ŞAŞIRDIM

Milli atıcımız bu saldırıyı hak etmedi

Hafta içinde sosyal medyada şaşırtıcı bir fotoğraf yayınlandı.

Olimpiyatlardaki gururumuz Yusuf Dikeç Erdoğan’ın tetikçi trollerinden Furkan Bölükbaşı ile yan yana duruyor, her ikisi de Dikeç’in ünlü tek eli cebinde atış yapan pozunu vermişler.

Dikeç’i Furkan Bölükbaşı gibi Atatürk düşmanı, Erdoğan tetikçisi ile birlikte görenler çok öfkelenmişlerdi.

Tepki Furkan Bölükbaşı isimli trole değil Yusuf Dikeç’e yönelikti.

Temel eleştiri cümlesi şuydu;

“Gurur abidesi olan bir ismimiz nasıl olur da Furkan Bölükbaşı gibi biri ile poz verir?”

Sosyal medya kullanıcılarına göre bu fotoğraf 29 Ekim resepsiyonunda çekilmişti.

Ancak birkaç tuhaflık vardı.

Birincisi, Furkan Bölükbaşı isimli tetikçi trolün twitter hesabında eli cebinde ateş eder gibi bir fotoğraf var ama yanında Yusuf Dikeç yok.

İkincisi Yusuf Dikeç’in resepsiyonda çekilmiş bir fotoğrafı var ama bu fotoğraftaki kravat ile yine resepsiyonda çekildiği söylenen fotoğraftaki kravatla aynı değil.

Muhtemelen Furkan Bölükbaşı’nın ekibinden biri ikisinin fotoğrafını yan yana getirerek paylaşım yaptı.

Peki niye?

Niyesi çok basit.

Furkan Bölükbaşı isimli tetikçi trol bu tür numaralar yaparak tepki topluyor ve ağır hakaretler yiyor.

Ama umurunda değil çünkü hepsi için dava açıyor ve uzlaştırma yoluyla dünyanın tazminatını kazanıyor.

Bu nedenle uyarmak istiyorum;

Furkan Bölükbaşı ve benzeri troller sırf tazminat alabilmek için tahrik edici paylamışlar yapıyorlar.

Herkes akıllı olsun, gülsün geçsin bunlara ve altına asla yorum yazmasın.

Oyunları ellerinde patlasın.

ACAİP YAZILAR

Kızlarımıza mı oğullarımıza mı sahip çıksak?

Size sosyal medya hesabıma gelen bir yazıyı sunmak istiyorum.

Yazarı sadece “Gülşen” yazmış yazının sonuna.

Haklı bir isyanı var, diyor ki “Kızlarınıza sahip çıkmak yerine oğullarınıza sahip çıksanız daha iyi omaz mı?” diyor.

Gelin birlikte okuyalım, kararı siz verin;

Bunca yıl “Kızlarınıza sahip çıkın kötü yola düşmesin” dendi.

Yanlıştı “Oğullarınıza sahip çıkın” denmeliydi.

Kızların hayatını karartan kim mi?

Çapkın oğlum...

Aslan oğlum...

“Kadın dediğin elinin kiri” diye destekleyen ailelerin oğullarıdır.

Oğullarınıza sahip çıkın!

Adam gibi adam yetiştirin.

Başkasının;

+ Namusunda

+ Hayatında

+ Bedeninde  gözü olmasın...

Siz hiç dört yaşındaki bir erkek çocuğuna tecavüz eden 40 yaşında bir kadın gördünüz mü?

Ya da boşanmak istiyor diye yol ortasında gırtlağı kesilen bir adam.

Nişan attı diye yüzüne kezzap fırlatılan bir erkek gördünüz mü?

Hislerine karşılık vermiyor diye defalarca bıçaklanan bir erkek gördünüz mü?

Önce tecavüz edilip sonra dağda yakılan bir adam gördünüz mü?

Sevgilisini terk etti diye pompalıyla vurulan bir adam gördünüz mü?

Kızlar tarafından tecavüz edilip plazanın 25. katından aşağı atılan bir erkek gördünüz mü?

Her gece içip içip kocasını döven bir kadına rastladınız mı?

Para için kocasını pazarlayan bir kadın var mı?

İnek gibi böğürenlere sesleniyorum. Oğullarınızı düzgün yetiştirin ve oğullarınıza sahip çıkın.

Ahlak mahrumu erkekleri “Evlenir düzelir” dediğiniz kızlar çekiyor. Sizin veremediğiniz ahlak, vicdan, hürmet öğretileri sonradan aşılanmıyor.

Bunca yıl “Kızlarınıza sahip çıkın kötü yola düşmesin” dendi. Ama yanlıştı.

Oğullarınıza sahip çıkın denmeliydi.

Adam gibi adam yetiştirin, kızların namusunda, hayatında, bedeninde gözü olmayan...                                                                             

Biz kızlara hep şey öğütlendi “Gece dışarı çıkma, başın eğik yürü sağa sola bakarak yürüme, çok açık giyinme biraz düzgün giyin, erkek arkadaşın olamaz, onu yapamazsın, şöyle diyemezsin” diye.

Neden? Çünkü biz bir kızız. Hiçbir şey yapamayız. Dizlerimizi kırıp oturmalıyız evimizde.

Peki o kıymetli oğullarınıza gelince iş neden değişiyor?

Erkek sevgili yapar, babası “Aferin oğlum” der.

Oğlan gece dışarı çıkabilir, her haltı yapabilir neden? Çünkü o bir erkek.

Kızlarınıza sahip çıkın demek yerine oğullarınıza biraz sahip çıkın. Küçükken vermediğiniz o terbiye yüzünden evet artık geceleri değil gündüz bile dışarı çıkmaya korkuyoruz.

Kızları okutmak istemezsiniz, “Okuyup da n’apacak?” dersiniz. Ama eşiniz hastalandığında “Kadın doktor yok mu? O baksın” demeyi iyi bilirsiniz.

Unutuyorsunuz, sizi 9 ay karnında taşıyan da bir kadın, başınızda bekleyen, önünüze bir tabak yemek koyan, çamaşırlarınızı yıkayan da bir kadın.

Bir gün bizim de arkamızdan ağlayabilirler, bir gün bizimde tabutumuzu sadece kadınlar taşıyabilir. Bir gün bizi de yakabilirler. Bir gün bizim de katilimiz tekrar dışarıda özgürce gezebilir. Her an her şey olabilir.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Son kullanma tarihi geçmiş iktidar

Bu hafta gazeteci Erdem Beliğ Zaman’ın gönderdiği “iğnelemeler” yine harika.

O halde zaman yitirmeden okuyalım;

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, PKK’nın TUSAŞ’a yaptığı terör saldırısı için iyi çalışılmış dedi. Sayın Başkan, teröristler iyi çalışırken siz her zamanki gibi sınıfta kaldınız!

★★★

HÜDAPAR Genel Başkan Vekili Şehzade Demir; Kandil, DEM Parti ve İmralı üzerinden yürütülecek bir müzakerenin sonuç getirmeyeceğini ifade etmiş. Bu beyan bana bir oyunu hatırlattı: ABD ekmiş, Erdoğan yetiştirmiş, Bahçeli pişirmiş, DEM Parti toplamış; HÜDAPAR da hani bana, hani bana demiş!

★★★

Destekçilerine göre sayın Devlet Bahçeli bir oyun kuruyormuş. Amenna! Hazin açıklamasından sonra önce suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı, sonra diğer bir suç örgütü lideri Kürşad Yılmaz ile bir araya gelmiş. Bana oyun arkadaşlarını söyle, size kim olduğunu söyleyeyim!

★★★

AKP’li eski bakan Fatma Betül Sayan’ın kız kardeşi Ayşe Hilal Sayan Koytak, Bahreyn Büyükelçisi olmuş. Erkek kardeşleri Fatih Sayan, Bilim Teknolojileri Kurumu Başkanı, kız kardeşleri Sümeyye Sayan’sa geçtiğimiz dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclis üyesiydi... Onlara sorsan, “Allah yürü ya kulum..”, demiştir; ama hakikatte bunlar uçmuş!

★★★

Taylandlı sosyal medya fenomeni Natthamon Khongchak, ülkesinde 60 milyon dolarlık bir vurgun yaptıktan sonra Endonezya’ya kaçmış. Burada sahte kimlikle pasaport istemiş. Endonezya millî marşını okuyamayınca foyası meydana çıkmış, kimliği iptal edilmiş! Dolandırıcı mıdırlar bilmem ama Türkiye Cumhuriyeti millî marşını şu Meclis’teki milletvekillerine sorsak okuyabilirler mi acaba? Eğer okuyamazlarsa onların da kimliklerini iptal etmek icap etmez mi?

★★★

Cumhuriyet Bayramımızı İBB, Hadise ile; Ankara Büyükşehir Belediyesi Ebru Gündeş ile kutladı. Harikulade (!) ama eksik kalmış! Yiğit Bulut’la, Rasim Ozan Kütahyalı’ya da Cumhuriyetin faziletlerini anlatan birer konferans tertip ettirmeliydiler!

★★★

Mardin Artuklu Üniversitesi’ndeki yemekhanede, öğrencilere son kullanma tarihi geçmiş tavuk yedirildiği belirlenmiş. O ne ki; tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da senelerdir son kullanma tarihi çoktan geçmiş bir iktidar yedirmeye çalışmıyorlar mı?

★★★

Muhalif olanın bu hukukta görün;

Teröristle konuşması suç sayılır..

Fakat iktidar ortağı en başına,

Konuş âleme der yasalar bayılır!

ÇOK GÜLDÜM

Dört fıkra ile güzel pazarlar

Bu hafta yine Yıldırım Tuna’dan elbette 4 fıkra birden geldi.

Birlikte okuyalım;

Politik Fıkra

Köylü eğri büğrü toprak yolda gürültülü traktörüyle ilerlerken, takım elbiseli bir adamın köyün girişindeki hayvanların su içtiği yalaktan suyu tek eliyle ağzına doğru çarptırarak içmeye çalıştığını görmüş. Hemen camı açıp “İçmen len o suyu.. Su solucan ve hayvan tersi ile dolu!” diye bağırmış. “Nee?..” diye cevaplamış adam, “Ben Bakanlıktan geliyorum, vergi müfettişiyim, köyünüzdeki vergi kaçaklarını tek tek tespit etmeye geldim, motor gürültüsünden de seni duyamıyorum, bir şey diyeceksen bağırarak söyle!” Köylü traktörün kontağını kapatmış, “Öle tek elinle o suyu içemen beyim” demiş, “Çantanı dizlerinin arasına sıkıştır, iki elini kullan da kana kana iç!”

Damak tadı

Adam, damak tadına son derece düşkün bir tatbilir, Milli Park’a gizlice girip dünyada birkaç tane kalan Akbaşlı Kaya Kartalı’nı günlerce süren takiple yakalamış, tadına bakmak için tüylerini yolup temizlemiş, odun ateşinin üzerinde kızartıp yerken Milli Park Polisleri baskın yapıp adamı tutuklamışlar.

5 yıl hapis ve müthiş bir para cezası istemi ile dava başlamış, adamın avukatı müvekkilinin yolunu kaybettiği için ölümle burun buruna kalmasından dolayı böyle bir şeyi bilmeden ve de mecburen yapmak zorunda olduğunu savunmuş.

Bu savunma karşısında hâkim yumuşamış, “Sizin bu özel kuşun durumunu bilmediğinize inanmaya başlıyorum ve size ceza vermeme taraftarıyım” demiş ve sanık kürsüsüne doğru eğilip alçak bir sesle “Ama benim özel bir merakım var, damak tadıma çok düşkünüm, farklı şeyler tatmayı da severim, acaba o Akbaşlı Kaya Kartalı’nın tadı nasıldı?”

“Şeyy efendim” diye cevap vermiş adam, “Valla biraz Benekli Puhu, biraz Kelaynak ile Amazon İmparator Papağanı arasında nefis bir tadı vardı.”

Sarhoş Koca

Eve geç ve sarhoş gelen yaşlı adam kendisini karısına affettirebilmek için cilvelere başlamış. Bir müddet sonra da durup fısıldamış “Hanımefendi? Ne bu sertlik? Çok gerginsiniz ve tüyleriniz diken diken. Bu gece isteksiziz herhalde” diye. Odanın karşı köşesindeki yataktan karısının sert sesi duyulmuş “Sersem. On dakikadır halının üzerinde debelenip duruyorsun, zıbar da yat hemen.”

Berber mi?..

Adam koşarak mahalledeki kahveye dalmış, “Bizim Muammer’i tutukladılar!” demiş “Hangi Muammer?” diye sesler yükselmiş içeriden, “Sokağın köşe dükkandaki berber Muammer yahu.. Uyuşturucu satıyormuş, onun için tutukladılar.” “Yahu yaşadıkça neler öğreneceğiz?.. Ulan adamı gerçekten tanıdığımı sanıyordum ama yanılmışım” demiş yaşlı adamlardan biri, “Yedi yıldır müşterisiyim, berber olduğunu şimdi öğreniyorum, iyi mi?”