Kurban Bayramı, İslam dünyasında kutlanan en önemli bayramlardan biridir. Temelinde Hz. İbrahim’in Allah’a olan bağlılığını ve teslimiyetini göstermek için oğlu İsmail’i kurban etmeye niyetlenmesi, ancak Allah’ın ona bir koç göndermesi hikâyesi yatar. Bu olay, İslam inancında fedakârlık, teslimiyet ve Allah’a olan bağlılığın en büyük sembollerinden biri olarak kabul edilir.
Hac ibadetinin de bir parçası olan bu bayramda, maddi durumu uygun olanlar kurban keser. Etler, aileyle birlikte ihtiyaç sahiplerine ve komşulara dağıtılır. Ama aslında Kurban Bayramı’nda hayvan kesmek dinen (Kur’an’a göre) farz değildir ve kurban parası verilerek ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunmak yeterlidir. (Hac Suresi, 22/37)
Merhum Yaşar Nuri Öztürk hocamızın dediği gibi, bu bayramı “Kavurma Bayramı” olarak algılamayalım lütfen. Kurban kesebilecek kadar maddi gücü olanlar, kavurmalık eti daha sonra da alıp afiyetle yiyebilirler. Önemli olan, ihtiyaç sahiplerine yardım edebilmektir.
★★★
Ben dini bayramları çok severim. Bana küçüklüğümü, anneannemi hatırlatır. Pişirdiği o leziz yemekleri... Bize aldığı o küçük hediyeleri... Giymek için sabırsızlandığım yeni elbise ve ayakkabıları...
Eskiden biz de kurban keserdik. Üstelik mahalledeki çocuklar toplanıp zavallı hayvanı önce beslerdik, sonra kesilmesini seyrederdik. Akan kanından da alnımıza sürerlerdi.
Ancak zamanla düşüncelerim değişti. Büyüyüp hayatı tanımaya başlayınca, insanların ilaç almaya, ev kirası ödemeye, doktora gitmeye güçleri yetmezken, tek ihtiyaçlarının sadece bir parça et olduğunu düşünmek bana biraz anlamsız gelmeye başladı. Bu yüzden artık kurban kesmiyoruz. Kurban parasını, doğrudan çocuklar yararına olan bir kuruluşa bağışlıyoruz.
Yine de kurban kesmek isteyenler, hayvanların steril ortamlarda ve lütfen ehil kişiler tarafından, acı çektirmeden kesilmesine özen göstersin. Sonuçta bir can alınıyor; bari hayvan eziyet çekmesin, olay işkenceye dönüşmesin. Ayrıca kurban derilerini, dini kullanarak halkı kandıran kişi ve kuruluşlara vermemeye dikkat edelim.
Ayrıca biliyorsunuz, Kurban Bayramı “kurbanı” en çok trafikte verdiğimiz bayramdır. Ehliyeti olup araba kullanmayı bilmeyen, kurallardan habersiz veya yok sayan sayısız magandayla aynı yollardayız.
Ve bunların hepsini, bayram coşkusu ve gideceği yere bir an önce varma arzusuyla trafikte düşünün. Bir de “bana bir şey olmaz” mantığıyla her şeyi yapabileceklerini hayal edin. İşte bayram trafiği!
Bayramda bir yere arabayla gidecek olanlar, herkesi deli farz edip ona göre tedbirli araba kullanmalı. Ve tabii ki kurallara uymalı ki bayram, mateme dönüşmesin. Ulusça güzel günlere kavuşmamız dileğiyle, şimdiden tüm okurlarımın bayramını kutluyorum.
Burç Denince: İkizler!
Bence yıl içinde kutlanacak en özel gün doğum günüdür; çünkü hayatın başladığı ilk adımıdır. Doğum gününü kutlamayı sevmeyenler bile hatırlanmak ister; çünkü insan kendini değerli hissetmek ister. “Ben doğum günü kutlamalarını sevmem” diyenler bile hatırlanmak ister. Çünkü insanın değerli olduğunu hissetmesi güzel bir duygudur.
Belki de doğum günü kutlamalarının bazılarına itici gelmesinin sebebi, unutulunca yaşanan hayal kırıklıkları ya da zorunlu bir hediye beklentisidir. Oysa kimin ne düşündüğü bir yana, herkes yılda bir kez olsun “İyi ki doğdun” sözünü duymayı hak eder.
Haziran ayı, belki doğduğum ay olduğu için, belki de yazın başlangıcı olduğu için en sevdiğim aydır. Astrolojiden pek anlamam, hayatımı yıldız hareketlerine göre yaşamam ama burçları seviyorum. Çünkü öyle ya da böyle, bir yerinden tutup size uyuyor işte. Zaten burçların çoğu özelliği, her insana az çok uyuyor. Mesela bir burç için “çok zeki olurlar” denince, kim çıkıp da “Yok ya, ben o değilim” der ki? Ya da “özgürlüğüne düşkün” ... Kim değil ki?
Tabii dünyadaki 8 milyar insanı 12 burca sıkıştırmaya çalışınca haliyle tanımlar da biraz genel olmak zorunda kalıyor.
Evet, ben bir İkizler burcuyum ve insanların İkizler burcuna karşı biraz önyargılı yaklaştıklarını düşünüyorum.
İkizler burcu, zekâsı, neşesi ve bitmek bilmeyen enerjisiyle tanınır. Bu yüzden çoğu zaman kıskanılır ve haksız yere “ikiyüzlülükle” suçlanır. Halbuki biz sadece bulunduğumuz ortama kolayca uyum sağlayabilen esnek insanlarız. Çift karakterli de değiliz; sadece hayatın farklı yönlerine aynı anda merakla yaklaşabiliyoruz.
Bir İkizler burcu olarak kendimi ve burçdaşlarımı aynen canım ülkem Türkiye’ye benzetiyorum. Herkes bizi kıskanıyor!