Dışişleri Bakanı Fidan 2 Ocak’ta, Belçika Dışişleri Bakanı Bernad Quintin’i ağırladı.

İkili ilişkiler, Gazze ve Yeni Suriye gündemde idi.

Gazze’deki esirlerin serbest bırakılması, iki devletli çözüm ve Suriye’nin kuzeyindeki DEAŞ tutsaklar konuşuldu.

Fidan, kamplar ve cezaevindeki tutukluların ülkelerine dönmelerini gerektiğini dile getirdi.

Elbette ABD ve AB’nin DEAŞ hassasiyeti son derece normaldir.

Ancak yılbaşı öncesi ve 2025’in ilk günlerinde, AB ve ABD’de gerçekleşen araçlı saldırganların DEAŞ’lı çıkması son derece manidardı.

Dünyada en güçlü istihbarat ağına sahip olan ABD’nin, saldırıları önceden bilmemesi mümkün değildir.

Geçmişte kendi başkanının, suikast ile öldürülmesini bile çözmemesinin başka açıklaması yoktur.

ABD, dünyada işgal ve sömürmek istediği hangi ülke var ise o ülke ile her türlü eylemi kullanır.

Yeni Suriye hükümetinin kuzeydeki ve İsrail’in güneydeki egemenliği, ABD’nin istediği plandır.

Colani’nin İsrail işgaline sessiz kalması da bundandır.

Suriye ile ilgili gelişmeler bunlar iken İran’ın, içerden ve dışardan sıkıştırılması da hızlandı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, ülkeye uyuşturucu sokmaya çalıştıkları gerekçesi ile 6 İranlıyı idam ettiğini açıkladı.

İran Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, idam edilenlerin yıllar önce ceza aldığını ve önceden bildirmeksizin yapılan infazın, “uluslararası hukuka ve konsolosluk ilişkileri sözleşmesine aykırı” olduğu gerekçesi ile Suudi Arabistan’a nota verdi.

İran’ın iç kargaşa yaşaması her an başlayacak gibi gözüküyor.

Dışarda bunlar yaşanırken içerde de DEM heyetinin görüşmeleri gündemdeydi.

TBMM’de, önce Kurtulmuş’u sonra da Bahçeli’yi ziyaret ettiler.

TBMM’deki ziyaretler ile ilgili AKP eski milletvekili Şamil Tayyar ise Ahmet Türk’ün heyete dâhil olması ile ilgili açıklamada bulundu.

“DEM’li Mardin Belediyesine kayyım atadık. Terör iltisaki nedeniyle Ahmet Türk’ün başkanlık görevine son verdik.

Aynı Türk, terör sorununun çözümü için akıllı kişi, kanalın kilit ismi oldu. Devletin gelişiminde dolaşıyor, tüm görünümler görülüyor.

Bu işte bir tuhaflık yok mu?

Devletin muteber söylediği akil kişi ise niye kayyım atadık?” dedi.

Bu arada sürecin ana sloganı da belli oldu.

Terörsüz Türkiye ve iç cepheyi güçlendirme!

Tüm bunlar yaşanırken İYİ Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu da partisinden istifa etti.

Yeni anayasa için transferlerin gündemde olduğu bu dönemde istifa etmesi, “Zorlu hangi partiye geçecek” sorusunu akla getirdi.

Ziyaretler yaşanırken muhalefet içinden de açıklamalar geldi.

En önemlisi de Türkiye’nin kurucu partisi ve muhalefetin merkezi olan CHP’den gelen açıklama idi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM heyetinin Kurtulmuş ve Bahçeli ziyaretine ilişkin “Sürecin Meclis’te tüm siyasi partileri kapsayarak milletin tamamını şeffaf şekilde bilgilendirerek ilerlemesi lazım. Türkiye’nin toprak bütünlüğüne, bayrağına saygılı, şehidine ve gazisine saygılı, Türkiye’nin çıkarlarını gözeten, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü gözeten bir süreç olması gerekir.

Pazartesi gününden sonra Ankara’da olacağım. Randevu taleplerini değerlendireceğim.

Toplumsal mutabakat çok önemli!

Bunun için de ben şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakarım.

Onların ‘olur’ dediği sürecin içinde olurum.

Onların yüreğini yaralayacak, evladını boşuna kaybetmiş hissiyatı yaratacak, onlarda bir aldatılmış duygusu yaratacak hiçbir şeyin içinde olmayız” dedi.

CHP’nin şehit ve gazi yakınlarının gözünün içine bakmasını anlamlı buluyorum.

CHP’nin yaşanan gelişmelere, 100 yıl önce ufkun ötesini gören Atatürk’ün gözü ile de bakıp bakmayacağı ise milyonlarca yurttaşımızın merak ettiği konudur.

CHP, ulu kökleri ve yeni filizleri ile birlikte yaşananlara dair tarihi bir duruş sergileyecek diye düşünüyorum.