ANALİZ

APO’yu Meclis’e getirmekten vazgeçti

Terör örgütünün ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum lideri Abdullah Öcalan’ın Meclis’e gelip konuşma hayali nihayet son buldu.

Zaten konuşacak mıydı?

Bana göre hayır.

İlk günden beri bunun olmayacağını anlatmaya çalıştım.

Sonunda fikrin sahibi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bundan vazgeçtiğini açıkladı dün.

Abdullah Öcalan’ın PKK üzerinde bir etkisi kalmadığını anlatan Bahçeli PKK’nın da Amerikan uşağı olduğunu söyledi.

Oysa Erdoğan ile görüşmesine kadar “sözlerinin arkasında olduğunu” söylüyordu MHP genel başkanı.

Şimdi ne oldu da PKK’nın Amerikan uşağı olduğunu ve Abdullah Öcalan’ın örgüt üzende bir etkisi kalmadığına hükmetti.

Devlet Bahçeli PKK ile Amerikan ilişkilerini bugüne kadar bilmiyor muydu?

Bilmemesi mümkün mü?

Erdoğan ile görüşmeye kadar sözünün arkasında olan Bahçeli ne oldu da yine 180 derece dönüş yaptı acaba?

Devlet Bahçeli muhalif medyadan da yakındı dünkü konuşmasında.

Erdoğan ile arasında görüş ayrılığı olduğunu ileri sürenleri “fitnebaz” olarak niteledi.

Tamam da bu “fitnebazlar!” durup dururken bir görüş ayrılığı olasılığından söz etmedi ki.

Bahçeli partisinin resmi sosyal medya hesapları üzerinden garip mesajlar vermedi mi?

Yalnızlığını vurgulamadı mı?

“Vakit tamamdır” ne almama geliyor, bunu açıkladı mı?

Sarayda “kabul edileceği!” güne kadar “söylediklerimin arkasındayım” diyen Bahçeli ne oldu da PKK’nın Amerikan uşağı olduğuna karar verdi ve Apo’yu Meclis’e getirip konuşturma fikrinden vazgeçti acaba?

Bu durumda “Bahçeli Erdoğan’la görüşmesinden isteğini aldı” yorumları yapanlar haksız mı olacaklar?

Ama şunu da yazmalıyım.

Yandaş medya Bahçeli’nin dünkü konuşmasından sonra “Cumhur ittifakında çatlak yok, Bahçeli noktayı koydu, ittifak büyük güçle devam ediyor, yalancıların maskesi düştü” türü yorumlar yaptılar.

Ama kimsenin kuşkusu olmasın, Bahçeli belli ki günün koşullarına göre davranarak U dönüşü yapmış gibi görünüyor.

Aralarındaki pazarlık neyse, şimdilik durum halledilmiş gibi görünebilir.

Sanki ortada hiçbir sorun yokmuş gibi bir algı yaratılmak istenebilir.

Ama Bahçeli’yi gelecek hafta yine bambaşka bir tuhaf çıkışla karşımızda görürsek şaşırır mıyız?

Hayır.

Asla şaşırmayız.

Kişisel kanaatim Bahçeli’nin yakın bir gelecekte mutlaka bir şey yapacağı yönünde.

ÇOK GÜLDÜM

Rifat Serdaroğlu’ndan çok komik sorular

Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu hemen her gün tıpkı bir gazete yazarı gibi makaleler yazıp sosyal medyasından paylaşıyor.

Son yazılarından birinin içinde pek çok soru vardı.

Sorular aslında Türkiye’yi hiç tanımayanlar için anlamsız hatta komik bile gelebilir.

Ama bu ülkede yaşayan insanlar için sorular çok anlamlı olduğu gibi cevaplarını da herkes biliyor.

O zaman şöyle yapalım.

Kendinizi Türkiye’ye yeni gelen ve bu ülke hakkında hiçbir şey bilmeyen birinin yerine koyun ve soruları okuyun.

Size de komik gelecek mi bakın bakalım;

-Anıtkabir’de, Erdoğan lehine tezahürat yapan 3 otobüslük güruh hangi devlet kurumunda çalışır?

-Sıfırlama, bir hırsızlık olayı mıdır yoksa yağmur-kar gibi bir doğa olayı mıdır?

-Sadece 14 ayar bir alyansı olan adam, kaç yılda ülkenin en zengin adamı olur?

-Reza Zarrab bir hayırsever midir yoksa bir casus mudur?

-Saatçi Zafer, piyanist midir yoksa eski Bakan mıdır?

-Boyunsuz Muammer ömrü boyunca memurluk yapmıştır. Bu eski bakanın oğlu, aylık kirası 20 bin avro olan bir saray yavrusunda oturuyorsa ve evinde 7 para sayma makinası, 6 adet para kasası varsa, bu çocuğa devirli Süper Loto mu, yılbaşı ikramiyesi mi yoksa Reza Zarrab mı çıkmıştır?

-Bakan Bağış her cuma günü, Google’dan okuyup ne sallar?

-Halk Bankası, halkın bankası mıdır, ayakkabı kutusu imalathanesi midir?

-Müslüman ülkelerden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyan biri var mıdır?

-Suriye politikamızı destekleyen bir tane Müslüman ülke var mıdır?

-Sürekli büyüdüğü söylenen ama halkı her gün fakirleşen ülke hangisidir?

-White Sea hangi coğrafyadadır?

- “Sel riski varsa, üst kattaki komşuya taşının” diyen başkan kimdir?

- “Ölmek, madencilerin kaderinde var” diyen başbakan kimdir?

- “Alkol içmeyin, yerine bol-bol üzüm yiyin” diyen uyanık kimdir?

-ABD’nin uzay mekiğini hangi tarikat üfürükle düşürmüştür?

-Hangi cemaat mensubu, Jet’e kafa atarak düşürmüştür?

-Ayağındaki donu, tankın egzozuna tıkayıp, tankı durduran ve o kalabalıkta kazaya uğrayan oğlan hangi cemaat üyesidir?

-Atatürk’e “Firavun” diyen yobazı evinde ziyaret eden paşa kimdir?

ŞAKA GİBİ

Bu yandaş medya saç baş yoldurur

Yandaş medyayı asla ciddiye almıyorum ama zaman zaman ülkeyi yöneten zihniyetin bunlara nasıl talimatlar verdiğini görmek için kısa aralıklarla izliyorum.

Dün yine denk geldim yandaşların en militan televizyonuna.

Ekrana bir maliye uzmanı çıkarmışlar, bir tahta koymuşlar, adam elindeki kalemlerle tahtaya birtakım rakamlar yazıyor.

Neymiş emekli, asgari ücretli, işçi ve memur ne zam alacakmış.

Adam güzelce hesaplıyor, işte enflasyon bu kadar, sözleşme payı bu kadar, enflasyon farkı bu kadar falan filan.

Sonra da her çalışan için bir maaş rakamı çıkarıyor.

Ancak öyle bir anlatıyor ki, sanki çalışanlar beklediklerinin çok üzerinde bir gelire kavuşacaklar.

Program boyunca dikkat ettim, pahalılıktan, alım gücünün çok düşmesinden, işçi, memur ve emeklinin ne mevcut ne yeni maaşlarla asla geçinemeyeceğinden tek kelime söz edilmiyor.

Sanki ülke güllük gülistanlık, Erdoğan da bir baba gibi halkına sanki ulufe dağıtacak.

Yatacak yeriniz yok yahu sizin.

YENİ ÖĞRENDİM

Trump yönetimi ile ilk kriz Hamas yüzünden çıkacak

Amerika’da başkanlık seçimini Trump’ın kazanması sarayda büyük sevinçle karşılanmıştı.

Saray ahalisine göre Erdoğan, Trump’la daha rahat konuşabiliyordu. Aynı dili kullanıyorlardı, Biden yönetiminin nobran tavrından kurtulacaktı Türkiye.

Ama bu sevindirik hal birkaç gün sürdü ancak.

Çünkü Trump’ın yeni kabinesi şekillenmeye başladı.

Hükümet içinde yer alacak bazı kişilerin Türkiye’ye değil, Erdoğan’a şahsi öfke duyan isimler olduğu ortaya çıktı.

Trump henüz yönetime gelmedi ama etkisi mevcut Amerikan yönetiminde de yansıdı.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı Hamas’ın yeni merkezinin Türkiye olacağı yönündeki haberleri yalanlayamayacaklarını belirterek “Bundan sonra Hamas ile ilişkiler aynı şekilde yürütülemez” açıklaması yaptı.

Dünyada Hamas’ın terör örgütü olduğunu kabul etmeyen birkaç ülkeden biriyiz.

Çok belli ki Trump göreve gelir gelmez Erdoğan’dan Hamas’ın terör örgütü olarak ilan edilmesini ve örgüt üyelerinin Türkiye’den çıkarılmasını isteyecek.

Erdoğan ve adamlarının bu talep üzerine nasıl bir manevra yapacağını şimdiden çok merak ediyorum.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

İsrail’le ticaret lafta bitirildi

Gazze olayları başladıktan bir süre sonra atılmıştı iddia ortaya.

İktidar bir yandan Gazze için gözyaşı dökerken, sokaklarda Cola dökme Starbucks kahvelerini basma eylemleri sürerken İsrail’le ticaret hiç kesilmeden aynen devam ediyordu.

Çoğu AKP’li Türk şirketleri İsrail’e akaryakıt, demir çelik, çimento, inşaat demiri, gıda ürünleri, giyecek, temizlik ürünleri göndermeye devam ediyordu.

İktidar önce sessiz kaldı bu haberlere.

Yandaş gazetecilere ise “Olur mu öyle şey, deli saçması. Bu nedenle cevap bile vermiyoruz” diyorlardı.

Ama sonunda mızrak çuvala uymadı, iktidar İsrail’le ticaretin devam ettiğini itiraf etti ve “Artık askıya aldık” dedi.

Oysa bu da gerçek değildi, ticaret hesapta durdurulmuştu ama gizlice devam ediyordu.

Ticaretin aynen devam ettiğinin ortaya çıkması üzerine çare kalmadı önce ticaret bakanı sonra da Erdoğan “İsrail’e hiç mal satılmıyor” açıklaması yaptı.

İktidar “Erdoğan açıklarsa iddialar kesilir çünkü korkarlar” görüşündeydi muhtemelen.

Bahçeli de bu kervana katıldı ve İsrail’e yasaktan sonra hiçbir şekilde “gümrükleme yapılmadığını” söyledi dün.

İşte anahtar bu “gümrükleme yapılmadı” kelimesi.

Gerçekten de İsrail’e gümrükleme yapılmıyor.

Filistin’e yapılıyor.

Ama mallar İsrail’e gidiyor.

Kanıtı ise basit.

İsrail’e yasaktan önce kaba hesapla 250 milyon, Filistin’e ise 5 milyon Dolarlık ihracat yapılıyordu.

Şimdi İsrail’e hiç ihracat yok, Filistin’e ise 255 milyon Dolarlık mal gidiyor.

Ne oldu, Filistin bir anda büyük bir kalkınma hamlesi mi başlattı?