9 Aralık

21 yıl önce bugün…

ABD’nin Irak’ı işgali sırasında, Bağdat’ın Firdos Meydanı’ndaki büyük bir Saddam Hüseyin heykeli Iraklı siviller ve ABD Deniz Piyadeleri tarafından tahrip edildi.

Bu heykel, 2002’de Saddam Hüseyin’in 65. doğum günü onuruna dikilmişti. 12 metreydi.

ABD ve İngiltere öncülüğündeki koalisyon güçlerince Saddam’ın biyolojik silahlar ürettiği iddiasıyla başlatılan işgal, ‘demokrasi’ yerine sivillerin bedel ödeyeceği bir kaosu getirdi.

Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek 30 yıl yönetti ülkesini. Göstericiler ayaklandı, istifa etti. Sonra birçok suçlamadan aklandı… Kayıplara karıştı. Heykelinin gözlerini oydular. Mısır’a demokrasi geldi mi?

Altın renkli “Amerikan Uçağını Parçalayan Yumruk Heykeli”, Libya’nın Misrata şehrindeydi. 1986’da Libya’nın ABD uçakları tarafından bombalanmasının ardından Albay Muammer Kaddafi tarafından yaptırılmıştı. 23 Ağustos 2011’de Muammer Kaddafi’nin Trablus’taki Bab al-Azizia yerleşkesi ele geçirildi. İsyancılar heykeli kaidesinden ayırıp, başını söktü, koparılan başı da ayakları altına alıp fotoğraf çektirdiler. Libya’ya demokrasi geldi mi?

2001’de Afganistan’ın merkezindeki heykellerin Taliban tarafından bombalandığını hatırlarken, 2017’de IŞİD militanlarının Suriye’nin tarihi Palmira kentindeki yapıları nasıl devirdiğini de not edelim. Bugün Afganistan’daki durumu konuşmaya gerek yok sanırım.

Ve şu anda hep birlikte Şam’ın düşmesini izliyoruz. 53 yıllık Esad rejimi çöktü. Lazkiye’de bulunan Hafız Esad heykeli muhalifler tarafından yıkıldı.

Saydığımız bu devrik liderlerin hiçbirinin savunulacak durumu yok elbette. Her biri diktatörlüğünde halkına zulüm yaptı.

Onlar gitti, peki sonuç?

Saddam Hüseyin heykelini elini geçirdiği bir balyozla yıkmaya çalışan Iraklı Kadim Şerif Hasan el Jaburi’nin 2016’da BBC’ye verdiği söyleşiyi hatırlayalım: “Amerikalıların Bağdat’ın çevresine yaklaştığını duyduğumda çok mutlu oldum. Elime bir balyoz alıp, meydanın yolunu tuttum. Heykele vurmaya başladım, onu yıkmak istiyordum. Heykel yıkılmadan önce askerlerden biri yüzüne ABD bayrağı koydu. Kabullenemedim ve ona Irak bayrağı verdim. Şimdi heykeli yeniden dikmek isterdim, ama öldürülmekten korkuyorum. Saddam da insanları öldürdü, ama şimdiki kadar kötü değildi. Saddam gitti, yerine bin Saddam geldi. Irak bizden çalınmış gibi hissediyorum. Bush ve Blair kesinlikle yalancı. Irak’ı yok ettiler. Bizi sıfır noktasına, Ortaçağ’a geri götürdüler.”

Bakalım Suriye’yi nereye götürecekler?

BİBİ, İNSAN HAKLARI GÜNÜ’NDE HÂKİM KARŞISINDA!

İsrail’in 17 yıllık Başbakanı Benyamin Netanyahu dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve rüşvet alma suçlamalarıyla karşı karşıya olduğu davada ifade verecek. Yarın başlayacak dava süreci öncesinde kendisi ve eşi parmaklıklar arkasına tıkılmasın diye yargı sistemine el attı. Bir yasa tasarısını meclise getirdi. Yaklaşık bir yıl süren protesto gösterilerini savaşla durdurdu.

7 Ekim’de Hamas saldırı başlatınca, Netenyahu da dünyanın gözünü savaşlara çevirecek yangının emrini verdi.

Davadan önce Dünya, Oscarlı yönetmen Alexis Bloom imzalı ‘The Bibi Files’ belgeselini konuşuyor. Netanyahu, eşi ve oğlunun yolsuzluk suçlarına karışıp karışmadığını araştırmak amacıyla 2016-2018 yılları arasında yapılan polis sorguları sırasında çekilen video kliplerden oluşan belgeselde Bibi, büyük bir ekibin kendisini bitirmek istediğini düşünüyor. Medyanın halkla işbirliği yaptığını savunuyor. Polislere, ifadenin sızmaması gerektiğini söylüyor.

Netenyahu’nun ‘Hamas’ı beslediği vurgulanıyor. Hatta iddialar arasında Katar’dan gelen 1 milyar doların Hamas’a aktarılmasına onay verdiği dahi var.

Belgeselin duruşmaya günler kala yayınlanması ‘Bibi’yi yakacak’ bir unsur olarak değerlendiriliyor. Ama Bibi bir türlü yanmıyor, hep yakıyor.

Hatırlayalım… Dava 2019’da açıldı. Mayıs 2020’de Netenyahu, mahkemeye çıkan ilk başbakan oldu. Halen devam eden bu dava yeniden iktidara gelmesine engel olamadı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant için tutuklama emirleri yayımladı.

Kendi koltuğunu korumak için tüm Ortadoğu’yu yangın yerine çeviren Netenyahu bakalım geçen sefer olduğu gibi suçlamaların siyasi amaçlı olduğunu mu söyleyecek. Haksız zenginleşme, yolsuzluk gibi suçlamalarla karşı karşıya olan soykırımcının Dünya İnsan Hakları Günü’nde yargılanması sizce de anlamlı bir tesadüf değil mi?

“DÜNYA ARSIZINDIR FIRSAT PİRSİZİN”

CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan ‘Apolitik’ soruları yanıtladı.

Umut Akdoğan

Güne başlarken bir ritüeliniz var mı?

07’de uyanıyoruz. İki oğlum var. Çocukları okula ben götürüyorum çünkü yolda geçen 20 dakikalık sohbet inanılmaz keyifli oluyor. Yolda üçümüzün de birer şarkı seçme hakkı var. Günün en güzel dakikaları.

En son hangi kitabı okudunuz?

Uzun zamandır baştan sonra tek kitap okumadım. Ofisimdeki kütüphaneden alıp, internetten sipariş edip, meclisin kütüphanesinden edinip o gün kafama takılan, ekranda yorumlayacağım, kürsüden konuşacağım konu neyse o bölümünü okuyorum.

En son hangi filmi izlediniz?

Bu da çok karışık. Haftada bir oğlanlar ne isterse evde onu izliyorum. Maksat onlarla zaman geçirebilmek.

En sevdiğiniz ses ne sesi?

Cunda’da dalga

En çok dinlediğiniz 3 şarkı?

Hozatlı Ahmet Dede’den Eşrefoğlu, Sezen Aksu’dan Her şey Fani ve Hotel California.

Türkiye’yi en iyi anlatan şarkı hangisi?

Bir türküyle cevap vereyim, Davut Sulari’nin eseri… Dünya arsızındır, fırsat pirsizin/Rağbet yalancının refah hırsızın/Azap yoksulundur, göçük yersizin/Sararıp da solmak, reva mı bize?

Aşka inanır mısınız?

İnanırım.

En sevdiğiniz yemek?

Annem yaparsa barbunya.

Asla yemem dediğiniz bir şey var mı?

Bezelye.

Sizi ne heyecanlandırır?

Başarmak.

Yağmur mu, güneş mi?

Güneş.

Güz mü, ilkbahar mı?

İlkbahar.

İnsanlarda en sevmediğiniz üç hareket?

Beni kandırmaya çalışmaları, cimri olmaları, her tür özensizlikleri.

Size şu anda telefonsuz üç gün verseler ne yaparsınız?

Okumam gereken çok şey var. Okurdum.

Yeniden dünyaya geldiniz ve seçme şansınız var, kim olmak istersiniz?

Umut Akdoğan.

Herhangi bir enstrüman çalar mısınız?

Bağlama çalıyorum. 2 binin üstünde eser biliyorum. En büyük tutkum. Kanun ve klarnet çalmayı da öğreneceğim.

Kaç yaşına kadar yaşamayı dilersiniz?

Benden küçük yakınlarımın acısını görmeyeceksem, aklım başımda, ayaklarımın üzerinde duracak şekilde olacaksa, muzip bir yaşlı olarak dalya deyip mum üflemek isterim.

DİLAN POLAT BU KEZ ÇARŞAF GİYDİ

Gösterişli hayatını sergileyerek dikkat çeken ve kara para davasıyla gündem olan Dilan Polat sosyal medyada 7 milyon takipçi tarafından izleniyor. “Artık Instagram’a girmez” diye düşünürken hapisten çıktığı günden bu yana durmuyor. Son yaptığı paylaşımda başörtüsü takıp sigara içiyor. “Tüm sülaleyi birbirine kattıktan sonra cuma Kuran’ı okutan yengem” notuyla paylaştığı video milyonlar tarafından izleniyor. Bazen dolarları bigudi yaptı, güller içinden seslendi, altınlı kahve içti, her daim lüks hayatını sergiledi… Bazen ağladı, “haksızlığa uğradım” dedi. Kocası Engin Polat’ın cezaevinde namaz kılmaktan dizlerinin morardığını söyledi. Hapse girdi, ağladı, bayıldı. Ama onu hiçbir şey durduramadı. Durmuyor mu, duramıyor mu acaba? Gösteriş çağında her şey mubah mı? Dilan Polat’ın canlı hayatının sonu nereye varacak dersiniz?