AKP Şanlıurfa İl Kongresi’ne katılan “fanatik Erdoğancı” İbrahim Tatlıses, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Biz ölene kadar sizinle birlikteyiz. Önümüzdeki dönem cumhurbaşkanlığına var mısınız, yok musunuz? Bu sözü alalım” demiş... O da, “Sen varsan, varım” cevabını vererek yeniden aday olacağını açıklamış...
Vay be!
İbo’ya bakın; meğer ne kadar önemliymiş!
Koskoca Türkiye’nin kaderi onun ağzından çıkacak söze bağlıymış...
Yani muhaliflerin, Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarını bitirmek için önce İbo’yu siyaset dışına itmeleri gerekiyormuş!
★★★
İbo bir yana... Yasal ve anayasal olarak en fazla iki kez seçilme olanağı olmasına rağmen, üçüncü seferdir o koltukta oturan Cumhurbaşkanı Erdoğan, neden dördüncü kez için şimdiden şaka yollu da olsa “adaylık” açıklıyor?
Tam 22 yıldır iktidarda...
Bu 22 yılda A’dan Z’ye ülkedeki herşeyi değiştirmedi mi?
İktidar olmanın gücünü “hep ama hep” tek başına kullanmadı mı?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen garabete geçtiğimiz günden bu yana ülkeyi tek başına yönetmiyor mu?
Yapamadıklarını yapmak için, önünde dolu dolu üç buçuk yıla yakın bir süre daha bulunmuyor mu?
O zaman neden bir “beş yıl” daha istiyor?
Yapmadığı ya da yapamadığı “şey” ne?
★★★
Keşke bu son sorumun yanıtı, “Her şeyi yaptı. Yapmadığı bir şey kalmadı” olsaydı...
Ama değil.
Henüz yapamadığı çok önemli bir şey kaldı:
Kendi deyişiyle, “Nas var, nas!”
Sadece ekonomiyi değil, devleti “nas”la... Yani şeriatla yönetmek kaldı!
★★★
Ne diyordu demokrasi için?
“Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.”
“İstediği durakta ne varsa”; işte, Erdoğan’ın henüz yapamadıkları da onlar!
Evet; o tramvayla çok yol kat etti, çok dağ tepe aştı, viyadükten geçti...
Engelleri bir bir yok etti.
Tek yapacağı şey kaldı:
Hedefe varıp, tramvayı yakmak!
O günden önce de gücünü kaybetmek istemiyor. Bunun için her şeyi yapabilir. Değil dördüncü kez, onuncu kez bile kendisini seçtirebilmenin yollarını arar! Önemli olan bu “yolculuk”ta kendisini destekleyen yüzde 15-20’lik kesimin dışında kalan siyasetçilerin, aydınların, hukukçuların, gazetecilerin, bilim insanlarının, cumhuriyet ve demokrasi yanlısı seçmenlerin artık “trenden inme zamanının geldiğini görmesi...”
★★★
Peki; bu mümkün mü?
Bu sorunun yanıtını siz verin!
Altın Ahududu!
Daha iki yıl önce çoğulcu parlamenter sisteme geçmek ve Erdoğan’ı iktidardan indirmek için her fırsatta yemin eden Meral Akşener, gazeteci Erdal Sağlam’ın iddiasına göre Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapılacakmış...
Keşke ABD Başkanı’nı indirmek için yemin etseydi; belki o zaman o ülkeye başkan yardımcısı olurdu...
ABD demişken... Oscar ödüllerinin dışında bir de Altın Ahududu Ödülleri vardır. Oscar’ın tersine, “en kötü, en gereksiz” filmlere verilir.
Türk siyaseti için de bir “Altın Ahudu Ödülü” veriliyor olsaydı; o ödülün ilkini kayıtsız şartsız Meral Hanım’ın alması gerekirdi..
GÜNÜN SORUSU
İktidarın CHP’li belediyeleri “silkeleme” operasyonu tüm hızıyla sürüyor. Dün de Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, rüşvet alma suçlamasıyla gözaltına alındı. Sorum CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e:
Adamlar göz göre seçmenin iradesini yok sayıyor... Siz kırmızı kart sallayarak muhalefet yaptığınızı sanmaya devam mı edeceksiniz?
Linç girişimi!
“Kadına şiddet”ten, “kadınlara toplu şiddet” aşamasına geçtik.
Bazı erkekler baktılar ki tek tek kadın dövmek kendilerini kesmiyor; toplu dayak safarisine başladılar.
Olayı duydunuz mu bilmiyorum:
Bingöl’de oynanan Hentbol Kadınlar 2. Lig G Grubu karşılaşmasında, Şanlıurfa Güneşin Çocukları Spor Kulübü ile Bingöl Spor Lisesi Spor Kulübü karşı karşıya gelmiş.
Bingöl Spor’un tur atlaması için kazanması gerekiyormuş.
Ancak maç berabere bitmiş ve tur atlayan Şanlıurfa ekibi olmuş...
Sen misin Bingöl’ü eleyen; yüzden fazla Bingöl taraftarı sahaya girmiş ve konuk takımın oyuncularını evire çevire dövmüş.
Kızlar soyunma odalarına kaçarak canlarını zor kurtarmış.
★★★
Olaya karışanlara da seyirci kalanlara da binlerce kez yazıklar olsun!
Bunun adı “kavga” veya “dayak” falan değil; düpedüz linç girişimidir ve yargılaması da buna göre yapılmalıdır!