Baştan söyleyeyim, ben çok sıkıldım.

Bu kez ne yaptı diyeceksiniz. ‘Uyuşturucu madde satın almak, bulundurmak veya kullanmak’ suçundan başlatılan soruşturma kapsamında eşinin de içinde olduğu 4 kişiyle birlikte gözaltına alınıp, ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

Sosyal medya fenomeninin evinde yapılan aramada suç unsuru tespit edilmedi.

Tabii ki Dilan Polatgillerden bahsediyorum.

Peki neden gözaltına alındılar yine?

Sosyal medyada bir video paylaştı Dilan.

O videoda kafaların iyi olduğu iddia edildi. Yani uyuşturucu kullandıkları...

İzledim, bana öyle gelmedi ama bilemem tabii.

Sonra Dilan Polat ağlayarak isyan etti. “Ben artık yaşayamıyorum. Yaşayabilecek gücüm de kalmadı artık bittim. Bakın bir video çekiyorum, bunu da her yerde paylaşıyorlar. Şunu içmişler, bunu içmişler diye. Ve ben şu an öğreniyorum. Hakkımızda haber çıkmış, gözaltına alındılar diye. Ve muhtemelen gelirler. Alın götürün.”

Hayatınız şov be kardeşim.

İnsan isyan ederken, ağlayıp ‘Ben artık yaşayamıyorum’ diye bağırırken bile Pretty Girl filtresi mi kullanır?

Yemeyin bizi, yeter.

Kardeşinle öpüşürsün bize dert olur, kafana dolar sararsın bize dert olur, başından güller dökülür bize dert olur, kahveni altın tozuyla içersin bize dert olur. Bunları hangi paralarla yaparsın, araştırmak için bize iş çıkarırsın. Ağlarsın dert olur, zayıflarsın dert olur, lüks arabaların çenemizi yorar, ofisin kurşunlanır günlerce onu konuşuruz.

Milletin canı zaten burnunda.

Açlıkla mücadele ediyor. Görgüsüzlüğünüz sınır tanımamış, üstüne “Çöpten mi besleneceğiz” diye ağlayan sen.

Her seferinde çocuğunun ne kadar üzüldüğünü söyleyen sen!

Çocuğun üzülüyorsa rahat dur biraz. O çocuğu annesi ve babası olarak ilk düşünecek olanlar sizler değil misiniz? Ayrıca sadece kendi çocuğunuz değil, başkalarının çocuklarına da iyi örnek olmak istemez misiniz?

Yapma Dilan Polat. Seni her ağlarken gördüğümüzde “Sonu hiç iyi değil” diye düşünüyoruz.

Derdimiz çok kardeşim. Bak et kuyruklarını görüyor musun, ya Kent Lokantaları’ndakini?

Okullara aç giden çocukları görüyor musun?

Tamam senden kimse çöp konteynırından beslenmeni beklemiyor ama beslenenleri izliyor musun?

Barınamadığımızı görüyor musun?

Bu ülkenin nitelikli insanları bir bir gidiyor, biz buna çok üzülüyoruz biliyor musun?

Biz vasatlığa mahkum bırakılıyoruz kardeşim.

Sen de bu ortamda çiçek açıyorsun işte.

Düş yakamızdan be Dilan Polat.

Ya da Allah’ın bir iyi kulu varsa etrafında, şu akıllı telefonu elinden alıversin, yeter.

Güneş’i aydınlık, yağmuru hüzün için severim

Bugün ‘Apolitik’ soruları CHP Trabzon Milletvekili, TBMM Başkanlık Divanı Üyesi Avukat Sibel Suiçmez yanıtladı.

- Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?

Perdeyi açıp güne bakmaktı. Ancak son yıllarda maalesef cep telefonuma bakmak ritüel oldu gibi.

- En son hangi kitabı okudunuz?

Murat Ağırel’in “Kirli Çark” kitabını okudum. Zaman buldukça güncellerle birlikte tarih kitapları okuyorum. Bazen tekrar okuyorum daha önce okuduğum kitapları. Bu ara Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan’ın “Baştan Sona Cumhuriyet Tarihi” kitabını güncel okumalarım yanında tekrar okuyorum.

- En son hangi filmi izlediniz?

Kuru Otlar Üstüne - Nuri Bilge Ceylan

- En sevdiğiniz ses ne sesi?

Sevdiğim insanların sesi. En çok da evlatlarımın sesi.

- En çok dinlediğiniz üç şarkı?

Arkadaş, Makber, Hani o bırakıp giderken seni, o öksüz tavrını takmayacaktın.

- Türkiye bir şarkı olsa hangisi olurdu?

Sen damarında kanımsın, sen bedenimde canımsın, sen tanrıdan sonra inan tapılacak kadınsın,

- Aşka inanır mısınız?

 Aşk her zaman ve her koşulda vardır.

- Kırmızı çizginiz nedir?

Güveni kötüye kullanmak, verilen sözü tutmamak, ikiyüzlülük.

- En sevdiğiniz yemek?

Karnıyarık.

- Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?

Acı biber ve acılı hiçbir yemeği yiyemem.

- Sizi ne heyecanlandırır?

Hangi yaşta ve hangi durumda olursam olayım beni en çok mücadele, umut ve toprağa düşen tohum heyecanlandırıyor.

- Yağmur mu, güneş mi?

Güneş’i aydınlık için, yağmuru hüzün için severim.

- Güz mü, ilkbahar mı?

Her ikisi de. İlkbaharda doğanın tekrar canlanması, son baharda ise yeniden canlanmak üzere uykuya dalması devinim konusunda ilham verici.

- İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?

Kindarlık, sürekli eleştiri, kendini vazgeçilemez görmek.

- Geçmişe dönerek birine bir şey söyleme şansınız olsa kime, ne söylersiniz? 

Rahmetli anneme “Seni çok özledim, seni hastaneden kurtaramadığım için çok üzgünüm, bağışla” derdim.

- Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?

Daha çok uyur, aile fotoğraflarına bakar, daha derin düşünürdüm.

- Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?

Cumhuriyetimizin kurucusu Ata’mıza saygısızlık yapamayacağımdan, yaş almışlığımın tüm birikimini taşıyarak kendim olmak isterdim.

- Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?

Okul zamanlarında flüt, melodika, mandolin ve org çalıyordum. Artık diğerlerini çalabilir miyim bilmem ama ara sıra org çalarım. En kısa zamanda kemençe çalmayı öğrenmek istiyorum.

- Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?

Yaşam güzel ama bunun sağlıklı olması da yaşamın kendisi kadar önemli. Mobil olabilmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle başkasının bakımına gereksinim duymayacağım zamana dek yaşamak isterim.