Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, ilginç bir adam...
Modern görünümlü.
Ama konuşmaya başlayınca tipik bir “Küçük Emrah...”
Sadece, “Size baba diyebilir miyim amca?” demesi eksik!
İki cümlesinin birinde ezik ezik, “Sayın Cumhurbaşkanımızın emirleriyle” demiyor mu, cinim tepeme çıkıyor.
★★★
Koca adamsın... Bir işi de sen yap!
Tamam yapamazsın ama en azından biz öyle sanalım.
Her yaptığın işi “Sayın Cumhurbaşkanın” emrettiği için yapıyorsan, sana ne gerek var?
Kendini düşünmüyorsan oturduğun koltuğun itibarını düşün...
Bir araştır bakalım; o koltukta senden önce oturan herkes senin gibi “salla başını, al maaşını” mı yapmış; yoksa sorunları çözmek için emir beklemektense bizzat devreye mi girmiş?
Sen ne yapıyorsun; sadece yağ çekiyorsun...
★★★
Bu çağdaş görünümlü Küçük Emrah, şimdi de inanılmaz bir pot kırmış...
Demiş ki:
“Biz şu an mevcut emeklilerimize aylıkları düzenli nasıl ödeyebiliriz, sağlık hizmetlerini sürdürülebilir hale nasıl getirebiliriz, bunun telaşı ve çalışması içerisindeyiz!”
Allah aşkına... O koltukta oturan birinin, bir bakanın söyleyeceği şey mi bu?
“Emekli maaşını nasıl ödeyeceğimizin telaşı...”
Yani diyor ki, “Para yok!”
Bu sözleri başka bir ülkedeki Çalışma Bakanı söylese, o ülkede dükkanlar yağmalanır, bankalar basılır.
Allah’tan bizim halkımız sağduyu sahibi de Bakan Bey’i ciddiye bile almıyor! O yüzden de kimse marketleri talan etmeye koşmuyor...
★★★
Bak, Küçük Emrah!
Öncelikle bilmelisin ki, bize sadaka falan vermiyorsunuz...
Biz otuzar, kırkar yıl çalıştık...
Çalışırken de devletin Sosyal Güvenlik Kurumu’na ha bire prim ödeyip durduk.
Bugün aldığımız maaşlar, sizin armağanınız falan değil! O primlerin karşılığı!
Yani muhatabımız siz değilsiniz...
Aslında sizin, bizim maaşımızı belirleme ya da ödeme gibi bir yetki ve sorumluluğunuz da yok!
Yapacağınız tek şey, Sosyal Güvenlik Kurumu’nu doğru dürüst yönetmek; o kadar!
Ama siz siyasetçiler, o kurumun bütün kaynaklarını zamanında lüplettiniz... Yandaşlara kaynak yaratmak için kullandınız,
O yüzden şimdi bütçeden takviye yapmak zorunda kalıyorsunuz.
Bu kesinlikle bizim sorunumuz değil; sizin becereksizliğiniz.
★★★
Sen sen ol, sakın ama sakın bir daha “Emekli maaşlarını ödemekte sıkıntı çekiyoruz” anlamına gelecek bir cümle kurma...
Halkı kışkırtma...
Açlığa mahkum ettiğiniz insanların umudunu soldurma, yaşam enerjilerini düşürme!
Aklını başına al Küçük Emrah!
Unutma, artık büyüdün... Ağzından çıkan sözlere dikkat et...
Memursal ağlamalar!
Birkaç memur okurdan mesaj geldi:
“Hep asgari ücretliler, hep emekliler... Bizim durumumuz onlardan farklı mı? Neden bize reva görülen yüzde 11.54’lük maaş artışını yazmıyorsun?”
Yazmam. Çünkü kendiniz ettiniz, kendiniz buluyorsunuz!
“Aman sürülmeyeyim”, “Aman amirimin gözüne gireyim”, “Aman ceza almayayım” diyerek korkunuzdan gittiniz iktidar yanlısı Memur-Sen’e bağlı sendikalara üye oldunuz...
Bu badem bıyıklı arkadaşların üye sayısı AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında sadece 40 bindi; bugün 1 milyon 078 bin 822’ye ulaştı. Sayenizde Türkiye Kamu-Sen’i, Birleşik Kamu-İş’i ve KESK’i ezdi geçti.
★★★
Sen Memur-Sen Başkanı’nın ayda 500 bin lira kazanmasına bile göz yumacaksın; sonra da “Bizim sendika hakkımızı aramıyor, bizi de yazın” diye ağlayacaksın.
Yok arkadaş; yazmam; kendi düşen ağlamaz.
Siz önce kendi pisliğinizi temizleyin, sonrasına bakarız.
GÜNÜN SORUSU
Son seçimlerde Cumhur İttifakı’na girerek Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesini sağlayan Yeniden Refah lideri Fatih Erbakan; Erdoğan’a, “Çevrenizde bir tane bile gerçek ekonomist yok mu?” diye sormuş.
Benim sorum da kendisine:
Madem her fırsatta iktidarı eleştirecek kadar karşıydınız, çevrenizde Cumhur İttifakı’na girmenizin büyük hata olacağını söyleyen bir tane bile gerçek siyasi danışmanınız yok
muydu?
Üye böbürlenmesi!
AKP Genel Başkanı Erdoğan dün, “AK Partimiz 11 milyon 135 bin 306 üye sayısı ile zirvedeki yerini koruyor. Bizden sonra ikinci sırada yer alan ana muhalefete attığımız fark 9.5 milyon üyedir” demiş...
Demokrat Parti de 326 bin üyeyle Türkiye’nin altıncı büyük partisi ama seçimlerde üyelerinin beşte birinden bile oy alamıyor.
Demek ki neymiş?
Bir: Üye sayısı hiçbir şeyin garantisi değil... Bir çok insan, parti örgütü aracılığıyla dağıtılan nimetlerden yararlanmak amacıyla AKP’ye üye oldu.
İki: İktidar elden gidince, dağıtacağınız bir şey kalmayınca göreceğiz asıl üye sayınızı...