ABD Ankara Büyükelçisi Barrack’ın, mayıs başında Ankara Esenboğa Havalimanı’na indiğinde “atalarımın topraklarındayım” diye başlayan açıklamalarının gerçekçi bir yanı yok.
9 Haziran 2025’te “İdari ve mali yetkinin yerele devri” başlıklı yazımda Osmanlı ile ilişkisinin olmadığını yazmıştım. Aynı dönemde Lozan ve Sevr’den bahsederken de “Kürtler için bir dizi aksiliğe yol açtı” da demişti.
Lozan Barış Antlaşması için “yüz yıl öncesi sorun” diyen Barrack şimdi de bölgemiz için Osmanlı millet sistemi diye Osmanlıda var olmayan bir sistemi önerdi!
Geçen hafta İzmir’e giden Barrack, “Benim için İzmir, Yahudilerin, Müslümanların, Hıristiyanların bir arada yaşadığı, bu toplulukların harmanlandığı bir örnek” ve “Bu tüm dünyada ve Ortadoğu’da olması gereken bir durum” dedi.
“Bence Türkiye, tüm bunların merkez noktası olabilir, Suriye’de gördüğünüz üzere. Suriye’de olanların büyük bir kısmı, Türkiye ve liderliği sayesinde gerçekleşiyor” diye devam etti.
Bunlar bilindik şeyler ancak Barrack’ın “İsrail’in yeniden tanımlanması gerekiyor, şu an yeniden tanımlanma sürecinde. İsrail ile İran arasında yaşananlar, hepimiz için, ‘süre doldu, yeni bir yol açalım’ deme fırsatı. Bu yolun anahtarı Türkiye” cümlesi ise hiç kimsenin dikkatini çekmedi.
Barrack İsrail’in yeniden tanımlanması gerekiyor derken aslında yeni bir devlet kuruldu bunu herkes tanımalı diyor! Anahtar da Türkiye imiş!
Diğer yandan Osmanlıyı kapitalist ve emperyalist bir devlet görürsen millet sistemi var zannedersin! Kaldı ki Osmanlı egemen olduğu topraklarda kendi emrine girecek birini bulur ve görevlendirir. Hangi dinden hangi etnik yapıdan olduğunun önemi yoktur.
Ayrıca Osmanlıdaki etnik yapıları millet kabul edersen de millet sistemi var zannedersin! Bir topluluğa millet diyebilmek için o topluluğun beraber yaşamaya arzusu ve ortak bir ideal etrafından toplanması gerekir. Osmanlıda bu toparlanma, Çanakkale Savaşı ile başlamış ve Atatürk devrimi ile millet olunmuştur. Barrack, feodal devletler ile ulus devletleri ayırt edemediğinden değil BOP’un gereği böyle konuşuyor.
Barrack’ın açıklamalarından, ABD’nin bölgede İran karşıtı bir ümmet oluşturma fikrini çıkarmak ise hem öngörüsüzlük hem de BOP’u gizlemektir! “Lozan ve parçalanmış Suriye” başlıklı yazımda değindiğim gibi Barrack, BOP için buradadır.
Son olarak Gazze’ye de değinen Barrack’ın açıklamalarını önemseyenlere bir tavsiyem olacak. Vatanın bütünlüğü milletin birliği için TBMM’de canını veren Saadet Partisi Milletvekili merhum Hasan Bitmez’in, Gazze için yaptığı o tarihi konuşmasını bir daha dinlesinler!
Gündemde yeni anayasa ve CHP’li belediyelere operasyonlar varken Barrack’ın açıklamaları tesadüf değildir. Açıklamaları, öneriden daha çok Türkiye’yi ve bölgeyi yeniden şekillendirme çalışmasıdır.
Hankendi Zirvesi
SSCB, II. Dünya Savaşı’ndan en güçlü ülke olarak çıktı. 1953’te Krusşçev ile devrimin geriye dönüşü başlayınca da antiemperyalist cephe parçalandı. Kruşçev ile başlayan Sovyet emperyalizmi, Macaristan’dan Almanya’ya, Küba’dan Afganistan’a kadar geniş bir alana yayıldı. ABD ise emperyalizmin başı olmak için gözünü SSCB’nin yerine dikmiş, Çin ile iş birliği yapmaya çalışıyordu.
İşte bu dönemde, bölgedeki bu emperyalist yayılmacılığı tehlike olarak gören Türkiye, İran ve Pakistan iş birliğine girdiler. ECO/Ekonomik İşbirliği Teşkilatı adı ile kurulan birlik, her alanda işbirliğini hedefliyordu. Merkezi Tahran’da bulunan örgütün 17. Zirvesi 3-4 Temmuz’da Azerbaycan’da yapıldı.
SSCB’nin parçalanmasının ardından kurulan Orta Asya ülkelerinin de üye olduğu birlik, Azerbaycan’ın Hankendi şehrinde toplandı.
Rusya -Azerbaycan arasında yaşanan gerilimin gölgesinde başlayan zirvenin hemen öncesinde Rusya Afganistan’ı tanıdı. Taliban Afganistan’ını tanıyarak “Ben buradayım” mesajı verdi.
Dün dünyanın en tehlikeli emperyalist yaklaşımına karşı kurulan ECO, bugün ne yazık ki ABD emperyalizminin güdümünde ilerliyor.
ABD’nin, Rusya’nın Kafkaslardaki gücünü kırmayı ve Çin’i hedefleyen bu çalışmaya karşı Putin’in yapabileceği bir şey yok.