Kasım ayı ve yıllık bazda enflasyon oranları açıklandı...

Açıklandı, ancak aralarında uçurumlar bulunan üç ayrı oran ortaya çıktı, iyi mi! Önce “yerli ve milli” istatistik kurumumuz TÜİK açıkladı:

-Yıllık enflasyon oranı 61,98!

Beş yaşında çocukları bile kahkahalarla ağlatacak(!) bu oranı TÜİK’ten başka hesaplayacak olanın alnını karışlarım... Tesadüfe bakın ki, tam da işçilerin asgari ücret artışları zamanına deyim yerindeyse “cuk oturuyordu”... Doğal olarak yiyen olmadı tabii!

İşadamlarının örgütü İstanbul Ticaret Odası (İTO) bile TÜİK’ten çok daha insaflıydı: onların verdiği oran şöyleydi:

-Yıllık enflasyon yüzde 73,89!

Yani neredeyse TÜİK’in 12 puan üstündeydi... Ancak turpun büyüğü hala heybede; bağımsız akademisyenlerin kurduğu ENAG, sokaktaki yurttaşın “işte budur” diyeceği rakamı yapıştırıverdi:

-Yıllık enflasyon 129,27!

ENAG’ın duyurduğu oran, TÜİK’i ikiye katlıyor, üzerine de beş puan daha ekliyordu! Bu rakamları yan yana koyan işçisi, emeklisi yurttaşlar ne düşünmüştü acaba? Benim bir fikrim var tabii, büyük olasılıkla şöyle düşünmüşlerdir:

-Bunlar bizim aklımızla alay ediyor, bizi düpedüz “salak” yerine koyuyorlar!

Tanrı’nın günü market market dolaşan, uçuşan zamların arasında aklını yitirecek hale gelen bu insanlar haksız mı? Tabii ki hayır! TÜİK’in harikalar yaratan “uzmanlarından” çok daha iyi görüyorlar, biliyorlar enflasyonun gerçek durumunu...

Zaten Türkiye emekliler Derneği (TÜED) Genel Başkanı Kazım Ergün, açıklanan resmi rakamların gerçeklerden çok uzak olduğunu belirterek TÜİK’e şöyle veryansın etti:

-TÜİK, Türkiye’nin gerçeklerinden kopmuş, şirazeden kaymıştır... Bu kurumun hesapları akıllara ziyandır!

Karanlıkta donarak boş gözleme devri!

Bu acıklı “kara komedinin” yaşandığı zaman diliminde olanlara bakalım önce...

CHP milletvekili Ömer Fethi Gürer, amansız kış şartlarına girdiğimiz şu günlerde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alpaslan Bayraktar’ın cevaplaması talebiyle şu soruyu yöneltti:

-2022 yılı ve 2023 yılı dönem sonu itibarıyla, borcunu ödeyemediği için doğalgaz ve elektriği  kesilen abone var mı?

Enerji Bakanı Bayraktar yanıt verdi:

-Bu yılın ilk 6 ayında borcunu ödemeyen 122 bin 987 abonenin doğalgazı, 69 bin 278 abonenin de elektriği kesilmiştir!

Aynı sıralarda, AKP’nin Meclis’e sunduğu torba yasada şöyle bir madde olduğu ortaya çıktı:

-İstanbul’a tayin edilen BDDK kurumu çalışanlarına 45 bin TL “Hayat hakkı”  ödenmesi...

Nasıl, şahane değil mi! Haa, bu arada müjdeli bir haber de yer aldı sayın medyamızda, o da şu şekilde:

-Kadıköy semt pazarında boş gözleme devri başladı. İçi dolu olan gözlemeler en az 50-60 liradan satılırken boş gözleme yalnızca 20 lira!

Hani derler ya “Yeme de yanında yat”, hadi gene iyisiniz...

Alacağınız ücrete bile dua edeceğiniz günler yakındır!

Kısacası, ekonomi uzmanları “Bunlar daha iyi günleriniz, hele yerel seçimler bitsin asıl acıklı günler o zaman başlayacak” konusunda hemfikir...

Ben, iktidarın kuyruğuna takılmayan, gerçekleri defalarca yazmaktan sakınmayan bir ekonomistin yakın gelecekle ilgili “kehanetlerinden” bir demet sunacağım sizlere, bakalım hangi günlere hazırlanmamız gerekiyor görelim. Karar yazarı İbrahim Kahveci’nin yazısının başlığı bile neler göreceğimizi ya da çekeceğimizi gayet net anlatıyor:

-Ücrete bile şükredeceksiniz!

Kahveci, öncelikle şöyle diyor yazısında:

-Genel seçimler öncesinde onlarca kez yazdım: Uygulanacak program bellidir fakat maliyetinin ne olacağına toplum karar verecektir...

Kahveci, yazısının devamında buna rağmen çalışanların önemli bölümünün, son derece düşük gelirlerine rağmen iktidarı desteklediğine dikkat çekerek şu dikkat çekici analizi yapıyor:

-Dikkat ederseniz ekonomi yönetimi ısrarla enflasyonun bir nedeninin yüksek ücretler olduğunu söylüyor.

Bana göre bu çok yanlış bir varsayım ama onlar da haklı... Çünkü vatandaş açlık sınırının altında ücrette bile REİS’lerine koştu. En düşük emekli maaşı 7500 lira ile dururken herkes REİS dedi.

O zaman yönetiminin düşük ücret için önünde bir engel yoktur. Toplumu daha da fakirleştirmek için önlerinde geniş bir alan mevcut.

Ama asıl mesele şudur: Önümüzdeki dönemde kemer sıkma sürecinde düşük ücrette bile iş bulmak zorlaşacaktır. Hatta 3-4 milyon civarı kişinin işini kaybedeceğini ben defalarca yazıyorum. (Seçimlerden önce yazdım)

Ekonomi yazarı Kahveci yaklaşmakta olan felaketi de şöyle açıklıyor:

Bakınız 2019 yılında kemer sıkma politikasında 2 milyon 252 bin lise ve altı eğitimli işini kaybetmişti.

Şimdi çok daha sert bir kemer sıkma politikası gelecek ve de artık dış politikada da feci şekilde sıkışmış durumdayız.

Ben derim ki ücretin düzeyine bakmayın ve işinize sahip çıkın. Çünkü Türkiye zombi şirketlerde dünya lideri. Yani batmak durumda şirketimiz çok fazla.

Artık düşük faiz ve ucuz emek bileşeni ile süren bu yalancı cennet bitiyor. Sizlere resmen deniyor ki, “Bir ücret alıyorsanız sevinin, seviyesi hiç önemli değil.” Haklılar...

Dün de paylaşmıştım: Gerçekler acı ve acıtıcıdır!