (1940 doğumlu 84 yaşında)

- Orgeneral Fevzi Türkeri (1941 doğumlu 83 yaşında)

- Korgeneral Yıldırım Türker (1941 doğumlu 83 yaşında)

- Tümgeneral Cevat Temel Özkasnak (1945 doğumlu 79 yaşında)

- Tümgeneral Erol Özkasnak (1946 doğumlu 78 yaşında)

Hepsinin çeşitli ve ciddi hastalıkları mevcut. Aileleri bunu duyurabilmek için başvurmadık yer bırakmadı, hepsi kulak ardı edildi... Derken 85 yaşındaki Korgeneral Vural Avar hapiste hayatını kaybetti. Hasta ve yaşlı olduğu biliniyordu. Ayrıca ileri derecede demans hastasıydı. Hücrede bir dakika bile kalmaması gerekiyordu ama ahh o intikam hıncı yok mu, işte o hınç Vural Paşa’yı ölüme sürükledi!

Kamuoyunda büyük tepki yaratan bu ölümün hemen ardından 2 Adalet Bakanlığı bir genelge yayımladı. Bakın ne yazıyordu o genelgede:

- TC Anayasası’nın 104. maddesinin 16. fıkrasına göre sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak görev ve yetkisi cumhurbaşkanına aittir.

Bakanlık bununla da yetinmiyor, “Cumhurbaşkanlığı makamına gecikmeksizin eksiksiz sunulabilmesi amacıyla”, hasta ve yaşlı mahpusların Adli Tıp’a sevk edilmesi uyarısında da bulunuyordu.

- Bu da vakit geçirmeden yapıldı...

O yetki kimlere uygulandı?

Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu generallere ayrıntılı bir sağlık taraması yaptı.

Yapılan incelemeler sonucunda 5 generalde de sürekli hastalık ve kocama halleri tespit edildi. Raporlar vakit geçirmeden savcılıklara gönderildi. Doktorlara göre de 5 general hapiste kalamazdı. Bu hastalıklardan bir örnek vereyim, işte Çetin Doğan’ın raporu:

- Diabetes mellitus (kanser), hipertansiyon, koroner arter hastalığı, opere romber dar kanal, sağ peroneal sinir hasarı, sağ düşük ayak, işitme kaybı. Doğan için oybirliği ile “hastalık ve kocama hali” raporu verildi.

Devam etmeden önce, Cumhurbaşkanı’nın aynı süreçte üç hükümlü için kullandığı af yetkisini paylaşayım:

- Mezar evlerde günahsız insanları işkenceyle öldüren Hizbullah davası sanığı 71 yaşındaki Mehmet Emin Alpsoy’un, Saadet Partili sandık görevlilerini katleden 75 yaşındaki Hacı Sülük’ün, Sivas’ta yazarları diri diri yakan 75 yaşındaki Hayrettin Gül’ün hapisliklerini hasta ve yaşlı diye büyük bir hızla sonlandırdı!

Ayrıca, Cumhurbaşkanı’nın attığı imza sadece takdir ve yetki kullanmak değil, aynı zamanda görevini yapmaktı! Verilen raporlar mahkumun cezaevinde kalamayacak hastalıkları olduğunu, kocama hali bulunduğunu ortaya koyuyorsa Cumhurbaşkanı’nın “hayır” demesi mümkün değildi. O da zaten yukardaki örneklerde bu uygulamaya imza atmıştı...

- Ancak Cumhurbaşkanı, aynı durumla karşı karşıya olan generaller için imza atmadı!

Tarih Baba’nın kara kaplı defterine geçmek!

Bu yalnızca bir takdir meselesi değil, aynı zamanda görev meselesi...

Bu kadar yokuşa sürmenin, bu denli katılığın tutarlı bir gerekçesi olması mümkün mü?

Bir dakika bile hücrede kalmaması gereken komutanların raporlarını içeren dosya 9 aydır masada bekliyor! Peki neden? Bu soruları sorduğunuzu duyar gibiyim... Nedeni aslında çok basit.

- İntikam hırsı!

Cumhurbaşkanı siyasi olarak yakınlığı olan katilleri bile affederken, ciddi hastalıklarla boğuşan generalleri görmezden geliyor... Bu nasıl bir duygudur, bilmekten acizim açıkçası. Ancak çok iyi bildiğim bir başka şey var:

- Cumhurbaşkanı, kişisel intikam duygularıyla mahkumları cezaevlerinde ölüme terk eden bir insan olarak tarih babanın kara kaplı defterine geçer...